Cumartesi günü yapılan mitingde en fazla tepkiyi hekim camiası aldı…

Hem de kendi meslektaşları topa tuttu kendilerini!

Çünkü saflın sürecinin başından beri sürekli eleştirdiler…

Devletin başta denetim olmak üzere birçok konuda eksikliklerini dile getirdiler!

Sayısız çağrıda bulundular…

Hatta bu kritik süreçte sözde eylem adı altında hastaları şifasız bıraktılar!

Ama vakaların tavan yaptığı günlerde kamuoyunu mitinge çağırınca tamamen çuvalladılar…

Cumartesi günü yapılan eylem sağlıkla ilgili değil federasyon istencinin dile getirilmesiydi!

Bir zamanlar Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun kararlarının uygulanmadığı gerekçesi ile sert açıklamalar yapan hekim camiası bu kez sağlık yerine siyaset yapmayı seçtiler…

Üst kur başkanının bir gün önce yaptığı ve ilgili yasayı hatırlatmasını görmemezlikten geldiler!

Çünkü iki yanlışın bir doğru ettiği bir ülkenin evlatlarıyız biz…

Cumartesi günü binlerce kişi sokaklarda miting yapıyordu!

Ama ülke genelinde bütün restoranlar, berberler ve mağazalar saat 18.00 itibarıyla kapanmıştı…

Çünkü pandemi kararları da bunu emrediyordu!

Şu da bilinsin ki adı ister federasyon olsun isterse başka bir şey bu konuda yapılacak olan her türlü eylem ve mitinge varız ama…

Bu şartlarda değil!

Halkı miting meydanına çağıran hekim örgütleri bir anlamda gelin siz de vakaların içine girin demiş oldular…

Uzun bir süre sessiz kalan Akıncı, Cenevre öncesi bir kez daha ortaya çıkıp hem Türkiye hem de KKTC’li yetkililere çeşitli suçlamalarda bulundu ve papağanlıkla suçladı…

Kusura bakmasın ama burada açıkça kışkırtıcılık vardır!

Cumhurbaşkanı Tatar’ı papağan olmakla suçlayarak kendi ülkesinden bir insanı, dünya kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalışmıştır…

Elbette ki bunun ardında kaybedilen bir seçim olabilir ama böyle bir benzetme bu ülkenin Cumhurbaşkanlığını yapmış bir zat için yakışıksız olmuştur!

Ha keşke olgunluğunu korusa ve yıkıcı değil yapıcı bir eleştiri ile saygınlığından ödün vermeseydi…

Hatta Cenevre görüşmeleri için bir takım katkı ve uyarılarda bulunabilir böylelikle en azından Kıbrıslı bir Türk olarak sorumluluk taşıyabilirdi!

Bir de su seçimler için yaptığı iddialar var…

Müdahale olmuş mudur olmuştur!

Bunu zaten kabul etmeyen yok…

Ama para, şantaj gibi kelimeler fazlasıyla iddialıdır!

Ha keşke bunları da yargıya taşısa ve hem kendinin hem de Kıbrıs Türkünün hakkını hukukunun yerine getirilmesini sağlasaydı…

Kıbrıs Türkü 2004 yılında çözümden yana olduğunu zaten bütün dünyaya kanıtlamıştır…

Buna zaten o dönem Ankara hükümeti de büyük destek vermiştir!

Ama sonuç değişmemiş ve Kıbrıs Türkü bir kez daha yalnız bırakılmış, kendi kaderine tek edilmiştir…

Bu süreçte tek bir AB üyesi ya da başka bir devlet Kıbrıs Türkünün derdini tasasını dinlememiş, orada neler oluyor diye kalkıp gelmemiş aksine Güney Kıbrıs’ı AB üyesi yaparak ödüllendirmiştir!

Daha geçenlerde toplum olarak bağrımıza bastığımız Dr. Küçük ve R. Denktaş’ın sürekli dile getirdiği gibi Kıbrıs meselesini Türkiyesiz çözmenin imkan ve ihtimali yoktur…

Birilere bunun adına papağan yakıştırması yapsa da bu gerçekten başka bir şey değildir!

Kıbrıs Türkünü görmemezlikten gelenlerin peşinde koşarak, hayal aleminde olmaktansa Türkiye’nin papağını olmak birilerinin dediği gibi çok da kötü bir şey değildir…

MESAJ KUTUSU

Sayın Özlem GÜRKUT, bir sağlık çalışanı ve hele de hekimlerin başı olarak salgın döneminde mitinge çağrı yapmanız aslında siyasetten başka bir şey düşünmediğinizi de ortaya koymuştur. Umarız önümüzdeki günlerde vaka patlaması yaşanmaz zina bunun sorumluluğu size yüklenecektir…

Sayın Kemal DÜRÜST, UBP kurultayında kimi destekleyeceğiniz özellikle bölgede hayli merak konusu olmuş. Bu arada destek karşılında bir takım isteklerde bulunduğunuz bu da olmazsa olmazlarınız arasında bulunduğu iddia ediliyor. Bunları biz de hayli merak ettik doğrusu!

Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli’de suyu kesilen vatandaşlar kesintiden önce uyarıda bulunulması konusunda mesajlar göndermeye başladı. Zira bazı nedenlerden dolayı faturaların ödenmesinde zorluk yaşayabilirler ama kesintiden önce de bir uyarıyı hak ediyorlar değil mi?

Sayın Tahir GÖKÇEBEL, KTOEÖS’den hiç gerekçe göstermeden bazı arkadaşlarınız ile birlikte istifa etmeniz kamuoyunda da epey ses getirdi. Bu arada yeni bir sendika kurulması yönünde de görüşler belirtiliyor. En iyisi ilk ağızdan doğru bir açıklama yapmak olmalıdır değil mi?

Sayın Hasan UZUN, UBP Genel Sekreter yardımcılığınız şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun. Sayın Hasipoğlu ilk seçimi sizden yana kullandı bakalım diğer 3 yardımcı hangi bölgelerden ve kişilerden oluşacak…Bu dönem özellikle Girne’de sorumluluğunuz hayli büyük…

Sayın Ünal AYDOĞAN, KKTC’nin en büyük çiftliğini hayata geçirmek için yine ülkenin en uzman kişilerinden bir ekip oluşturmaya başladığınız konuşuluyor. Özellikle hellim konusunda rakipsiz olacağınız ve ihracatta büyük ses getireceğinizi duyduk hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Hüseyin AMCAOĞLU, aktif siyaset ve Gönyele Belediye Başkan adaylığı için büyük bir ikilemde olduğunuz ancak kararınızın Gönyeli olacağı konusunda çeşitli söylemler yapılmaya başlandı. En doğru kararı tabi ki siz kendiniz vereceksiniz…

Sayın Deren OYGAR, ülke genelinde kullanılan maskelerin birçoğunun standartlara uygun olmadığını ve her önüne geleni de bu sektörü girdiği görülüyor. Hem bakanlık hem de üst kurul olarak bu konuda ciddi denetimler başlatmanız isteniyor!

Sayın Mehmet ÖZKARDAŞ, Serbest Liman Bölgesi yönetim kurulu başkanlığınız hayırlı olsun. Böylelikle uzun bir sendikacılık döneminden sonra artık aktif siyasete de adım atmış oldunuz, bundan sonrası ilk genel seçimlerde vekil adaylığı var değil mi?

Sayın Erhan ARIKLI, Cumartesi günkü mitingden sonra Cenevre sonrası başka bir miting için yoğun bir çaba içinde olduğunuzu duyduk. Ha keşke artık birileri çıksa da Kıbrıs konusunda herkesin kabul edebileceği ortak bir akıl üretse…İşte gerçek çözüm o zaman gelecektir!