Açlık sınırında yaşayan insanlarımızın sayısı her geçen gün artarken sanıyor musunuz ki yoksulluk dışında başka sorun yok.

Hayata tutunma ve sahip çıkmak için yaşamayı sevmek lazım.

Yaşamayı sevebilmek için değerli hissedebilmek lazım.

Değerli hissedebilmek için hayattan beklentilerinizi bilmek, aramak,bulmak, hakkınız olandan haberdar olmak ve bunların size sağlanması için talepte bulunmak sonra da bunları sahiplenmek lazım.

Etrafıma biraz bakıyorum da bir devlet yapılanması içinde yaşıyoruz. Bizi koruyup kollaması ve dünyanın herhangi başka bir yerinden daha fazla kollanabileceğimiz bir yer olmalı burası.

Oysa öyle değil!

Bugüne kadar birçok görevimizi eksiksiz yerine getirmiş olsak da fırsatlardan ve sonuçlardan tam anlamı ile faydalanabildik mi, koşulsuz ve ayrımsız bir şekilde?

Hayır!

Oysa biz devlete olan görevlerimizi eksiksiz yerine getiriyoruz ki…

Bir yarımız açlık, yoksulluk ve haketmediğimiz bir yaşamı yaşıyoruz. Diğer yarımız da kendi zenginliğine, konforuna daha fazlasını nasıl katar diye uğraşarak açlığa, haksızlığa uğrayanla ilgilenmiyor bile. Hatta farkında değil bile… Ya da farkında olduğu halde ezilmesinden hiç erinmiyor!

Zenginler her anlamda kendilerini artırmak için bizi yönetenlerden aldıkları desteğe karşın, yoksul olan, çaresiz olan, tükenmeye, belki tüketilmeye devam ediyor.

***

Mesela ilginçtir:

Pandemi nedeniyle çalışamıyoruz ama her gün her şey daha pahalı oluyor. Devletin sunduğu hizmetler bile…

İnsanlar işlerini yitiriyorlar, okullarını kaybediyor, evlerini barklarını gözden çıkarıyorlar ama hep onların üzerinden zenginleşmeye çalışan ve yok pahasına satılacakları almaya hazır aç kurtlar gibi bekleyenler var. Kıyak yatırımlar için tam zamanı diye düşünenler karşısında evsiz barksız kalanlar var. Aç açıkta kalanlar. Ya da elektrik, su faturalarını ödeyemeyen… Sağlık hizmetlerine, eğitim hakkına erişemeyenler var…

Yaşıyoruz!

Hem de bunun adı sosyal devlet. Bunun adı demokrasi.

Ve biz de zaten iyi insanlarız!!!

Bizi yönetenler deçok adil zaten!!!

***

Aylar boyu kapalı kalan sektörlerden 1 liraya aldığımız şeyi şimdi 5 liraya alıyoruz ve bu bize artık hiç garip gelmiyor.

Sanki dersiniz otomatiğe bağlanmış, tekrar aynı fiyata alınırsa bu işte bir gariplik vardır… Aynı fiyata buluyorsan bu büyük sıkıntıdır.

Neden böyle diye sormak aklımıza dahi gelmiyor.

Ağlamayan çocuğa meme olmadığını görmezden gelip kendi yaşamlarımızın kavgasına düştük ve bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete işte…

***

Biz kendine yetemeyen bir ülkeyiz. Biz hayatımızı elimize alamamış insanlarız.

Bir yurdumuza sahip çıkamamışken, başkalarını bizim yerimize sahip çıkmasını beklerken nasıl hayatımıza sahip çıkarak söz sahibi olalım ki…

İşimizi başkası veriyorsa, aşımızı başkası veriyorsa, elektriğimizi, suyumuzu başkası veriyorsa, maaşımız başkası veriyorsa, yolumuzu başkası yapıyor, karpuzumuzu, üzümümüzü başkası gönderiyorsa, ürettiğimiz portakalı yemiyor ya da dünya pahasına satarak lüks tüketim muamelesi gösteriyorsak, ada ülkesi olup balığın yüzüne bakmayarak ithal etle piyasa ulaştırmaktan bahsediyorsak b daha ne diyebiliriz ki …

Covid mi yaptı sizce bize tüm bunları yoksa biz böyle olmasına izin mi verdik?

Dr. Çiğdem DÜRÜST