Hiç unutmam, bir gün büyükçe bir derneğin kurultayına gittim.
Başkan adaylarından bir tanesinin Kıbrıs ile ilgili tanımlaması dikkatimi çekti.
Kıbrıs kimileri için Yavru vatan, kimileri için stratejik öneme sahip olan bir ülke, kimine göre de doğduğu büyüdüğü yer, benim içinse “benim vatanım” ifadelerini kullandı.
O zamanlar ülkede yeniyim,
“Öğrencisin fazla takılma” dedim kendime.
Aradan geçen zamanın ardından kafada şekillenen bir harita oluştu tabi.
Geçenlerde Behsat Ç’yi izledim, budur dedim.
Adamlar derslerine öyle bir çalışmışlar ki, söyleyecek bir söz bulamadım.
Tüm önemli hassasiyetlere dikkat çekilmiş.
Filmin önemli bir kısmı Kıbrıs’ta geçiyor.
Daha önce Kıbrısta çekilen filmlerin büyük bir kısmı tepki görmüştü hatırlarsınız.
Ezel’e kumarhane anlatıyor,
Avrupa Yakası ağızla dalga geçiyor,
Galip Derviş ile de küçümsüyor diye eleştirdik.
Bu adamlar cuk diye oturtmuş arkadaş.
Mesela silah kaçakçılığı yapılıyor Gazimağusada.
Olayın içinde olan elemanları ele geçiriyor ve Behsat’ın yerini soruyor.
Aldığı cevap Magosa.
Çakıyor tokatı.
Önce şehrin adını doğru öğren lan Magosa değil, Mağusa diye ekliyor.
En keyif aldığım sahne de Behsat’ın Nejat İşler’e çaktığı kafa.
Çemçuk ağzıyla “Yavru vatan” diyen işlere öyle bir kafa çakıyor ki, sonrasında gelen sözler ise, bu ülke üzerinde film çevirmek isteyenlere kafa gibi geliyor.
“Yavru Vatan değil lann, burası ne sizin arka bahçeniz, ne de Yavru Vatan.. Burası ayrı bir ülke lannn”
Çok anlamlı geçirdi kafayı.
İşte aynen öyle.
Burası aynı dili konuşan, insanların bir birine karıştığı, kaynaştığı farklı bir mozaik.
Ama burası ayrı bir ülke lan..
Bir yazımda da belirtmiştim karar verin, Yavru Vatan- Anavatan mı, yoksa ayrı bir ülke mi diye.
İki Ülkeye de eleştiriler yöneltmiştim.
Türkiye, işine geldiğinde Yavru Vatanım, işine geldiğinde de orası farklı bir ülke derken,
KKTC de işine geldiğinde Anavatanım, işine geldiğinde de orası Türkiye biz Kıbrıs diyor.
Aynen de sürdürüyorum.
Behzat yağlarımı öyle bir eritti ki, bir kez de ben tekrarlayayım..
“Burası kimsenin arka bahçesi değil, burası ülke lan ülke…”