Kıbrıs Barış Harekatının üzerinden tam 41 yıl geçti...Yani o günlerde doğan çocuklar bugün 41 yaşına bastı ve her birinin en az ikişer çocuğu da oldu..Barış diye feryad edenlerin çığlıkları ne kaale alındı,ne de bir adım ileriye gidildi. Denktaş suçlandı,Talat suçlandı,Eroğlu suçlandı, K.Kıbrıs,Rum kesimi,Türkiye,Yunanistan,İngiltere velhasıl konuyla ilgisi olan olmayan herkes suçlandı.Birleşmiş Milletler,onun daimi Fil'leri tepemizde tepinip durdu.
Sonuç? Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Üstelik taraflar, birilerini de arkalarına alarak gövde gösterisi dönemine bile girdi.Herkeste bir bilir bilmez konuya sahip çıkma gayreti hasıl oldu.Öyle ki,Kıbrıs'la alakasız addedilen bir yığın devlet şu anda Kıbrıs hakkında söz sahibi bile edildi.
Peki bütün bu gelişmeler bizleri nereye sürüklüyor diye düşündüğümüzde,benim aklıma Allah korusun ama, İzmir'in Hasan Tahsin'i geliyor.Yani öyle bir an gelirde bir kurşun sıkılırsa sankide patlamaya hazır bir dinamit cephaneliğine döndü Kıbrıs.
Şimdilerde yeni bir Cumhurbaşkanı seçimine gidiyor K.Kıbrıs.
Deniliyor ki,Akıncı gelirse imzayı atar ve bu iş biter.Eroğlu kazanırsa bu iş 5 sene daha böyle gider. Siber kazanırsa,hanımlığını kullanarak bu işi halleder.Diğerleri kazanırsa şöyle olur, böyle olur....
Peki sizce ne olur?
Allah aşkına söyleyin bana, Grivası hortlatıp Cumhurbaşkanı yapsanız başımıza neyi halledebilirki?
Kendi kendimizi kandırıp duruyoruz yıllardır...
Kıbrıs meselesinin çözülememesinin asıl nedeni, bu mücadelenin bu kadar uzamasından da kaynaklanan sebepleri doğuruyor olmasıdır.
Öncelikle kendi içimizde, hiç değilse bu ulusal davada bir birlik ve beraberliğin sağlanamıyor olması ve de giderek Türklüğü inkar anlamına gelen İstiklal Marşı'ndan tutun da,Bayrağın ve resmi bayram günlerinin dahi inkar söylevlerinin artması karşısında Rum'a tavla teslim olmaya hazır bir toplum imajı bir köşede sırıtıp duruyor.
Davanın savunucularının bir bir, ya kendi gönüllerince bir kenara çekilip "Sessiz Çoğunluk" grubuna girmesi (bu da ne demekse) ya da bir bir ekarte edilmeleri bir yana,Siyasete,Meclise,Politikacılara olan güvensizliğin giderek artmasının getirisi sadece beyaz bayrak çekmeye hazır bir KKTC görüntüsü yaratıyor.
Şeytan diyor ki,gir şu politikaya. Kazayla da olsa seçil.Hatta başbakan ol ve de ki,
"Gelin eyy ahali...Referandum yapıyom. Ya Rum Cumhuriyeti'nin acizane bir kulu olarak, bırak seni evire çevire Rum yönetsin. Ya da, kendi kendinin efendisi olup KKTC Devletine sahip çıkarak başı dik bir şekilde yaşa."
Sandıktan ne çıkarsa da bahtına...
Böyle bir referanduma bu gün bu memlekette cesaret bile cesaret ister.
Ama benim inancım şudur ki,Kıbrıs Türk halkı yüzlerce,binlerce şehit vererek ve bir çok acıyı en kötü şekilde yaşıyarak kurduğu bu devletinden asla vaz geçmeyecektir. Diğer o kafası karıştırılmış olanlar ve bilerek kafa karıştırmayı misyon edinmiş "Müsait" kişiler nemalandıkları mamalarından kesilecektirler. Bu nedenle böyle bir referanduma şiddetle karşı çıkacaklardır. Ya da ne bileyim,"bu referandumda hile var" şeklinde palavralar sıkacaklardır.
Sevgili dostlar..
Silkelenip kendimize gelmenin zamanı geçmeden bu devlete sahip çıkmak bizim en hayati konumuzdur. Diğer her şey yalan ve aldatmacadan ibarettir.
Unutmayalım.Başka bir K.Kıbrıs bir kere daha asla kurulamaz.