Son bir yılda KKTC’de hangi olumlu operasyona imza atıldı?

Cidden çok merak ettim!

Hatta son 4 yıldan bu yana hangi sabah uyanıp, Kıbrıs’ın kuzeyinde işlerin yolunda gittiğini, sorunsuz bir güne uyandığımızı, sağlığın, eğitimin, ekonominin veya herhangi bir şeyin düzelmekte olduğu haberini aldık?

Hiçbir tek gün bile uyanıp da memlekette artık küçücük bir şeyin yoluna girmekte olduğunu duymadan bir halk daha ne kadar ayakta durabilir?

Üstüne üstlük siyasi kavgalar, ekonomik rantlar, sektörel adaletsizlikler ve halkın birbirine kırdırılması sonuçlarına bir de iyi yönetilemeyen bir pandemi krizi ile memleket iyice dağıldı, çözüldü!

Daha iki hafta önce Maliye Bakanı olup, şimdi Eğitim Bakanı olan seçilmişin 13. maaşlarla ilgili hiçbir sorun olmadığını söylemesi üzerine aynı partiye mensup başka bir kabine kurulup da başbakan 13. maaşlar tehdit altında denilince zannetmeyin ki sadece kamu görevlisi üzülür bu duruma!

Bu mesele tüm memleketin meselesidir.

13. maaş ile piyasanın hareketlenmesini bekleyen pek çok sektörün bu habere kamu görevlisi ve emekliden daha fazla üzüleceğini söylemek sanırım hata olmayacaktır.

***

Oysa halkta uyanan genel kanı, cumhurbaşkanı da kabine de birilerinin isteğine göre kurulmuşsa, en azından ekonomik bir rahatlama olacak şeklinde değil miydi?

Zaten onlar da parayı en iyi biz alırız dememişler miydi?!

***

Yok yok biz Kıbrıslılar paçayı kaptırdık, altımızdaki dona kadar çekilip alınacak. Oysa bizim topraklarımıza muhtaç olanların, bizim huzurumuzu sağlayarak varlıklarını sürdürebilmek için bize muhtaç olmaları sağlanabilirdi.

Dünya üzerinde başka sömürülen ülkelerin bir çoğuna bakınca sosyal devletin, insan hakkının, insani yaşam koşullarının belli bir oranda sağlandığı, günün sonunda bir devlet olarak kurulacak işbirliklerinin gerekirse referandum ile yapıldığını okuyor, yaşıyoruz.

Bizde, bunun yerine bizleri görünmez kılarak kısa yoldan çözüm hedefleniyor besbelli. Buradakilerle olmuyorsa, içinden gelenlerle adaptasyon sürecini baypas edelim deniyor. Biz uyuyoruz, onlar geliyorlar!

Bu anlattıklarımın Türkçesi. BİZ HİÇLEŞTİRİLİYORUZ!

***

İşte bu nedenle sistemli ve bu topraklarda yaşama hakkının öncelikli olarak bizlere ait olduğu gibi, bu toprakların anayurdumuz olduğunu kabul edip, diğer aynı statüdekilerle işbirliği yapılmasını kaçınılmaz kılıyor.

Eğer dıştan müdahaleler ve bu müdahaleleri fütursuzca kabul edenlerin bu hallerinden tırsarak, uyum sağlayarak varlığımızı sürdürmeye çalışırsak yangından kaçarken doluya tutulmaktan da kaçamayacağız demektir.

Sonuçta Kıbrıslıtürkler olarak öyle de eritileceğiz deniyor, böyle de eriyoruz!

***

Yahu yasal düzenlemeler artık devlete zarar verir durumda. Ehliyetleri yenilenememesi, şoför okullarının isyanını bir dinleyin!

Doktorluk mesleğinin düşürüldüğükonuma bakın!

Hukukçulara nerdeyse iş kalmadığını, adaletin savunulmasında yardımcı olacak uzman kişiler iken şimdi asıl işlerinin ne olarak algılandığını izleyin!

Öğretmenlik ne oldu!

Kamu görevi sürdürenlere hangi gözle bakılır oldu!

Devleti tüm sektörleri bitirmeye mi yoksa yüceltmeye mi çalışıyorlar sorusunun cevabını siz verin o halde!

***

Acı gerçek şu ki “hiçe sayılıyoruz” ve basamakların tırmandırılmasında kullanılıyoruz!

Yalnız iyi haber şu ki basamakları önce de çıksanız, arkadan da tırmansanız; görünür olsanız da olmasanız da hepimiz birlikte

Günün sonunda hiçbirimiz kurtulamayacağız. O nedenle sonuç adil olacak merak etmeyin(!)

***

Evet hem öfkeli hem de bezginim…

Dr. Çiğdem DÜRÜST