Üniversite kantininde aniden bayılan, 21 yaşındaki Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi öğrencisi Onur Çoban kurtarılamayarak geçtiğimiz Kasım ayında vefat etmişti. Solunum ve dolaşım yetmezliği nedeniyle yaşamını yitiren Çoban’ın, üniversitenin sağlık merkezinin olaya geç müdahale etmesi ve Ercan Havalimanı Acil Ambulans Servisi’nin üniversiteye derhal çağırılması gerekilirken üniversitenin teçhizatsız sağlık taşıma aracıyla Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ne 35 dakika sonra ulaştırılması sebepleriyle hayatını kaybettiği iddia edilmişti.
Arkadaşları ve aynı üniversitede okuyan kuzeni tarafından öncesinde hiçbir rahatsızlığı olmadığı, gayet sağlıklı olduğu belirtilen Onur Çoban’ın vefatında, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi yönetiminin ihmali olduğu ileri sürülmüştü.
Konuya ilişkin daha önceki bir haberimizde, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi öğrencisi Onur Çoban’ın kaybının ardından Sağlık Bakanlığı’nın bir inceleme başlattığını, yapılan araştırmalar sonucunda üniversitelerin vereceği sağlık hizmetlerinin kapsamının ve revir standartlarının belirlenmesinde, üniversite sağlık merkezlerinin tescillenmesi ve üniversite revirlerinin denetlenmesinde ciddi yasal boşluklar saptandığını belirtmiştik. KKTC Sağlık Bakanlığı Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi Müdürü Dr. Ahmet Ulutekin’in kişisel inisiyatifiyle başlatılan girişimle Sağlık Bakanlığı’nın YÖDAK ve Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bazı tavsiyelerde bulunacağını ve üniversite sağlık merkezlerinin denetlenmesi için yasal değişikliğe gidileceğini yazmıştık.
Dr. Ahmet Ulutekin’le bugün tekrar görüştüm. Dr. Ulutekin ilgili temaslarında üniversitelerdeki henüz tescil edilmemiş revirlerin uygunluğunun değerlendirilmesi ve tescil edilmesi için bir çalışma yapılması hususunda YÖDAK ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile hemfikir olduklarını ifade etti. Ulutekin, Sağlık Bakanlığı olarak, bünyesinde Tıp Fakültesi olmayan üniversitelerde sağlık merkezlerinin nasıl çalışması ve hangi teçhizatlara sahip olması, hangi durumda ne yapılması gerektiğine ilişkin yasal boşlukların doldurulması için yasada düzenleme yapmayı da teklif ettiklerini belirtti. Dr. Ulutekin, sorum üzerine, mutabık kalınan noktalarda bir çalışma yapılması için sonrasında kendisine herhangi bir davet gelmediğini, Eğitim Bakanlığı’na bağlı üniversiteleri Sağlık Bakanlığı olarak Eğitim Bakanlığı kendilerine yazılı bir davet yapmadan denetleme hakları bulunmadığını açıkladı. Yasada böyle bir denetim yapılmasına ilişkin madde olmadığı için üniversite revirlerini ve üniversitelerdeki sağlık taşıma araçlarını denetleyemeyeceklerini ifade eden Ulutekin, yasada üniversite revirlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesi ve tescil edilmesine ilişkin bakanlığa herhangi bir görev verilmediğini vurguladı.
Yasal düzenlemelerin yapılmamasının başka genç ölümlere neden olabileceği bilinmesine karşın, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yasal değişikliklerin yapılması için niçin bugüne dek resmen adım atmadığını sorduğumda ise Ulutekin, “Bilmiyorum. Kendi bakanlıklarına ilişkin daha önemli görülen yasaların değiştirilmesi gündemde olabilir” yanıtını verdi.
***
Bir dizi yasal boşluğun zamanında doldurulmaması nedeniyle gencecik bir hayatın sonlandığı şüphesi ve iddiası ortadayken seçilmiş siyasetçilerin, bakan olarak görev yapmış ve yapmakta olan politikacıların insan hayatı karşısındaki sorumsuzluklarını nasıl açıklamalı?
İnsan sevmeyen, sorumsuz bir topluma dönüşmüşsek, iktidara gelen siyasetçilerin bizlerden farklı olamayacağını kabul etmek durumundayız. 21 yaşında bir gencin yasal boşluklar ve denetimsizlikler nedeniyle ölüme terk edildiği iddiası dile getirilmişken ilgili makamlar resmi hiçbir çaba göstermiyorsa, düpedüz insanlıktan uzaklaşmış, medeniyetten kopmuş, insan hakları yerle bir edilmiş bir ülkede yaşıyorsak, kendi acılarımızı devleştirirken başkalarının yaşadığı en ağır keder karşısında empati kurmaktan dahi acizsek Kıbrıs Türk toplumunun kendi kendini imha ettiği sonucuna varabiliriz. İmha sürecini noktalamak her şeyden önce insan sevgisine sahip olmaktan ve insana karşı sorumlu davranmaktan geçer.
Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Asım İdris’in hümanist ve sorumluluk sahibi bir bakan olduğu inancıyla, ilgili denetimlere bir an önce başlaması için Sağlık Bakanlığı’na resmi davet göndermesini beklemekle fazlasıyla naif bir insan olduğumu mu ispat ederim acaba?