Demokrasinin en bilinen tanımlarından birisi Amerikan iç savaşı sırasında Gettburry konuşmasında Lincoln’ün (1863) yaptığı tanımdır: “Demokrasi halkın halk tarafından halk için yönetilmesidir”. Bu tanım aslında demokrasinin özünü de ortaya koymaktadır.

Peki halk kendi kendini yönetmek için demokrasi konusunda yeterli bilgiye sahip değilse o zaman gerçek bir demokrasiden bahsetmek mümkünmüdür?

Bugünkü konum belediye başkanlığı seçimlerinde aday olan ve açıkça büyük partiler tarafından desteklenmeyen bağımsız adaylar.Onları cesur yürekler olarak adlandırıyorum.

Cesur diyorum çünkü ortak aklın olmadığı bir toplumda ve bu siyasal bilgisizlik ilgisizlik ve yeterlilik düzeyini bile bile aday olmaları benim için çok cesurca bir hareket.

James Surowiecki'nin Kitlelerin Bilgeliği adlı ilginç kitabında, kitlelerin ortak aklının o kitleler içindeki en akıllı bireylerin tercih ve çözümlerinden daha isabetli sonuçlara ulaştığını söylüyor.
Ama bununda şartları var tabii diyor.

Surowiecki’ye göre,
- Eğer bir oylama sırasında her katılımcıya eşit derecede bilgi verilirse
- Oy kullananlar birbirlerinden farklı düşüncelere sahip olurlar ve bu düşüncelerini özgür olarak oy sandığında ifade edebilirlerse
- Sandık başında gittiklerinde kendilerinden önce oy kullananların hangi oyu kullandıklarını bilmeden oy kullanırlarsaişte o zaman kitlenin ortak kararı her zaman en isabetli karar olur.

Bir örnek verelim;

Sosyal bilimci Francis Galton, İngiltere Plymouth’da bir çiftçi festivalinde tanık olduğu bir yarışmadan söz eder. Ortaya bir öküz konulur. Kesildikten ve derisi yüzüldükten sonra kaç kilogram et çıkacağı sorulur katılımcılara. Sekiz yüz civarında çiftçi tahminlerini bir kağıda yazar. En yakın tahminde bulunanlar ödül kazanacaklardır. Aynı zamanda uzmanlardan yani kasaplardan oluşan bir grup da tahminde bulunur. Galton, bu tahminlerin yazıldığı kağıtları toplar ve yapılan tahminlerin ortalamasının gerçek sonuca inanılmaz bir kesinlikle yakın olduğunu hesaplar. Hatta sıradan çiftçilerin ortak aklının tek tek uzmanlardan daha iyi olduğunu saptar.

Özetle, bu koşullar sağlandığında çok sayıda insanın ortak aklı o grubu oluşturan tek tek bireylerden daha doğru sonuçlara ulaşabiliyor. Hatta grubun aklı o grubun içindeki en akıllı bireyden daha üstün de olabiliyor. Yeter ki çeşitlilik olsun, insanlar merkezi bir aklın güdümüne girmesin, kanaatlerini hiçbir kısıtlama olmaksızın iletebilsin..

Peki bu şartlar bizim ülkemizde sağlanabiliyormu.Para karşılığı oy satın alındığını açık şekilde ifade eden Milletvekilleri olduğunu biliyoruz.

Peki herkes oy sandığına giderken ne için oy kullanması gerektiğini biliyormu?

Torunu işe alınsın oğluna makam verilsin diye oy verenlerden tutun su borcu silindi diye ve doktora borcunu oy vererek ödeyenlerin oldukça fazla olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Araba sürüş ehliyeti almak için sınava girer gibi her vatandaş eğer ülkenin

kaderinde söz sahibi olacaksa sınava sokulmalıdır diye zaman zaman

düşünmedim dersem yalan olmaz.

Surowieckin bahsettiği şartlar bizim ağır aksak işleyen demokrasimizde ne

yazık ki büyük çoğunlukla hiç bir zaman sağlanamamaktadır.

Etrafınıza bir bakın lütfen;Oy verenlerin siyasete olan ilgisisine.

Manifestonun sönmeyen ateşi nedir diye sorduğunuzda alık alık

Yüzünüze bakan ama ben solcuyum diye göğsünde parti rozeti ile dolaşan

Yada bir partiyi Che Guevre ile özdeşleştirip oy veren gençlere.

Vatan ,bayrak sloganları ile vatandaştan oy çalan sonrada banka

hesaplarındaki paranın kaynağının hesabını veremeyip ülkeyi terkedenleride

gördük.

Diyeceğim şu ki bizim gibi portlaç kültürünün( Portlaçın kişilerin birbirine armağan verdikleri bir Kızılderili dinsel bayramı olduğunuda belirteyim) siyasete hakim olduğu ideoloji yerine kişisel ekonomik menfaatlerin ön planda tutulduğu verilen sözlerin onurun dik duruşun çok fazla kişi tarafından önemsenmediği bir toplumda 2 büyük partinin adayının bulunduğu beldelerde birikimli ve dürüst adaylarda dahil bağımsız adayların seçilmesi açıkçası benim için süpriz olur.

Zaten bir kısmı adaylıktan çekildiğini açıklamaya başlamış bile.Umarım kalanlar kazanırda bende bu düşüncemde yanılırım.