Sorunları çözmek nasıl mümkün olabilir?
Yaptığımız analizler bizi Anayasamızın 162.ci maddesinin hatalı olduğu, bu madde değiştirilmezsesorunların ortadan kalkmayacağı sonucuna götürmektedir. O zaman sormamız gerekiyor. 162.ci maddede nasıl bir değişiklik yapılabilir? Eğer sert bir Anayasa istiyorsak dünyanın en sert Anayasalarından biri olan Türkiye Anayasasını örnek alabiliriz. Yani Meclis üyelerinin 2/3 den fazlasının oyu ile halkoyuna başvurmadan Anayasa maddelerinde değişiklik yapılabileceğini, bu çoğunluğa erişilemediği zamanlarda ise belli bir çoğunluğun oyu ile  referanduma gidilebileceğini kabul edebiliriz.
Böyle bir sistemi uygulayan Türkiye Anayasası sert olmakla birlikte hiç değilse kilitlenmemiştir. Sistem çalışır durumdadır. Ondan daha sertini yapmak, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş, sorunlar çıkardığını yaşayarak gördüğümüz bir sistemde ısrar etmek doğru olamaz.
Bu nedenle gelecek Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte sadece 162. ci maddeyi halkoyuna sunmak ve bu maddede mevcut anomaliyi ortadan kaldırmak yerinde olabilir.  Bu değişiklik yapıldıktan sonra Meclis Anayasada  değiştirilmek istenen  maddeleri bir paket halinde değil tek tek ele alarakve dikkatle inceleyerekdoğru düzeltmeler yapabilir. Böylece hukuk sistemimize işlerlik kazandırılmış olacaktır.
 
Meclisin 162.ci maddeyi değiştirmesi önünde engeller
Deneyimlerimiz ve hukuk bilgimiz bizi diğer değişiklik önerilerini bir tarafa bırakıp sadece 162 .ci maddeyi değiştirmeye odaklanmamız gerektiğini gösteriyor. Bu değişikliğin yapılması Meclisin yetkilerinin artırılması anlamına gelecektir. O zaman sormamız gerekiyor.
Meclisin kendi yetkilerini artıracak bir değişikliğe sıcak bakması gerekmiyor mu?
Buna rağmen bu değişikliğin kolay  olmayacağını görüyoruz. Bunun nedenini anlamak için geçmiş Anayasa değişiklik tartışmalarını gözatmamız yararlı olacaktır.
Geçmiş  tartışmalardan anlaşıldığına göre bir kısım milletvekilleri Anayasadaki  geçici 10 uncu maddenin değişmesini istemekte diğer bir kesim ise bu maddenin değişmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu maddede değişim kolaylığı sağlanması dahi kaygı ile karşılanmaktadır.
Geçici 10 cu madde düzgün bir Türkçe ile yazılmamıştır. ÖzetleKıbrısta bir anlaşma oluncaya değin KKTC nin güvenliğinden Türk Silahlı Kuvvetlerinin sorumlu  olduğu anlamına gelmektedir. Bu konuda farklı görüşte olanları anlamak mümkündür. Ancak bir hukukçu olarak bu tartışmalar bizi ilgilendirmiyor. Çünkü amacımız KKTC nin hukuk sistemine işlerlik kazandırmaktır.  Siyasal tartışmaların dışında kalarak  KKTCyi örnek bir yasal düzene kavuşturmaktır.
Konuya bu açıdan baktığımız zaman sorunun kolaylıkla çözülebileceğini görürüz.  Değişim kolaylığı sağlanmasında kaygı duyulan geçici 10. cu madde ve ona benzer maddeler ayrılarak değişiklikleri eskiden olduğu gibi halkoyu şartına bağlanabilir. Bu şekilde kaygı duyulan ve referandum şartına bağlı kalan maddeler büyük bir olasılıkla 5,10 maddeyi geçmeyecektir. Böylece Anayasa maddelerinin büyük çoğunluğu üzerindeki değişmezlik şartı ortadan kalacaktır. O zaman Anayasa maddeleri 3 gruba ayrılmış olacaktır. Hiç değişmeyenler, referandumla değişebilenler ve Meclisin 2/ 3 den fazlasının oyu ile değişebilenler. Böylece normal bir Anayasaya kavuşmuş olacağız.
162 maddenin değişmesi önünde ikinci engeli şöyle özetleyebiliriz. Öne sürülen bir görüşe göre değişiklikyetkisini halkoyu şartına bağlamakla Anayasa  halka güvendiğini Meclise güvenmediğini göstermiştir. Bu yetkinin halktan alınıp  Meclise verilmesi anti demokratik bir gelişme olacaktır.
İlk bakışta doğru gibi görünen bu görüşe katılmak mümkün değildir.Kapsamlı bir Anayasa yapmak yani yasalarda yer alabilecek düzenlemeleri Anayasaya koymak ve daha sonra  en küçük bir değişikliğin bile halkoyu ile gerçekleşebileceğini kabul etmek bizi doğrudan demokrasi tartışmalarına götürür.
Doğrudan demokrasihalkın kendi kendini yönetmesi ve yasaları doğrudan halkın yapması anlamına gelir. Bu görüşe göre yasa yapma yetkisini halktan alıp Meclise vermekdemokrasiden uzaklaşma anlamına gelir.
Doğrudan demokrasi, kulağa çok hoş  gelen fakat uygulamada ümit edilen sonucu vermeyen bir görüştür.Dünyada bugörüşü deneyenler başarılı olamamıştır.Bu gün sadece İsviçreninbazı kantonlarında bu uygulamanın izine rastlamak mümkündür. Orada da sorunyarattığı için  terk edilmek  üzeredir.
KKTC ye nasıl bir düzen getirmekdoğrudur?
BizimKKTC  halkını dünyada mevcut en iyi olanaklardan yararlandırmaya çalışmamızgerekir. Halkımıza dünyanın en iyi yasalarını sunmalıyız. En iyi yasalar dendiği zaman denenmiş ve başarılı olmuş en iyiyasaları anlamak gerekir. Denenmemiş veya denendiği her yerde büyük sorunlar çıkarmış görüşleri ne kadar güzel görünürlerse görünsünler halkımıza uygulamaya çalışmamız doğru olamaz. Çünkü halkımız deneme tahtası değildir. Bırakalım riskli görüşleri zengin ülkeler denesin. Bunun sıkıntısını onlar yaşasın.
 24 Haziran2014 referandumu ile bilerek veya bilmeyerek doğrudan demokrasiyi denemiş durumdayız. Çünkü yasa yapımına halkın katılması istenmiştir. Yasa niteliğindeki düzenlemelerin  sadece halkoyu ile değiştirilebilmesinin sıkıntılarını 1975 den beri yaşamaktayız. Birçok akademisyen KKTC de gerçekleşen 24 Haziran 2014 girişimini doğrudan demokrasinin başarısız bir denemesi olarak incelemeye değer bulacaktır.
Geçmiş tartışmaları gözden geçirince bir kesimde siyasilere duyulan güvenin sarsıldığını bu nedenle Meclise daha fazla yetki verilmesini doğru görmediklerini anlıyoruz. Meclise duyulan saygınlığın azalması ülkemize özgü bir durum değildir. Bunun nedenini seçim sisteminde arayabiliriz. Akademik çalışmalar, ülkemizde uygulanan D.Hont sisteminin uygulandığı diğer ülkelerde de benzer bir durumun ortaya çıktığını, siyasilerin saygınlıklarını yitirdiğini gösteriyor. Bu nedenle KKTC Meclisinin daha saygın duruma gelmesini isteyenlerin Meclisleri saygın olan ülkelerin seçim sistemlerini gözden geçirmelerinde yarar vardır.Bunu yapmayarak başarısız olduğu kanıtlanmış olan  doğrudan demokrasi uygulamasında ısrar etmek  doğru değildir.
Görevimiz dünyanın en iyi hukuk sistemini ülkemize getirmek olmalıdır. Bunun için dünyada denenmiş ve başarılı olmuş sistemler üzerinde durmalıyız. 162.ci maddenin Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte değiştirilmesi ve Yasama Meclisine hiç değilse 2/3 çoğunlukla Anayasa maddelerinin büyük bölümünü  değiştirmeolanağı verilmesi bu yönde atılmış ciddi bir adım olacaktır.