UBP belli ki Pazar günü alınan seçim yenilgisini çabuk unutmuş…
Birkaç günlük moral bozukluğundan sonra şu anda keyifler gıcır görülüyor!
Anlaşılan o ki iki partinin desteği ile Derviş beyin aldığı yüzde 40’lık oydan herkes mutlu ve mesut!
“Kral öldü yaşasın yeni kral” diyen vekiller bile var…
Genel Başkan Hüseyin Özgürgün istifanın yakınından bile geçmiyor…
Genel sekreter de öyle, ilçe başkanları da!
Genel kanı şu;
“Herkes görevini yaptı ama olmadı işte!”
Ama dedikodunun haddi hesabı yok!
Derviş Eroğlu’na ihanet edenler konuşuluyor, yakında bunların belgelerle açıklanacağı iddia ediliyor!
İskele milletvekili Nazım Çavuşoğlu da hedef tahtası haline getirilen isimlerden bir tanesi…
İddia o ki, Çavuşoğlu ilk turda Kudret Özersay için çalıştı ikinci turda da Akıncı’ya gizli destek verdi!
Bu tür söylemlerle suçlanan o kadar çok isim var ki aklınız durur!
Dün Nazım Çavuşoğlu ile telefonda bu iddiaları konuştuk, çünkü parti içinde yükselen ya da yükseltilmeye çalışılan ‘ihanet’ iddialarının da bir şekilde ortaya çıkması gerekiyordu…
Hatırlanacağı üzere Çavuşoğlu, yıllar önce kurultayda Eroğlu’na karşı Tahsin Ertuğruloğlu’nun yanında yer almış, çeşitli eleştirilerde bulunmuş ama kurultay günü Derviş Eroğlu rozeti ile partilinin önüne çıkıp keskin bir dönüş yapmıştı!
Peki Nazım Çavuşoğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Derviş Eroğlu aleyhine çalıştı mı?
Bu suçlamalar karşısında ilk cevabı şu oldu:
“Şimdiye kadar UBP’ye hiçbir kusur işlemedim bundan sonra da işlemeyeceğim…”
Çavuşoğlu geçmişte Derviş bey ile fikirlerinin uyuşmadığını çeşitli eleştirilerde de bulunduğunu saklamıyor ama ısrar vurguluyor:
“Derviş beyi şimdiye kadar hiç yalnız bırakmadım bundan sonra da kesinlikle bırakmayacağım…”
Bu süreçten sonra da ne pahasına olursa olsun Derviş beyin yanında olacağını ifade ediyor!
Ve kendisini eleştirenlere de soruyor:
“Çıkarsınlar ellerinde bir belge varsa yayınlasınlar, ben kendimden eminim…”
Sonra seçim sonuçlarına bakıldığında sadece İskele’de Derviş Eroğlu’nun az farkla da olsa birinci geldiğini söylüyor ve ‘peki ya diğer ilçeler’ diye de imalı bir şekilde soruyor!
Çavuşoğlu bu konuda haklıdır;
Yüzde 65’le yakın bir sonuç beklenen İskele’de hedef tutturulamamış ama çok az farkla da olsa Derviş bey burada birinci gelmiştir!
Peki ya diğer ilçeler!
Onlardan şimdiye kadar tek bir açıklama bile gelmemiştir!
Bize göre de Nazım Çavuşoğlu ve diğer vekillere ‘ihanet etti’ yakıştırması yapanlar bundan böyle kişiler üzerinden değil genel açıdan sonuçları değerlendirmeli ve ‘kıssadan hisse’ çıkarıp seçim sonuçlarını enine boyuna masaya yatırmalıdırlar!
Ayrıca bazı CTP’lilerin de yaptığı gibi “istifa erdemdir” mentalitesini de göz önünde bulundurarak!
 
 
Helva meselesi!
 
Yerel seçimlerde Oktay Kayalp’ın seçim kaybedip arkasından helva dökülmesi meselesi şimdi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yaşanmaya başladı!
İçişleri Bakanlığı’nda kamu görevlisi olan çalışan üç kişi bakanlığa helva getirip çalışma arkadaşlarına dağıttı!
Hem de daha Derviş bey o makamda otururken…
Bu konuda çok fazla yoruma gerek yok, tek kelimeyle ‘saygısızlık’ diyebiliriz!
Bir kamu çalışanının ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamında oturan birisi için daire içinde helva dağıtması ayrıca kamu işyerlerindeki laçkalığın göstergesidir…
Bakan Uuçay böyle bir ciddiyetsizliğe duyarsız kalır mı bilinmez!
Ama isterse bizi arasın ve bu üç çalışanın ismini kendisine verelim…
Yok hiçbir işlem yapmayacaksa isimleri hiç istemesin!
 
 
Talat niçin seçim istemiyor!
 
CTP’li bazı dostlar partilerinin toparlanması için Talat’ın genel başkan olmasını şiddetle savunuyor…
Bazıları da bu görüşe katılmayıp genç ve dinamik bir genel başkanın partinin başına getirilmesinde ısrar ediyorlar…
Hatta isim verenler bile var!
Hem parti içinde hem de dışında saygın bir yeri olan Talat CTP’e bir kez daha başkan olur ya da olmaz, bu partinin kendi iç sorunudur…
Ama kafamıza takılan bir soru var;
Sayın Talat niçin kurultayda seçim olmadan genel başkanlık koltuğuna oturmak istiyor?
Ya da ona destek verenler niçin demokratik bir yöntem olan çok adaylı bir seçime yanaşmıyor?
CTP gibi bir partiye seçimsiz, rakipsiz genel başkan yakışır mı?
 
 
 
Ali Erel müzakereci olsun!
 
Çok uzun bir süredir sessiz olan Ali Erel bir kez daha toplumda gündeme geldi…
Hem de ‘müzakerecilik’ görevine getirilmek isteniyor…
Özellikle de 2004 Annan Planı döneminde büyük uğraşları olmuş ve ismi ön plana çıkmış olan Ali Erel’in müzakereci olmasına görüşüne ben de katılırım…
Hatta İzzet İzcan’ın da…
Şener Elcil’in de…
Hani bir laf vardır ya ‘uzaktan davulun sesi hoş gelir’ diye…
Bundan sonra ki müzakere masasında mutlaka onlar da olmalıdır…
Çünkü asıl orası er meydanıdır!
 
 
“Akıncı duvar örüyor!”
 
Dün önce mecliste yemin eden sonra da Cumhurbaşkanlığı görevini teslim alan Mustafa Akıncı için son birkaç gündür şikayet telefonları geliyordu…
İddiaya göre Şht Ertuğrul İlkokulu’nun hemen arkasında oturan Akıncı talimat vermiş ve öğrencilerin çıkış kapısının kapatılmasını istemişti!
Dün bölgeden geçtim ve gözlerimle gördüm, doğrudur oraya yüksek bir duvar örüldü…
Ama doğru olmayan şuydu;
Bu duvar Akıncı’nın isteği üzerine değil Polis Genel Müdürlüğü’nün talimatı ile tamamen güvenlik önlemi için yapıldı…
Bundan daha doğal bir şey daha olamaz!
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:




 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa AKINCI, KKTC’nin 4’ncü Cumhurbaşkanı olmanızı kutlar hayırlı ve uğurlu olmasını dileriz. Tamamen ateşten bir gömlek giydiniz ve önünüzdeki süreç çok zorlu geçecek. Umarız ilk toplantıda halen Beşparmak dağlarında olduğu söylenen mayınların hesabını da sorarsınız değil mi?
Sayın İsmet AKİM, Kıb-Tek’in 2014 yılında 5 milyon TL’den fazla kar etmesine biz de toplum olarak sevindik. Madem ki artık kar etmeye başladı biraz daha fiyatları aşağıya doğru çekebilirsiniz değil mi? Zira bu karda vatandaşın kabarık faturalarının payı da göz ardı edilmemeli…
Sayın  Nidai GÜNGÖRDÜ, İzmir’deki 23 Nisan etkinliklerine Girne Belediyesi’nden katılan bazı belediye meclis üyeleri ile çalışanlar konusunda yaptığınız açıklamadan dolayı teşekkür ederiz. Bu konularda hassas olmanız memnuniyet vericidir. Yer darlığı nedeniyle açıklamanın tam metnini Pazartesi günü köşeme taşıyacağız, bilginize…
Sayın Bilal SAN, Merkez Bankası başkanı olarak dövizle borçlanılmaması konusunda yaptığınız tavsiyeler konusunda teşekkür ederiz ama döviz borcu olanlar için de bir formül bulmakta ve vatandaşı rahatlatmak gerekir değil mi? Düşünün bakalım bir çare üretebilecek misiniz?
Sayın Hasan TAÇOY, sizin bakanlık CTP ile DP arasında gidip geliyor. Her an bakanlık gidecek gibi kendinizi hazır edin ki sonra büyük hayal kırıklığı yaşamayasınız. Siz kadere inanan birisiniz dert etmeye gerek yok…
Sayın Teberrüken ULUÇAY, her ne kadar rakip partiden de olsanız bakanlığınız çalışanlarınızın Derviş bey için helva dağıtması siyasi etik kurallarına ters düşer. Umarız bu saygısızlığı yapanlardan hesap sorarsınız.
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, genel yayın yönetmenliği görevini bir hayli sevdiğiniz görülüyor. Ama biz sizden ön sayfada en azından bir tane sağlık haberi beklerdik. Acaba heyecan mı yaptınız dersiniz!
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, partiden kopmalar olacağını tahmin ediyorsunuz ama bir türlü önlem almıyorsunuz değil mi? Önümüzdeki hafta partinizde çok ciddi istifalar yaşanacağını biliyor muydunuz?
Sayın Aslan BIÇAKLI, bazı sendikalar sizi bugünkü  1 Mayıs etkinliklerinde misafir sanatçı olarak listeye ekleyince haklı olarak tansiyonunuz yükselmiş kan beyninize sıçramış diyorlar. Acaba diyoruz komşu yoldaşları görünce sizi göz ardı mı ettiler dersiniz!
Sayın Habil TÜLÜCÜ, UBP’de değişim isteyen belediye başkanları listesinde sizin olduğunuz söylenmeye başladı. Bu arada sizin ve komşu köylerden imza kampanyası başlamış bile. Gazanız mübarek olsun…
Sayın Ali EREL, Kıbrıs görüşmelerinde müzakereci görevine getirilmeniz yönündeki çağrılar her geçen yoğunlaşıyor. Umarız bu görevi size verirler ve böylelikle Rum kardeşlerimizin gerçek yüzünü çok daha iyi görürsünüz.
Sayın Tuncer ARİFOĞLU, UBP’nin tecrübeli seçim uzmanı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biraz geri plana itildiğiniz söyleniyor. Sonuca bakınca ciddi bir hata yapmışlar değil mi?
Sayın Suat GÜNSEL, dedeliğinizin ilk günlerinde epey heyecanlı olduğunuz gözleniyormuş. KKTC’nin en şanslı torunu olacak gibi görülüyor değil mi? Bakalım minik yavrunun geleceği konusunda ne gibi projeleriniz var. Allah analı babalı büyütsün.
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, ailenin yoğun baskılarına daha fazla dayanamayıp istirahat için İstanbul’a uçmuşsunuz. En doğru kararı verdiniz. Bir insanın hayatında aile birinci derece önemlidir. Hele de hastalık dönemlerinde değil mi?