Yeni yıl tüm Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarına ve bütün insanlığa kutlu olsun. Yeni yılın eski acılarından ders almış, vicdan muhasebesi yapmış olarak, daha güzel günler yaşayabilmek için herkesin elbirliği, akıl birliği ve eylem birliği yaptığı yeni bir başlangıca vesile olmasını diliyorum.

İlk birkaç gününü yaşadığımız 2013 yılında Kıbrıs Türk Halkının varoluş tarihindeki anlamlı yıldönümlerini idrak edecek ve kutlayacağız. Bunlardan birincisi, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyetinden silah zoruyla dışlanarak, katledildiği, 400 yıllık ata topraklarından göçe ve küçük gettolarda yaşamaya zorlanarak yok edilmeye çalışıldığı dönemin başlangıcındaki KANLI NOEL’in 50. Yıldönümü.

Bu yıl ayrıca Kıbrıs Türk Halkının, 1974’de özgürlüğüne kavuştuktan sonra, Kıbrıslı Türkleri yok sayma siyasetini sürdürme gafletinde olanlara varlığını kanıtlama ve Kıbrıs’taki haklarımızın ebediyen tescili amacıyla, evrensel kendi geleceğini belirleme hakkını kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmesinin 30. Yıldönümü.

Milli mücadelenin yeniden başladığı ve tarihçilerin KARANLIK YILLAR olarak nitelendirdiği 1963 – 1974 dönemi ve bu dönemde ortaya koyduğu mücadele azmi, Kıbrıs Türk Halkının birbirine kenetlenerek en zor koşullarda bile başarabileceğini kanıtlamış ve bir milli haslet olarak hafızalarımıza ve benliğimize kaydedilmiş ve milli vicdanımızın mihenk taşı olmuştur.

Milli mücadeleye başladığımız KANLI NOEL’in 50. Yıldönümünü idrak edeceğimiz ve egemenliğimizin, eşitliğimizin ve kazanılmış haklarımızın somut ifadesi olan KKTC’nin kuruluşunun 30. yıldönümünü kutlamaya hazırlandığımız 2013 yılına maalesef, birbiri arkasına gelen beceriksiz, basiretsiz ve milli vicdandan yoksun iktidarların uygulamaları ile halkımız büyük bir umutsuzluk içerisinde girmiştir. Kıbrıs Türk Halkı bu sonucu hak etmemiştir.

Kıbrıs Türk Halkının yaşamak zorunda bırakıldığı ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlar, aşılması zor veya içinden çıkılamayacak sorunlar değildir. Yeter ki halkın istencini görev bilen, ülkenin ve içinde bulunduğumuz dünyanın gerçeklerinden haberdar, aklın ve bilimin yol göstericiliğini rehber edinmiş bir siyasi heyet, milli iradenin kullanılması ile göreve getirilsin.

Öncelikli görev halkımızındır. Kıbrıs Türk Halkı bu yeni dönemde benim değil bizim, bireylerin değil toplumun sorunlarına öncelik veren bir anlayışı benimseyerek, ülke yönetimine talip olan siyasi kadrolara rehberlik etmeli. Kişisel beklentileri kullanarak oy avcılığı yapan popülist politikacıları mahkûm etmelidir. Değirmen taşı misali dönen, bu gün söylediğini yarın inkâr eden, kendisini seçenleri değil özel çıkarları temsil eden, politikayı hizmet kapısı olarak değil meslek olarak görenleri sandığa gömmelidir.

Hayal tacirliği yaparak halkı aldatan, vadettikleri gerçekleşmeyince kabahati hep başkasında arayan, halkına değil başkasının verdiği söze güvenen, sorunların çözümünü hep yabancılara havale eden zihniyetler bu dönemde itibar görmemeli. Amacı sorun çözmek değil, kalabalıkların arkasından koşarak siyaset bezirgânlığı yapmak olan ve toplumsal sorunları çözmek veya çözüm önermek yerine, çarpık zihniyetlerini gizlemek için kışkırtma yapanlara itibar gösterilmemeli ve yalnızlığa terkedilmelidir.

Kıbrıs Türk Halkının özlemle beklediği güzel günler bilinmelidir ki, ancak ve ancak Kıbrıslı Türklerin özgür iradeleri, üretkenliği, birlik ve beraberliği, dayanışması, adaletli bölüşümü ve çok çalışması ile gerçekleşecektir. 50. Yılını idrak edeceğimiz milli mücadelemiz ve bu mücadelenin taçlandırılması demek olan KKTC’nin 30. Kuruluş yılından başlayarak hepimiz için ve geleceğimiz için yeniden bilinçli bir mücadele dönemi başlatmalıyız.

Bu yeni dönemin başlangıcında belki yeniden bir fedakârlık ve özeleştiri dönemi yaşamamız gerekecek. Geçtiğimiz 30 yılda nelerin yanlış yapıldığını cesaretle ortaya koyabilmeli ve benzeri hataların önlenmesi için gereken tedbirleri alabilmeliyiz. Kirlenen ve yozlaşan siyaset ve siyasetçiler terkedilerek, KKTC’ni aydınlık yarınlara taşıyacak yeni bir siyasi sistem ve siyaset anlayışı benimsemeliyiz.

Yeni dönemde her türlü karar, katılımcı demokrasi anlayışıyla halk iradesine dayalı olarak alınmalı. Kişilerin hak ve özgürlüklerinin sosyal ve ekonomik statülerinden bağımsız ve garanti altında olacağı, bir özgürlük çağı gerçekleştirilmelidir. Özgür bireylerin hür iradeleri, her türlü hukuki düzenlemenin, yönetim uygulamalarının ve toplumsal yeniden yapılanmanın yol göstericisi olmalıdır.

Hukukun üstünlüğü her kademedeki yönetici ve yasa uygulayıcısı için rehber olmalıdır. Adalet, toplum ve devlet yönetiminin gerçekleştireceği bir ideal değil, her gün yaşayacağımız bir gerçek olmalıdır. Hukukun üstünlüğünü ve adaleti mümkün kılacak bir güvenlik sistemi, halk iradesinin emrinde olmalıdır.

Hukukun üstünlüğünü benimsemiş adaletli bir yönetim, toplumsal dayanışma ve toplumsal barışın hâkim olduğu bir sosyal ve ekonomik hayat, herkesin kabiliyetleri nispetinden üretime katıldığı, üretimden elde edilenin adil olarak paylaşıldığı bir toplumsal düzen, bir hayal değil; hepimizin elbirliği, gönül birliği ve eylem birliği ile gerçekleştirebileceğimiz yeni dönemin hedefleridir.

Hayallerimizi veya hedeflerimizi gerçekleştirmek için elbirliği ile çalışacağımız bu yeni dönemi, geciktirmeden Milli Mücadelemizin başlangıcının 50. yılını idrak edeceğimiz ve egemenliğimizin sembolü olan KKTC’nin kuruluşunun 30. Yılını kutlayacağımız 2013 yılında başlatabiliriz. Yeni bir başlangıcı gerçekleştirmek bizim elimizde. Bunu başarabilecek gücümüz ve inancımız var. 50 yıl önce başlattığımız mücadele ve 30 yıl önce KKTC’nin bağımsızlığının ilanı bunun birer kanıtı. YENİDEN BAŞARABİLİRİZ.