Kuzey Kıbrıs küçüklüğüne karşın içine düştüğü pislikte çok büyük bir ülkedir. Şirin mi şirin, masumane görüntüsünün arkasında, içeride siyasilerinin devasa entrikalar çevirdiği, akıl almaz yolsuzluklara bulaştığı, sarı sendikacılarının işçi hakları üzerine ahkam keserken ceplerini doldurduğu bir ülke haline getirilmiştir memleket. Bu ülkede seçilmiş kimi siyasilerin ve sarı sendika yönetimlerinin kişisel çıkarları uğruna göstere göstere yaptıkları ürkünçlükten öte korkunçtur. Neler duyar neler biliriz, çoğu kez kanıtlayamadığımız için haber yapamayız. Belgelenip haber yapılanlar buzdağının sadece görünen ucunda ortaya çıkarılabilenlerdir.

Dönen dolapların yalnızca bir kısmından haberdar edilen yurttaşlar buzdağının altında olanları bilecek olsalar, ülkelerinin nasıl ve kimler tarafından elden çıkarıldığına sessizce tanık olabilseler bugün Kuzey Kıbrıs’ta yer yerinden oynayabilirdi. UBP Kurultayı’nın 2’inci turuna hazırlanan taraflar birbirleri hakkında olağan dışı ifşaatlarda bulunabilecek, havsalamıza zor sığacak iddialarla birbirlerini yıpratacaklar mı yoksa kirli çamaşırları ortaya dökmeden mi 2’inci turu atlatacaklar önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Yolsuzluklar, alınan rüşvetler, özel hayatlara ilişkin skandallar... 1’inci tur henüz gerçekleşmeden perde gerisinde fısıltı gazetesiyle yaydırılan iddiaların hiçbiri kurultay sürecinde gündeme getirilmedi. 2’inci tur hazırlıklarının yapıldığı içinden geçtiğimiz şu günlerde tahrip gücü yüksek dosyalar tek tek açılacak mı yoksa yine hasıraltı mı edilecek hep beraber göreceğiz. Her ne görürsek görelim bu ifşaatları yapacak olanlar sırf çıkarlarına çomak sokulduğu için, kendilerine sağlanmayan olanakların hesabını sormak istedikleri için, pastadan pay alamadıkları için, taraflardan birinden gizlice nemalanamadıklarıdan intikam almak için sırları açığa çıkaracaklar.

Daha önceki pek çok seçimde yaşandığı üzere yurttaş yine “demek bu kadar yüzsüzler!” diyerek ülkesinden ve siyasetten biraz daha soğuduğu ile kalacak. Ve çok az insan arsız bulduğu, etik yoksunu siyasetçileri bu toplumdan dışlamak ve bir daha böylelerini seçim sandığının yanından bile geçirtmemek gerektiğini düşünecek. Çoğunluk, adı, olmayacak işlere karışan siyasilere saygı duyarmış gibi davranmaya devam edecek.

Ülkedeki siyasetçi ve sendikacı profilinin düşüklüğünden yakınıyorsak bu zatları siyaset sahnesinden ve sendikalardan atacak olanlar bizleriz. Kurnaz kasaba politikacılarından, sinsi sarı sendikacılardan kurtuluş bizim ellerimizdedir. Bizlerin onlara verdiği yetkiyi kötüye kullanarak, kendi çıkarlarını kollayanları alaşağı etmek yurttaşların iki dudağının arasındadır. Yaptıkları ortaya serildikçe, insan içine çıkamayacak insan müsveddelerini siyaset sahnesinden ve sendika yönetimlerinden aşağı indirdikçe yürekleri temiz kalabilmiş, akıl, zeka, deneyim ve vicdan sahibi yepyeni simaları siyasete kazandıracak ve kurumların başına getirme yolunu açacağız.

Hayattan umudu kesenler, kendilerine dair umut beslemeyenlerdir. Atalım üzerimizden ölü toprağını ve silkelenerek Kuzey Kıbrıs’ı temizlemeye çalışalım. Biz onlardan değil, onlar bizlerden korksun artık. Biz değil, onlar sinsinler ve sussunlar gayri. Bir toplumun elindeki en büyük güç, haksızlıklar karşısından boyun eğmeyen, mücadele etmekten kaçınmayan yurttaşlarıdır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da daha birçok kötülük, pek çok adaletsizlik, bir yığın yolsuzluk yapılacak. Amma bunlar karşısında sesini yükselten, yapılanların hesabını soran yurttaşlar da var olmaya devam edecek.

Üstelik buzdağlarının eridiği bir dünyada yaşıyoruz. İklim değişikliği aysbergleri eritiyor ne yazık ki... İnsanların verdiği mücadelesinin enerjisi ile yolsuzluk buzdağları da eritilecek ne güzel ki...