Sucuoğlu yeni kabineyi açıkladıktan sonra bir taktik hatası yaptı…

Bu kabine 5 yıllık değilmiş!

Buz bunu heyecanına veriyoruz, zira kabineyi belirlerken hayli zorlandı ama sonunda da başardı…

Ama işte gelin görün ki muhalefetin eline de koz verdi!

Muhalefette bunu kaçırmayıp eleştiri bombardımanına tutmaya başladı…

Bir kere şunu göz ardı etmemek gerekiyor!

Milletvekili seçimlerinde kimse bir sınava tabi tutulmuyor…

Bilgi ve tecrübe filan ölçülmüyor!

Eş, dost ve ahbaplar gidip ilişkilerine göre oylarını veriyor ve seçilenler vekil oluyor…

Hepsi bu kadar!

Bizde buna demokrasi diyoruz…

Ha keşke seçimler başka türlü olsa!

Hepsi de sağlam bir sınavdan geçirilse, bilgileri ölçülse…

Bize göre memlekete çok daha fazla hizmetleri geçerdi!

Bunu niye yazdık…

Bizde her vekil olan öncelikle bunu sindiremeden gözünü bakanlığa çeviriyor!

Vekillik yetmiyor birçoğuna…

Öyle ülkeye hizmet filan etmek için değil!

Kara makam araçlarının arka koltuğuna oturup memlekete bir de oradan bakmak için…

Sucuoğlu bir de kadın bakan yapmadığı için eleştiri almaya başladı!

Kadın vekillere karşı saygısı sevgisi yokmuş diye saçma sapan suçlamalar yapılıyor…

Yani siyaset bu kadar ucuz olmamalıydı!

Bunu bir de aydın kesim yapınca çok daha manidar bir durum ortaya çıkıyor…

Ha keşke şu anki 10 bakan işlerinin uzmanı olsalardı da 5 yıl bakanlık koltuğunda kalıp, vatana millete hizmet etseydi!

Yok yeri gelince bakanlar değişecekmiş, yok kadınlar da bakan olacakmış eleştirileri bal yapmaz arıdan daha farklı bir şey değil…

Bakanlık kavgaları bizde artık gelenek oldu…

Bırakın sağ partileri sol partilerde bile bakan yapılmadığı için meclise gitmeyen, ben küstüm oynamam diyen öyleleri var ki!

Konu yeni hükümetlerde yeni bakanlık kavgaları olunca biz bu konuyu irdelemeyi nedense kendimize gelenek ilan ettik…

Bakın 15 sene önce bir yazımızda bu konuda duygularımızı nasıl ifade etmişiz:

“Sahi bu bakanlıkta ne var Allah için?

Hele de en azından ben kendimi bildim bileli topun ucunda bulunan eğitim bakanı olsanız ne olacak olmasanız ne olacak?

Kimse size bir sihirli değnek vermeyecek ki oynatınca bütün sorunlar çözülsün, gökten zembille müdür, öğretmen ve hademe yağsın…

Ya da bakan olduktan sonra burunlarını oynatıp dökülen okulların birdenbire tamir edilip güllük gülistanlık haline mi geleceğini sanıyorlar acaba?

Vekillik gibi ense bir iş varken, niye insanlar okkanın altına girmek istesin ki!

Yok, bu işin altında başka bir iş var!

Bunlar bakan olunca boylarının da uzayacağını sanıyorlar gibi geliyor bana…

Ya da toplumun onlara bakış açılarında büyük bir değişim olacağını mı düşünüyorlar acaba?

Düşünün bir kere;

Sabahın bir saatinde evin önünde son model kırmızı plaka bir makam aracı…

Şoförünüz sizi görünce inip arka kapıyı açıp sizi içeri buyur ediyor…

Arka koltukta gazeteleriniz hazır, suyunuz hazır, sümüğünüzü silmek için kağıt mendil bile var…

Araba hareket ediyor ve hiç çaktırmadan etraftaki evleri izliyorsunuz, makam aracının içinde sizi gören var mı diye…

Ne büyük onur değil mi?

Akşam kahvede okey oynadığınız mahalle arkadaşınız sizi makam aracı içinde ne düşünüyor acaba?

Bakan olmak bizde böyle bir şey olsa gerek;

Ülkenin şartları belli, bakanlığa ayrılan bütçe belli, sorunları çözebilmenin bu şartlarda imkan ve ihtimali yok ama siz bakan olmak istiyorsunuz!

Argoda buna caka satmak diyorlar…

Yaşanan sorunların üstesinden gelemeyeceğinizi bile bile illa ki bakan olacaksınız…

Eşe, dosta, partiliye devletin kıt kaynaklarını akıtarak bir dahaki seçimlerde de seçilebilmek için herkesten bir adım önde olacaksınız…

Makamınıza gelen çalışanlar ve konuklar sizin önünüzde düğme ilikleyecekler, 'sayın bakanım' diye hitap edecekler…

Ailece bolca yurt dışı ziyaret gerçekleştirip görmediğiniz, gitmediğiniz ülkeleri göreceksiniz…

Yürüyüşünüz, konuşmanız, kahkahanız hatta yemek yiyişiniz bile değişecek…

Ve değişmeyen tek şey de yaşanan sorunlar ve sıkıntılar olacak!

Bunu başka bir izah tarzı var mı ki…”

MESAJ KUTUSU

Sayın Sunat ATUN, Maliye Bakanlığınız döneminde en fazla da AKSA’ya olan borçların nasıl ödeneceği konusu gündeminizi meşgul edecek gibi görülüyor. Hatta bize gelen haberlere göre bu borcu ödemek için Türkiye’de bazı bankalardan borç alınması da gündemdeymiş. Allah kolaylıklar versin artık!

Sayın Alişan OŞAN, seçimler öncesinde TMK’dan Teknofest Fuarına katılacak öğrencilere maddi destek sözü verdiğiniz yönünde mesajlarınız gelmeye başladı. Zira buluşlarını hayata geçirmek için hayli yüklü bir paraya ihtiyaç varmış, eminiz ki bu sözü unutmazsınız değil mi? Hatırlatma ihtiyacı duyduk!

Sayın Erman YAYLALI, yeni hükümetin göreve gelmesinden sonra emeklilik işlemlerini başlattığınız ve yeni bir hayata doğru adım attığınızı öğrendik. Sizin makamda gözü olan bürokrat sayısı bir hayli fazlaydı onlara da şans doğdu desenize. Yeni yaşamınızda sağlık ve mutluluklar dileriz…

Sayın Ali PİLLİ, Lefkoşa’daki Onkoloji Hastanesine en son ne zaman gittiniz bilmiyoruz ama bir çok hastanın ailesinden ilaç eksikliği konusunda sitem dolu şikayetler gelmeye başladı. Tüm hastalarımız elbette önemlidir ama buradakiler sanki de önceliği hak ediyor olmalı değil mi?

Sayın Tümgeneral Zorlu TOPALOĞLU, Polis Genel Müdürü Ahmet Soyalan, GKK’ya bağlı olan teşkilatının hem çalışan hem de araç gerek eksikliklerini dile getirmişken acaba konuya bir el atsanız iyi mi olurdu? Zira siyasiler bu konularda hayli ağır davranıyorlar…

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, siz tabi ki Dışişleri Bakanlığı’na kesin gözüyle bakıyordunuz, hatta son dakikaya kadar da o bakanlık sizindi ama gelin görün ki birileri devreye girince son dakika golünü yemek de kaçınılmaz hale gelmişti. Küçük de olsa pürüzler insanın kaderini değiştirecek büyüklükle oluyor…

Sayın Gürcan ERDOĞAN, bir hesap kitap yaptık, eğer ayda sadece bir kere banyo yaparsak, klima, ütü, fırın ve tost makinesini tavan arasına kaldırırsak iş o zaman en alt dilimde kalmayı başarabiliyoruz. Sizin başka bir öneriniz varsa onu da söyleyin ki faturalar kabarık gelmesin…

Sayın Kemal Deniz DANA, resmen görevden alındıktan sonra kendinizi tamamen doktora tezinize ve sağlıklı yürüyüşlere adamışsınız. Bu arada son günlerde hayli kilo aldığınız da gözlerden kaçmıyormuş. Yani o zorlu ameliyatı şimdi boşuna mı olmuştunuz?

Sayın Şener ELCİL, diploma satan üniversiteler konusunda kamuoyunda büyük bir infial yaşanmaya başlandı. Sizin deşifre etmeye cesaret edemiyorsanız verin bize isimleri bu görevi seve seve yerine getiririz!

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, tam da sevmeye ve alışmaya başladığınız Tarım Bakanlığından yeniden Milli Eğitim’e transfer olmanız keyfinizi kaçırsa da orada ikinci iş yapan devlet öğretmenleri konusunda yarım kalan bir işiniz olduğunu sakın unutmayın olur mu? Zira bu konuda en etkili siz olmuştunuz!