Yıllar önce Başbakanlık döneminde Erdoğan çok ağır konuşmuştu…

‘Besleme’ sözünü hiç unutmadık, yeri geldikçe de hatırlayacağız!

Şimdi Çavuşoğlu çok ağır açıklamalarda bulundu…

“Burada Türkiye düşmanları var” fetvası verdi!

Büyük hicap duydum doğrusu…

Daha besleme suçlamasını unutmamışken, Türkiye düşmanları suçlamasını bu halk hak etmiyor!

Bu tür söylemler devam ettikçe iki ülke arasındaki yıllar öncesine dayalı manevi ilişkiler zedeleniyor, bunu göz alarak böyle söylemlerde bulunuyorlarsa o çok daha da vahimdir…

Gençliğini burada tüketen birisi olarak deriz ki, bu ülkede Türkiye düşmanı yoktur!

Siyasi ve ideolojik olabilir ama…

Şimdiye kadar kendini düşman ilan kimseye rastlamadık biz!

Bu ülkede üniversite mezunu insanların yüzde 90’ı Türkiye’de üniversite bitirmiştir…

İnsanın gençlik çağlarını yaşadığı bir ülkeye düşman olmasının mümkünatı yoktur!

Türkiye’de öğrenim görenlerin önemli bir kısmı yine Türkiyeli gelin ya da damat almıştır…

Türkiye kökenli birisi ile hayatını birleştiren birinin Türkiye düşmanı olması için öncelikle karısını ya da kocasını düşman ilan etmesi gerek!

İnsan aynı yastığa baş koyduğu, çocuklar torunlara sahip olduğu birisini nasıl düşman olarak görebilir ki…

Bu ülke insanının yüzde 99’u Türkiye takımlarını tutmaktadır!

Kendi yerli takımlarının maçlarına hayatında bir kere bile gitmeyenler büyük paralar harcayarak Türkiye’nin çeşitli illerine giderler tuttukları takımları izlemek için…

Takım tutacaksın, onun için büyük tartışmalar yaşayacaksın ama o takımın bulunduğu ülkeyi düşman olarak göreceksin, var mı böyle bir dünya!

Yine, bu ülke insanı genelde yaz tatillerini Türkiye’nin tatil merkezlerinde geçirirler…

Toplu giyim kuşam alışverişlerinin büyük bir kısmını oradan yaparlar!

Evlenecekler gidip oradan eşyalarını tırlara yükleyerek ülkeye getirirler…

Bunun gibi sayısız örnek verebiliriz!

Çavuşoğlu’nun ‘Türkiye düşmanlığı’ suçlaması basması hem onun makamına yakışmadı, hem de Kıbrıs Türklerinin onurunu rencide etmiştir…

Bu ülkede Türkiye düşmanı olmadığı gibi Türkiye’de de Kıbrıs düşmanı yoktur!

Ama tür söylemler eğer daha ağır ifadelerle devam ederse, düşmanlık tohumlarının da atılması ile eş anlamlı olacaktır…

Sayın Çavuşoğlu nasıl ki o makamda oturduğu müddetçe 80 Milyon Türk insanını temsil ediyorsa, Sayın Akıncı’da burada Cumhurbaşkanı olarak KKTC halkını temsil etmektedir, zira o makama atanmamış aksine halkın iradesiyle getirilmiştir!

En çok da neye üzülürüz bilir misiniz?

Fikirler üzerinden yapılan ağır ithamlara…

KKTC’nin Kıbrıs davasında milli politikası federasyondur, bunu isteyen vardır istemeyen vardır!

Bundan daha doğal da bir şey olamaz…

Bunları tartışıp konuşmak, ortak bir paydada buluşmak yerine ‘düşmanlık’ suçlamasında bulunmak ne Kıbrıs davasına hizmet eder ne de başka bir şeye!

Sonuçta Kıbrıs’ta nasıl bir çözüm olacaksa ki artık bundan böyle çözüm her geçen gün imkansız hale gelmektedir, buna iki toplumun insanları kendi özgür iradeleri ile kara verecektir ve çoğunluk ne derse de o kabul görecektir ki demokrasi de bunu gerektirir…

“Maliyeti 25 kuruş olacak…”

Geçen hafta Radyo Vatan’da Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami ile Kıb-Tek ağırlıklı bir program gerçekleştirmiştik…

Kablo ili elektrik konusun gündeme getirdik ve Nami şuanda elektriği 100 kuruşa mal ettiğimizi, kablo ile gelirse bunun 25 kuruşa düşeceğini söyledi.

Ciddi bir farktır bu!

Bunu için yapacağımız tek şey fzibilite raporunu hiç gecikmeden çıkarmak…

Hesaplar tutarsa da uygulamaya geçilmesini sağlamak!

Sadece Merak İşte?

Dome Hotel neyi bekliyor?

Otel çalışanı aradı dün…

Geleceklerin göremediklerinden şikayetçi oldu!

Haklı da adam…

Tartışmalar hala devam ediyor tabi ki suçlamalar da!

Başbakan bu konuda sözleşmenin yenilenmesi taraftarı olduğunu söylemişti…

O zaman daha neyi bekliyor ki!

Terör yasası ne oldu?

Eski Büyükelçi Derya Kanbay gitmeden önce sitem etmişti…

KKTC’de Terör Yasası çıkarılmadığı için FETÖ’cülere dokunulmuyor diye!

Yani hala içimizde cirit atıyorlar…

İyi de madem ki bu yasa bu kadar önemli niye çıkarılmıyor ki!

Acaba Çavuşoğlu, son ziyaretinde bu konuyu da gündeme getirdi mi?

Bekleyip göreceğiz artık…

Şehit çocukları kim?

İçişleri Bakanlığı yıllardır yılan hikayesine dönen bir soruna el attı ve Lefkoşa’daki şehit ailesi çocuklarına verilen bölgede yeniden yapılaşma çalışması başlattı, iyi de yaptı…

Ama bu arsalar hep tartışma konusu olmuştur bizde!

Arsalar adaletli olarak dağıtıldı mı diye…

Kafalarda soru işareti kalmasın diye bakanlık bir de bu konuya el atarsa iyi bir amme hizmeti yapmış olacak!

9 yıl geriden gidiyor!

Bazıları kendi kendimize yettiğimizi söylüyor ya…

O zaman onlara bir soru!

2010 yılında lefkoşa’daki sel felaketinde zarar görenlerin paraları hala ödenmedi biliyorlar mı?

Çünkü afet ödemeleri ne yazık ki 9 geriden gidiyor!

Nasıl kendi kendimize yetmekse artık bu…

MESAJ KUTUSU

Sayın Suphi COŞKUN, Cuma günü Lefkoşa’da Dipkarpaz gerçeklerini orta dökeceğiniz çok önemli bir basın toplantısı yapıp gelmiş geçmiş tüm hükümetlere fena çatacağınızı öğrendik. Seçimler geçtikten sonra bölge çabuk unutuluyor değil mi?

Sayın Zeki ÇELER, iş kazaları yine tırmanış gösterirken vatandaş artık ölüm haberlerinden müthiş rahatsızlık duymaya başladı ve bunlara neden olanların da kellesini istemeye başladı! Bu konuda yasalar ne diyor bilmiyoruz ama artık birileri de giden canların bedelini bir şekilde ödemelidir değil mi?

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, kolej sınavlarına karşı olan birisi olarak artık bu sistemin değişmesi için sorumluluk almanız ve minicik çocukların yarış atı konumundan çıkarılması için girişimde bulunmanız bekleniyor. Konu tamamen bir işkenceye dönüştü çünkü!

Sayın Merter REFİKOĞLU, konunuzun uzmanı olarak Anıtlar Yüksek Kurulu’ndaki görevinizden niçin alındığınız hakkında bir bilginiz var mı? Acaba diyoruz kimlerin nasırına bastınız ki böyle ani bir görevden alma işlemi uygulandı!

Sayın Hüseyin AYKUT, konuk bakan Çavuşoğlu’nun BRT’deki programında konuk gazetecilerin hangi kriterlere göre belirlendiği tartışma konusu olmuşa benziyor. Kafalarda soru işaretleri kalmasın diye minik bir açıklamaya ne dersiniz?

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, YÖDAK’ta yaşanan bazı olumsuzluklar konusunu mercek altına aldığınız ve derin bir araştırma yaptığınızı öğrendik. Bunları kamuoyuyla paylaşırsınız değil mi?

Sayın Ahmet OKAN, belli ki Dr. Küçük konusunda yazdıklarınız Küçük ailesini bir hayli rahatsız etmişe benziyor. Konuyla ilgili hem açıklama yapmanız hem de aileye bir özür borcu olduğunuz iddia ediliyor, son söz elbette sizin!

Sayın Senih ÇAVUŞOĞLU, Prof unvanını aldıktan sonra son günlerde ‘artık bülbül ötmüyor’ şarkısını dilinize dolamanız yakın dostlarınız arasında epey merak konusu olmuş diye duyduk. Hayırdır bu şarkıda özel bir mesaj mı vermek istiyorsunuz acaba, bizi de bir merak sardı…

Sayın Hüseyin ÖZTEKİNER, pek muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…

Sayın Erhan ARIKLI, Çavuşoğlu’nun YDP konusundaki açıklamasından sonra artık birilerine cevap yetiştirme zorunda kalmayacağınızdan ötürü epey şanslı sayılırsınız. Bu arada bölge ziyaretlerindeki kalabalıkların da her geçen gün artış gösterdiği gözlerden kaçmıyor…

Sayın Ercan İBRAHİMOĞLU, Fener’in kesinlikle küme düşmeyeceğine dair artık iddiaya da girmeye başlamışsınız. Siz hiç bu hallere düşecek birisi miydiniz? Umarız düşmez de ligin de tadı tuzu yeniden geri gelir…

Sayın Türkay ILICAK, uzun süre yaşadığınız Avustralya’ya yeniden dönme kararı aldığınızı üzülerek öğrendik. Sanata ve sanatçıya çok değer verilmeyen bir ülkede birkaç sene de olsa iyi bile kalmıştınız, yolunuz açık olsun…

Sayın Özlem GÜRKUT, Onkoloji Hastanesi’nde güvenlik önlemlerinin yetersiz kaldığını hele de hafta sonları Allah’a emanet bur durumun söz konusu olduğunu biliyor muydunuz? Hastalara ait dosyalar umarız çok daha emniyetli bir yerlerde yerini bulur…

Sayın Ayşe OKAN, diyetisyen arkadaşlar mesleklerinde nemsen bir enflasyon yaşandığını ve bunun önüne geçilmezse pastanın iyice küçüleceğinden endişelendirdiklerini belirten mesajlar göndermeye başladılar. Başkan olarak bakalım bu işe nasıl bir çare bulacaksınız!

Sayın Ata TEPE, trafik kazası geçirdiğinizi üzülerek öğrendik büyük geçmiş olsun. Artık belli ki makam şoförü kullanmak sizin için en doğru yol olacaktır değil mi? Allah üzerinizden sağlık ve afiyetlerin esirgemesin artık…