Kıbrıs’ta baharın ilk müjdecisi nedir biliyor musunuz? Badem ağacının çiçekleri. Sonbaharda yapraklarını döken ve üzerinde henüz bir tek yeşil yaprak yok iken, badem ağacının bütün dalları kırmızı nakışlı beyaz çiçeklerle doludur. Bakınca bir gelin gibi süslenmiş görürsünüz badem ağacını.

Yağmur mevsiminin başlamasıyla görülmeye başlamıştır aslında ilk yeşil filizler, ancak Ocak ayı sonunda ama en çok Şubat’ta görmeye başlarsınız yeşil örtüyü. Şubat sonu, en geç Mart’ta envai çeşit çiçek fışkırır topraktan. Rengarek çiçek bahçesine döner tarlalar. Bu rengarenk tablo insanın başını döndürür.

Çocukluğumuzda sever sevmez oynadığımız papatyalar. Sarı göbekleri, beyaz taç yaprakları ve küçücük bir yaprağı olan yeşil sapları ile “burası Kıbrıs” diye haykırıyor sanki. Düzlük tarlalarda kıpkırmızı gelincikler, boynu bükük arpa çiçekleri, yamaçlarda, kırmızı, eflatun, pembe ve bir renk cümbüşü ile tavşan dudakları. Nereye bakacağına şaşırıyor insan.

Ağaçlar rengarenk çiçeklerini açarak arıları aşka davet eder. Bir çiçekten bir çiceğe bir damla bal için uçuşan dişi arılar, doğanın verdiği bilinçle bereket müjdecisi olur bütün meyve ağaçlarının. Yazın sofralarımıza konuk olacak meyveler bu mevsimin, ağaçların, çiçeklerin ve arıların armağanı insana.

Kimisi ılık der Kıbrıs’ın kışına ama aldanır. Anadolunun metrelerce karının altından gelen pek çok dost, nemli havanın etkisiyle Aksaray’dan daha çok üşür Kıbrıs’ın soğuğunda. Soğuklar bitiyor diye müjde veren bulutsuz gök yüzüne ve sadece ellerimizi ısıtan güneşe bakanlar aldanır. Ansızın sessizce toplanan kara bulutlar sizi ıslatır. Bahar boyunca hangi gün yağmur yağacağını kestiremezsin. Meteoroloji en çok bu mevsimde yanılır.

Buğday ve arpa tarlaları boy atar, Mart yağmurunu gören başak dolar, yüzünü güldürür rençberin. Sarı labsanalar bir şekilde yok edilir ama, başakların nazlı salınımları daha alımlı yapar tarlaları. Kimin köyden kimin kentten olduğunu ayırt eder, buğdayın ve arpanın yeşil farkları.

Kuzular hediyesi koyunun çobana ve sana. Onların meleyen çığlıkları yaşam sevinci köye ve çobana. Kocaman sürünün içinde hiç şaşırmadan anasının mememsi bulan kuzuyu izledin mi hiç? Sevgiyi ve karşılıksız vermeyi görünce anlar insan. Sevdiğin hellim, bu sevginin ve yedi çeşit çiçeğin hediyesidir sana.

Zebellah görüntüsü ile cehennenden kaçakmış gibi giden kombay veya biçer döverleri görünce uyanırsın. Tarlalar yavaş yavaş sarıya dönmektedir. Bu güzel renkler ve kokular tekrar mı kaybolacak diye hüzünle bakarsın. Güneş daha mı sıcak? Neden terliyor insan?

Kıbrıs baharının finali altın toplar veya akasyalar. Aralarındaki farkı bir türlü anlatamadılar. Allahım bu ne güzellik, “Cenetinin kanıtı” mı bunlar? Sarı çiçekler ve her çeşidinden yeşil yapraklar. Resim Hocam İsmet Vehit GÜNEY ve Başkanlar, ak bayrağa sarıyı ve yeşili bunun için mi koydular.

Önümüz yaz, Temmuzun bunaltıcı sıcağı, cehenemdeki zebaniler gibi bizi bekliyor. Sonra her yer sarı. Daha dün her yer yeşildi. Bir yeşil, bir sarı, birine mesaj mı var? Sarı yapraklar dökülülünce yollara, baharın çok uzağında olduğunu anlar insan. İliklerine işleyen soğuktan korunmak için, sarıl yün çarşaflara istediğin kadar, seni baharın geleceği umudu oyalar.

Bahar bitiyor, nereden bilir insan? Kırlangıçlar yuva yapmış bak uçuyor yavrular. Doğa döngüsüne ayak uydurmuş yeşilden sarıya dönüyor. Baharın tohumu meyve olarak masaya konuyor. Ama insan önce sıcaktan, sonra soğuktan kaçıyor.

Gitse de bahar içimde bir umut kıbır kıpır, beni heyecanlandırıyor. Neden biliyor musunuz? Önce sıcak sonra soğuk geçecek bu sekiz ay. Şubat’tan Mayıs’a sürse de dört ay, yine gelecek Kıbrıs’a bahar.