Dünya 5'ten büyüktür,

12. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dillendirdiği bu politik doktrin. Aslında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri olan beş ülkeye gönderimde bulunmaktadır.

Tayyip Erdoğan, bu beş ülkenin Birleşmiş Milletleri etkisizleştirdiğini savunmaktadır.

Dünyanın bugünkü haline baktığımızda sayın başkana hak vermemek elde değil.

Çünkü ne yazık ki bu 5 daimi üye savaşsız bir dünya isteyip dünyaya en çok silah,sağlıklı bir dünya dileyip en çok ilaç satan 5 üye .

Dünyaya Demokrasi getireceğim diye Dünyayı ateşe veren ve aklımızla dalga geçenler yine onlar.

Erdoğan, ilk kez 2013'te dile getirdiği bu doktrini New York'ta yapılan 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşmasında o güne kadar hiçbir BM üyesinin cesaret edemediği bir şekilde cesurca ve güçlü bir şekilde BM üyelerinin gözlerinin içine baka baka dile getirmişti.

20 Eylül 2022 tarihinde BM genel kurulunda dünya yine buna benzer sıradışı , cesur ve haklı bir söyleme şahit oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tüm üyelere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini artık tanıyın dedi.

Bunca yıldır sürdürdüğünüz bu haksızlığı durdurun çağrısı yaptı.

Ada da 2 ayrı halk ve 2 ayrı devlet olduğunun farkına varın dedi.

Uluslararası toplumu BM ‘nin prensipleri ile çelişen ambargolara ve zulme son vermeye çağırdı.

Tüm bunlar söylenirken KKTC Cumhurbaşkanınında Amerikada bulunması Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile ayni masada birlikte yemek yemesi ise rastlantı değildi tabii.Sonrasında sayın KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatarın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le görüştüğünüde not etmekte fayda var.

Gelelim KKTC’ nin bir devlet olarak tanınıp tanınmamasına.

Bazıları BM ‘nin tavsiye niteliğinde olan ve üstelik oy birliği ile alınmamış kararlarından ve uluslarası hukuktan bahsedecek tabii.

Bende bu kararların Kuranı Kerim olmadığını istedikten sonra değişebileceğini söyleyeceğim.

Tıpkı Kosovada olduğu gibi.

Bir gecede BM ‘nin arka kapısından BM ‘ye üye yapılan Kosova gibi KKTC’ ninde tanınmaması için hiçbir neden yok.Bir tek sözde değil gerçek müteffik ve güce ihtiyaç var.

Bugün gelinen noktada Türkiyenin özellikle savunma sanayindeki adımları ,ABD’ nin sözde müteffiklik oyunlarından bıkıp Rusya ile yakınlaşması dünyada da birçok şeyin değişeceği görüntüsünü veriyor.

Görünen o ki yıllar yılıdır bazı ülkelerle müteffiklik adı altında süren komedi bundan sonra yerini olması gereken bölgesel komşuluk işbirliğine bırakacak.

Ve bugün geldiğimiz noktada KKTC içinde bazı açılımların başlaması dünden daha fazla uygun bir ortam sunuyor.

Bazı kesimler yine bu konuşmayı ve KKTC’ nin tanınmasını değersizleştirmeye hatta komik bulduğunu söyleyerek alay etmeye çalışacaklardır emin olun.Hatta bu kişiler arasında disosyatif bozukluğa sahip KKTC’nin varlığını ve bağımsızlığı üzerine ant içenler dahi olacaktır.

Fakat burada esas olan bundan sonra bizim ne yapmamız gerektiğidir.

Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda yaptığı tarihi konuşmanın altını nasıl doldurabiliriz, tanınma talebimizin söylemde kalmaması için gerek bizim gerekse Türkiye’nin ciddi ciddi ne yapması gerektiğini, birlikte ne yapılması gerektiğinin tartışılmasıdır.Meclisin ve bu memleketin her bir ferdinin bir devlete sahip olmanın ne anlama geldiği bilinci ile hareket etmesi ise en başta gelen görevimizdir.

Che’ ye atfedilen şu ünlü söz ile bitirelim;

Peşinden gidecek cesaretin varsa bütün hayaller gerçek olabilir.