Bizler  ‘’Gelinim mutfakta’’, ‘Gelin evi’’ tarzı  programları  izlerken birileri dünyayı  manipülasyon ve algı filmleri ile yönetiyor.

Bunlardan en önemlisde Netflix.Birçoğumuzun evine girmiş diye düşünüyorum.

Netflix in kurucusu Marc Randolphtur .Büyük amcası Edward Bernays’di.

Edward Bernays, Halkla ilişkiler mesleğinin uzmanıydı. Bu kişi insanları kitleler halinde etkilemek, yönlendirmek için halkla ilişkilerin psikolojik boyutunu kullanmıştır.

Bernays halkla ilişkiler kavramının mucidiydi.Algı yartama ustasıydı.İkna psikoloji yöntemleriyle, insanların, halkların hatta devletlerin davranış biçimlerini şekillendiriyordu.

Mesela Bernays'ın duayen olarak adlandırılmasındaki en önemli çalışmalarından biri sigarayı kadınlar için de içilebilir kılmayı başarmasıydı. Yaptığı araştırmalarla bazı kadınların sigara içmeyi özgürlüğün sembolü olarak gördükleri sonucuna ulaşmıştı. Bu bilgiye dayanarak New York'ta Beşinci Cadde'de ellerinde sigaraları olan on genç kadının yürümesini sağladı. Böylece, kaldırımlarda sigara içmenin kadınlar için uygun olmadığı ön yargısını kırmış ve kadınları sigara içerek 'Özgürlük Meşaleleri'ni yakmaya davet ederek kadın-erkek arasındaki bu eşitsizliğe karşı bir protesto düzenlemiştir.Tütün üzerine daha pek çok çalışması bulunan Bernays'ın bir diğer ses gertiren eylemi de Luck Strike sigaralarının ambalaj rengi üzerine olmuştur.

 Kadınlar yeşil renkli Luck Strike paketlerinin giydikleri kıyafetler ile uyumsuz olduğunu düşünmekteydi. Bernays, bunun üzerine yeşil rengi o dönem için moda rengi olarak tanıtmayı başararak Fransız moda akımını etkileyen Opera Balosu'ndan ilham almış ve 'Yeşil Balo' isimli baloyu düzenlemiştir. Tabii ki bunun için yoğun bir süreç yaşanmış ve birçok tanınmış kişiyle ortak çalışmalar yürütülmüştür. Sanat gruplarına, kulüplere yeşilin hakimiyetiyle ilgili 1,500 mektup, mağaza ve pazarlama yöneticilerine ise 5,000 duyuru gönderilmiştir. Vogue, o dönem Paris'ten New York'a getirilen yeşil kıyafetlerin iki sayfa eksizini yayınlamıştır. Kısaca, yoğun çabalar sonucu her yer artık yeşil rengi ve düzenlenen bu baloyu konuşur hale gelmiştir ve kampanya, yeşilin moda rengi olması fikrinin kabulüyle sonuçlanmıştır.

26 yaşındaki Edward Bernays, 1. Dünya Savaşı’na ”barış ortamı sağlamak” için katılan Amerika’ya yardımcı olmak amacıyla görevlendirilmişti. Amerikan hükümeti dünya barışını yerine getirmek amacıyla savaşa katılınca bu fikri pazarlaması için Edward Bernays’ı görevlendirdi.Yani demokrasi için savaşa katıldıklarını halka iletmek istiyorlardı.Yakın tarihte ırak örneğinde olduğu gibi.

Bernays sürekli tüketen, hep yenisini isteyen bir tüketim toplumu oluşturmak istiyordu.Yumurta üreticileri ve domuz üreticileriyle anlaştı, Amerikan halkının kahvaltı alışkanlığını değiştirdi. Amerikalılar o devreye girene kadar, mısır gevreğiyle, portakal suyuyla güne başlıyorlardı. Beş bin hekime mektup gönderdi, “vücudumuz gece enerji kaybediyor, sabah daha çok enerji alsak, daha iyi olmaz mı?” diye sordu. Bu mektuplara gelen cevapları gazetelere gönderdi, “doktorlar sabah kahvaltısını daha güçlü etmemizi öneriyor” diye makaleler yazdırdı. Böylece, Amerikan halkını hafif kahvaltı yerine, güçlü kahvaltı etme fikrine inandırdı.Yumurta ve domuz pastırması satışları patlama yaptı.

Sadece özel şirketler için değil, Amerikan devleti adına, CIA adına da çalışıyordu.
Sahte haber ajansı kurdu, Amerikan medyasını bu sahte ajans üzerinden yalan haber bombardımanına tuttu, Amerikan halkını “Moskova’nın Guatemala üzerinden saldıracağı” palavrasına inandırdı, Guatemala’yı bombalayan CIA pilotlarını, hem Amerikan halkına, hem dünya kamuoyuna “özgürlük kahramanı” olarak gösterdi, askeri darbeyi “demokrasi” olarak gösterdi.Halkla ilişkiler faaliyetiyle “muz cumhuriyeti” kurulabileceğini kanıtladı.
 

Peki bu edward bernays kimdi?

Edward Bernays, psikanaliz’in kurucusu Sigmund Freud’un yeğeniydi... İnsan zihninde etkileşime giren id/ego/süperego katmanlarını modelleyen Sigmund Freud, büyük dayısıydı.

Yani;

Freud birinci kuşak.

Bernays, ikinci kuşak.

Randolph, üçüncü kuşak.

Netflixin arkasında işte böyle bir birikim var. İnsan zihnine, davranış biçimlerine, tüketim alışkanlıklarına, iletişime, halkla ilişkilere dair, böylesine köklü bir miras var.Dünyada  200 ‘e yakın  ülkeyi aynı ekrana baktıran, yılda 30 milyar dolar hasılat yapan Netflix’in temellerinde işte böylesine büyük bir donanım ve tecrübe.

Netflixte evsizler dünya kupasını konu alan The Beautifel Game (İyilik Kazansın) filminde, Aldar’ın Efrin’den gelen bir Kürt olduğu, evlerinin bombalandığı ve ailesinin yok edildiği anlatılıyor.Karakterlerin birçoğu toplumun farklı kesimlerinde sorunlar yaşamış ve evsiz kalmış insanlardan oluşuyor. Efrinli Aldar karakteri ise filmde savaş mağduru ve politik bir öge olarak öne çıkarıyor.  

Filmin bir başka sahnesinde ise Aldar, İngiltere-İtalya takımları karşı karşıya geldiği maçta oynamayacağını söylüyor. Aldar İtalya takımının kaptanının Suriyeli bir Türkmen olmasını gerekçe gösteriyor. Kendisinin Suriye’nin Kürt ağırlıklı bölgesinden geldiğini, Osmanlı döneminden bu yana Kürtlerin tehdit altında olduğunu belirtiyor.

Öte yandan Netfilix’ın en çok izlenen dizileri arasında yer alan bilim-kurgu dizisi “Üç Cisim Problemi’’nin (The Three-Body Problem) son bölümünde ise dünyayı kurtaracak üç kişiden biri Leyla Ariç isimli Kürt kadın savaşçı.

Dizide dünyayı kurtaran 3 karakterden biri Çinli savaş tarihi uzmanı, biri İngiliz fizikçi ve diğeri ise Rakka’da IŞİD’e karşı savaşan bir Kürt kadın savaşçısı.

Leyla, Suriye’de DSG kontrolündeki Rakka’da IŞİD’e karşı savaşan kahraman bir kadın olarak tanıtılıyor.

Lİbyada Amerikan büyükelçisinin öldürülmesi ile çekilen filmde de Bingazinin gizli askerleri filmin ismi  o filmde elçilik binasını yakan teröristlerden biri Türk bayraklı tişört giyiyor.Türk kavramı terörist olarak sunuluyor Amerikan dizlerinde filmleride.

War dogs filiminde silah ticareti anlatılıyor Türk tankları ve bizzat Tayyip Erdoğan gösteriliyordu.

ABD eski başkanı roman yazdı roman 1 miyondan fazla sattı. O romanda cihadın oğulları isimli tehlikeli bir terörist örgüt var ABD ‘ye savaş açan bu terör örgütünün başı Türkiye doğumlu Süleyman Cindoruk.

“Henry Kissinger’a atfedilen “Bir şeyin gerçek olması pek o kadar önemli değildir; fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir.” sözü bir bakıma içinde yaşadığımız dünyayı da özetlemektedir. 

Manipülasyon en kısa haliyle duygularınızı, zaaflarınızı ve inandığınız değerleri hedef alarak bakış açınızı değiştirmeye ve gerçeği şekillendirmeye yönelik sergilenen eylemlerin genel adıdır.

Karşındakine istediğini yaptırabilme sanatıdır.

İkna, hile, yalan, göz boyama, hedef şaşırtma, yüceltme, çamur atma, duygu sömürüsü, inandırma, kamuoyu oluşturma, kendi haline bırakma gibi de teknikleri vardır.

Fakat işin içine bir de psikolojik teknikler girer ki, fark edemezsiniz bile...

Ve Netflixte onlardan biri .

Bundan dolayı Netflixi bundan sonra izlerken dikkatli olun ve helede Kıbrıs gibi bir  adada yaşıyorsanız bunuda aklınızın bir köşesinde hep tutun derim.