Vekil olacağı seçimden çok önce belliydi ve kamuoyunda yapılan yorumlarda en dikkat çeken şu oldu;
“Bu kız CTP’nin başını çok ağrıtır…”
Doğuş Derşya’dan bahsettiğimizi elbette anladınız!
Daha ilk günden, CTP’nin başını büyük belaya soktu…
Ya da bana öyle geldi!
Tam da CTP kabak gibi ikiye bölünmüşken, parti içinde yeni bir tartışma başladı ve çok fazla basına yansımasa da parti içinde gün boyu fırtınalar esti…
Hele de kaybeden vekillerin yaptıkları yorumları bir duysaydınız!...

Bizim için siyasilerin söylediklerinden daha ziyade vatandaşın ne söylediği önemlidir…
Bize gelen telefon ve mesajlarda en ağırı şu oldu;
“Gitsin kerhaneleri kapatsın!”
Hoş bizdekiler kerhane değil, kibar adıyla gece kulübü…
Sonuçta ikisi de aynı kapıya çıkıyor ve ikisinde de kadın pazarlanıyor!
Basıyorsun parayı, alıyorsun kasaptan et alır gibi kadını…
Zaten Doğuş Derya’nın bu konudaki duruşu ta başından beridir belli…
Bakın geçenlerde Evrensel Gazetesi’ne bu konuda nasıl bir açıklama yapmış;

“Kıbrıs’ta “Gece Kulüpleri” olarak isimlendirilen, dans ve konsomasyon servisi veren “eğlence yerleri” olarak düzenlenen mekânlar var. Yasalarımıza göre “fuhuş” yasak olduğu için, bu mekânlarda çalışan kadınların da sadece konsomatris olarak hizmet verdiği iddia ediliyor. Uygulamada ise, bu mekanlarda çalışan kadınların pasaportlarına polis tarafından el konuluyor, kadınlar düzenli olarak zührevi hastalık kontrollerinden geçiriliyor. Bir başka deyişle kadınlar ya “fuhuş” yapıyor ya da yapmak zorunda bırakılıyor. Bu kadınların çalışma saatleri ve çalışma koşulları belli değil. Maruz kaldıkları şiddeti şikayet edebilecekleri herhangi bir kurum yok, sendikal hakları yok. Tam manasıyla “seks kölesi” haline getirilmiş insanlardan bahsediyoruz. Bunun bir insanlık suçu olduğunu düşünüyorum ve bu sorunun ortadan kalkması için, her şeyden önce seks köleliği ile seks işçiliğinin birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu mekânlarda seks işçisi olarak çalışmak isteyen, hangi işi yapacağının bilinci ile adaya gelen kadınlar varsa, bu kadınların sosyal güvenliğini sağlayacak düzenlemelerin yapılması lazım. Çalışma saatleri ve koşulları gibi, sendikal haklarının da sağlanması gerekiyor ve kadınların “seks kölesi” değil, seks işçisi olarak her türlü yasal güvenceye kavuşması gerekiyor. Uzun vadede ise, kadın bedenini erkek gözünün “haz ve zevk nesnesi” olarak kuran ve kadın cinselliği üzerindeki eril tahakkümü pekiştiren kültürel kodlanmaları ortadan kaldıracak farkındalık ve duyarlılık çalışmalarını her düzeyde yaygınlaştıracak projeler geliştireceğiz…”

Açıklamaları gayet açık, hiç de parmağının arkasına saklanmamış!
Bu işi yapan kadınların bir köle olarak değil, bir işçi olarak çalıştırılmasını ve tüm yasal haklarını da almalarını, bunun için projeler gerçekleştireceklerini ifade etmiş…
Belli ki o da bu mesleğin dünyanın her yerinde artık kabul gördüğü idrakinde ve yapılacaksa da belli bir çerçeve içinde yapılmasından yana…

Şimdi toplum Doğuş Derya’nın Meclis’i de ülkeyi de fena halde bir birine düşüren yemininden sonra her zaman olduğu gibi karpuz gibi ikiye bölündü…
Kimisi, ‘önce gitsin kerhaneleri kapatsın’ diyor, kimi de alkış tutuyor…
Özellikle yapacak çok fazla bir iyi olmayanlar sosyal medyada bu konuda birbiriyle parçalanıyor…

Geçiniz bunları lütfen!
Doğuş Derya, bizi yanıltmamış ve daha ilk günden hem meclisin saygınlığına gölge düşürmüş, hem de partisinin başını fena halde sıkıntıya sokmuştur…
Kendisi farklı bir insan ya da farklı bir vekil olmak isteyebilir ama bunun zamanı, vekilliğe ilk adımın atılacağı yemin zamanı olmamalıydı…
Seks köleliğini, seks işçiliğine çevirecek imzaları atsa, eşcinselliği serbest hale getirse hatta iki eşcinselin evliliğini yasal çerçeveye oturtsa kendisini alkışlayabilirdik ama, sırf farklı olduğunu göstermek için ‘kutsal’ mekan olarak bildiğimiz meclis kürsüsünü kullanması fırsatçılıktan öteye gitmedi…
Bizim için büyük bir hayal kırıklığı oldu, yazın bir kenara bu kız partisinin de bayına büyük bela olacak…


GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU

Sayın Mehmet Ali TALAT, ses kayıtlarınızdan para sızdırmaya çalışan kişi ya da kişilerin basın mensubu oldukları iddia ediliyor. Bir zamanlar yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen bazı eski dostlar olabilir mi?

Sayın Gülsün YÜCEL, İskele Encümenliği Başkan Yardımcısının geriye dönük tarihle Hasan Çetinkaya’nın kirasında bulunan araziyi alıp başka bir torpilli partiliye kiraladığını biliyor muydunuz? Bir araştırın bakalım arkasından kimler çıkacak?

Sayın Hasan GÜNGÖR, Encümen Başkan Yardımcısı olarak Ferhat Efe’ye öyle bir kıyak yapmışsınız ki önümüzdeki günlerde başınız epey ağrıyacağa benziyor. Bizim çok merak ettiğimiz bakalım eski Bakan Çavuşoğlu bu konuda size nasıl yardımcı olacak?

Sayın Doğuş DERYA, tamam anladık siz farklı bir vekil olacaksınız ama devletin yasalarını çiğneyerek ya da saygınlığına gölge düşürerek hiçbir yere varamaz aksine hem kendinize hem de partinize büyük zararlar verirsiniz.

Sayın Turgay AVCI, UBP Mağusa İlçe Başkanlığına sizden başka aday olmadığına göre hayırlı olsun diyelim mi? Siz yine de sağlam basın ki parti içinde size sıcak baktıklarını söyleyenler arkanızdan diş gösteriyorlar…

Sayın Halil ORUN, İskele’nin bir çok belgesinde bayramda çöpler toplanmadı ve vatandaşlar büyük tepki gösterdi. Hayırdır fazla mesaileri ödemekte siz de mi zorlanmaya başladınız yoksa?

Sayın Erdal ÖZCENK,
vekil olmanızdan sonra Mağusa Hastanesi’nin yeni başhekimi belirlenmesinde kıyasıya bir yarış başladığını duyduk. Sizin önereceğiniz isim de merak konusu olmuş…

Sayın Serdar DENKTAŞ, ilahlar düğmeye bastı ve DP hükümette olmasın diye her türlü koldan hareket başlatıldı. Acil bir Ankara ziyareti yapmanız gerekebilir, biletinizi şimdiden ayırtın…

Sayın Mehmet DEMİRCİ,
Apostol Andreas önündeki minik çarşının düzensizliği yerli ve yabancı turistlerin tepkisini topluyor. Bit pazarını andıran görüntü turizm açısından hiç de hoş bir olmayan bir tablo oluşturuyor…

Sayın Mehmet TANCER, seçimlerin hemen ardından Operatör unvanını kullanmanız dikkatlerden kaçmamış…Yıllar sonra neşteri ele alacak olmanız nasıl bir duygu acaba? Başarılı ameliyatlar dileriz.

Sayın Hatice FAYDALI, yakın dostlarınıza en azından bir müsteşarlık beklediğinizi söylemeye başlamışsınız. Hakan bey eğer bakan olursa onu çantada keklik bilin…

Sayın Fuat MERTAY,
Kıb-Tek genel müdürlüğünden istifanızdan daha çok istifa ettikten sonra yapacağınız ifşaatlar merak korusu olmuş. Bakalım ülkede deprem yaratacak açıklamaları ne zaman yapacaksınız?

Sayın Mehmet HARMANCI, TDP Başkanlığı için parti içindeki desteğiniz her geçen gün artıyor. Özellikle genç partililer yaptıkları kulislerle sizi iyice ön plana çıkardılar. TDP’nin kurtulması için de sıra dışı bir başkana ihtiyaç var değil mi? Şimdiden hayırlı olsun…

Sayın Fuat NAMSOY, Karşıyaka sahilinde çöken iskelede yaralanan çocuğun faturası size kesilmek üzere…Ailenin konuyu mahkemeye taşıyacağı ve tazminat isteyeceğini öğrendik bilginiz olsun…

Sayın Barış MAMALI, Çakıcı’nın başkanlığı bırakmasından sonra partiye geri dönüş yapacağınız ve parti kurmaylarının bu konuda size bir ziyaret gerçekleştireceğini öğrendik.
Bakalım naz yapacak mısınız?

Sayın Kemal DÜRÜST, dün Nazım Çavuşoğlu ile genel başkanlık kulisi yaparken görüldünüz. Sizi ikna edip edemediği merak konusu olmuş görenler soruyor.

Sayın Eşref ÇETİNEL, sosyal medyada yaptığınız derbi maç tahmininde yanlış isabette bulunduğunuz tespit edilmiş. Maç tahmini yapmak yazı yazmaktan daha zor değil mi?





Günün Fıkrası


Daha iyi…


Çapkın futbolcu, New York ta dolaşırken gözü tuhaf bir otomatik makineye ilişir. Makinenin üzerinde garip bir yazı vardır.
"Bu işi karınızdan daha iyi beceririm."
Şaşkın bir durumda makinenin çalışmasını izlemeye koyulur. Adamın biri gelir, pantolonunun önünü açar ve vücudunun altını makineyi iyice yapıştırır, biraz bekler ve memnun, önünü ilikler gider.
Çapkın futbolcu yeteri kadar tahrik olmuş durumda makineye yaraşır, madeni bir doları delikten atar, pantolonunun önünü açar ve biraz önce izlediği adam gibi makineye yapışır.
İşte o zaman korkunç çığlıklar duyulur ve zavallı kendinin makineden kurtardığı zaman , aletinin üzerinde bir düğme dikilidir.