Ey vatandaş aklını başına devşir. Bu ne cüret, bu ne hadsizlik, bu ne saygısızlık!
Bu ne kendini bilmezlik, bu ne asilik, bu ne nankörlük!
At eti, eşek eti, domuz eti, merdiven altı kesimlerden yapılan sucuklardan mangal yapıyorsun daha neyine? Bunlara hiç yumurta kırmadın mı? Elbette öyle bedavadan olmaz bunlar. 2-3 lira ödeyeceksin ama sakın cin olmadan adam çarpmaya da kalkışma… Bu parayı da ödemeden alamazsın bunları.

Çocuğunu terbiye edemiyorsan bunda devletin suçu ne? Küçücük çocuğunda nefis olgusu da ne demekmiş. İmrenmeyecek kardeşim nefsini kısırlaştırmadın mı hala o çocuğun?

Git un al, evinde kendi ekmeğini kendin yap. Sen hala pasta yemiyor musun Allah aşkına!
Peynirin kilosu, ekmeğin fiyatı belli sen neyin peşindesin? Bir kilo peynirle sen bir ay nasıl geçinemezsin, çöpe mi atıyorsun o peyniri? İsraf etme günahtır.
Sen evine boursin peyniri, camembert peyniri, cheddar peyniri, gravyer peyniri, Danish Blue
(Mavi Danimarka Peyniri), parmesan peyniri, pekorino peyniri, rokfor peyniri, hellim peyniri alırsan elbette yetiştiremezsin 800 liralık o çok büyük maaşı.

Git adamca pazardan al köy peynirini, çökeleğini.

Kilosu minimum 80 liralardan başlayan pastırmaya bakacak kadar mı canına susadın? Tebaa, padişah sofrasındaki kuş sütüne hiç bakmış mı ki sen bakasın… Densiz… Dağlanmaz mı şimdi senin o gözlerin!

O kadar tıka basa yiyorsun ki, bak obez oldun. Yürümüyorsun kardeşim… Bu ne keyfe düşkünlük böyle, sağlığın için yürümen şart… Yürüyeceksin kardeşim… Senin neyine tıkış tıkış toplu taşıma araçlarına binmek!

Kim fordçuluk yapıyor bunu mu göreceksin? Vatandaşın vücudu nasır tuttu, hissetmiyor artık kimin eli kimin neresinde. Eğer niyetin de buysa, birisi çıkıp da sapıklık mı var ruhunda diye sorarsa o vakit ne diyeceksin? Allah korusun, aman ha(!) işini sakın riske etme, laf söz çıkarsa bir daha kurtulamazsın bu karadan.

Ayrıca her ay ne kadar para ödüyorsun bu toplu taşımalara sen farkında mısın? Ona harca buna harca tabii ki yetinemezsin o asgari ücretle.

Sayın Başbakan milli güç unsurlarından birisi olan demografik yapının farkında, uyarıyor herkesi 3 çocuk yapın diye.
Devlet baba diyorsa yapacaksın. Sana bu yapının kontrolü düşüyor, doğuracaksın, doğurtacaksın. 3 çocuk olana kadar durmak yok… Doğum kontrol yöntemlerine harcadığın paranın sen farkında mısın?

Elbette yetinemezsin 800 liralık asgari ücretle.
Sayın Bakanın kiraya vereceği evi varsa çal kapısını, o yüce gönüllülükle sana da ücretsiz şekilde kiraya verebilecektir.
Veya temsili bir rakamı sen belirle… Bu temsili küçük rakamı yaz işte kira sözleşme metnine. Ayıp olur vallahi hiç ücret ödemeden de kirada oturulmaz ki Bakanın evinde!
Haydi yine şanslısın kenar semtlerden de kurtarırsın bu sayede. Yüzlerce milyarlık evlerde ücretsiz kiracı olarak da oturursun bu sayede.
Bu semtlere bir girdin mi kesin torpil de bulursun bir tane. Partisi fark etmiyor ama bu siyasetçilerin eşinin dostunun akrabalarının, büyük iş adamlarının, patronların, sanatçıların hangi sosyal tesislerde, eğlence mekânlarında takıldığını öğrenmeye bak.

O torpille çoluğunu çocuğunu “Vale” olarak oralara işe yerleştirmeye çalış. Belki verecekleri yüzlerce liralık gecelik bahşişlerle sen de zengin olursun onların da sayesinde.

Sayın Çelik’i benim de çok sevmeme karşın ne denir ki Sayın Bakanın beni de çok üzen bu talihsiz açıklamasına… Bu açıklamalar vatandaşı hor görmek gibi olmamış mı Sayın Çelik? Kendince ezilen bu vatandaş, bu sefaletten kurtulmak adına sizleri iktidara taşımadı mı? Bu açıklamalar da şimdi neyin nesi!

Neden mi bu sitem dolu yazım:

Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 800 liralık asgari ücretle geçim sağlanabileceğini söyledi.

Sayın Bakan şöyle bir gafta bulunuyor:

“Ona mahkûmsanız 800 TL de büyük bir paradır. Netice itibariyle peynirin kilosunun fiyatı bellidir, ekmeğin fiyatı bellidir. Bir geçimdir sürdürebilirsiniz. Bizim meselemiz bu değil. Bunu istismar etmemek lazım. Asgari ücret bir taban fiyattır. Biz diyoruz ki işverene bundan aşağı ücret talep edemezsin. Asgari ücret, sosyal devletin koruma aracıdır. Bunu kaldırırsanız 400 TL ücret teklif eden de olabilir”.

Türkiye ekonomisi bu denli büyürken, IMF borçları tamamen bitmiş ve IMF’ye borç veren bir ülkeye dönüşürken vatandaşın biraz daha fazlasını istemesi mi suç Sayın Bakanım? Bu vatandaşı devletin en önemli bakanlarından birisi olarak siz de anlamazsanız kim anlayacak!

Bu ülkede sadece büyük patronlar, büyük yandaşlar, yani para babaları mı yaşıyor Sayın Bakanım? Anadolu’nun ezilen halkının gücüyle iktidara gelmişken bu insanların sesini unutmak gibi olmamış mı bütün bu açıklamalarınız! Bunun yerine zamanla bu sorunları da aşacağız deseydiniz keşke.

Her şeyin kayıt altına alındığı, zenginin daha zengin hale geldiği, sabit ücretlinin de yerinde saydığı bir dönemde bu yerinde sayış vatandaşı hırsızlık yapmaya itmez mi?

Dört çocuk babası birisi olarak elinizi vicdanınıza koyun ve bu soruya bu şekilde yanıt verin:

“Allah daha çok versin ama çocuklarınızdan en küçüğünün haftalık veya aylık cep harçlığı ne kadardır Sayın Bakanım? Asgari ücretten daha mı az daha mı çok?”