Artık öyle bir noktadayız ki bu ülke tek bir işi bile alnımızın akıyla sonuçlandırsak, utanmayıp göbek atar hale geleceğiz.
Elinizi nereye atsanız elinizde kaldığı bir süreçte yaşanan olumsuzluklardan en fazla etkilenen ve zaten bir çoğunun da çoktan kepenk kapattığı bu ülkede, aslında esnafa hayat öpücüğü olacak kredi verilmesi haberi duyulunca, bir umut olmuştu.
Hatta kepengini kapatmaya hazırlananlar, önce kulaklarına inanamamış ama ilgili bakan Sayın Atun gazetelere çarşaf çarşaf açıklama yapınca, yürekleri kabarmış, aylardır gülmeyen yüzlerinde bir tebessüm oluşmuştu.

Dedik ya, artık öyle bir yozlaşmışlık yalan bir düzen yaşıyoruz ki, esnafın sevinci bir kaç gün sürdü ve hevesi de kursağında kaldı.
Çünkü bir çoğu daha müracaat ettikleri ilk gün, gördükleri karşısında boynunu büktü.
Niye mi?
Diyelim ki zorda olan esnaf sizsiniz.
İşler doğal olarak kötü gittiği için böyle bir müjdeli haber sonrasında içinizde bir şeyler kıpırdadı.
Belki de bu sizin için son şanstı…
Bir 10 bin TL bile sizin yaralarınızı kapayabilecekti.
Koştura koştura Kooperatif Merkez Bankası’na gittiniz ve sizden istenilen evraklar listesini istediniz…

İşte umutlarınızın yıkıldığı an;
Öncelikle 4 kefil,
Sonra 6 yaşından küçük bir araba ipoteği,
Proforma fatura,
Risk araştırması,
Başka bankalara olan borç bilgilerini içeren ekstre.

Oysa Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun müjdeli haberinde ne demişti?
İki esnaf kefil götüren 15 bin TL’yi alacak demişti!
Olmadı maalesef!
10 bin TL isteyen bir esnaf kardeşimizden yukarıda listede yazdıklarımız şartları istediler.
Allah aşkına söyler misiniz, bu ülkede her hangi bir bankaya borcu olmayan tek bir esnaf bile gösterebilir misiniz?
Ya, 6 yaştan küçük arabaya ne diyeceksiniz?
Devlet esnafa üç kuruş kredi verecek diye, insanların arabasına mı göz dikti?

Sevgili okurlar;
Bu memlekette artık insanlar devletine güvenmediği gibi artık devlet baba da insanına güvenmemektedir.
Önce esnafın yüreğine su serpen açıklamalar yapıp, sonra da şamarı yüzüne indirmektedir.
Beceriksiz, basiretsiz ve şaşkın ördek misali bu hükümet bir kez daha bir işi eline yüzüne bulaştırmış ve hem esnafın duygularıyla oynamış, hem de onlarla dalga geçmiştir.
İşte bu konuda sosyal paylaşım sitelerinde duygularını dile getiren bir esnafımız bakın neler demiş;

“Sayın Sunat Atun 20-11-2012 salı günü basın önünde yapmış olduğunuz esnafa düşük faizle 15.000 TL ye kadar rahatlatma kredisinin açıklamasını siz ve sizle bu anlaşmaya imza atanlar bu kredinin 2 esnaf kefilliği ile Kooperatif Merkez Bankası’ndan çok kolay alınabileceğini, söz konusu bankanın 2 kefil ve esnaf olduğuna dair evraktan başka evrak istemediğini ve hızlı bir şekilde alınıp esnafın rahatlayacağını duyurdunuz.. Bizler de bunu tüm esnaf arkadaşlarımıza müjdeledik...
Ne var ki bu krediden yararlanmak isteyen esnaf işe koyulduğunda ve evrakları ile bankaya başvurduğunda hayali sukute uğradı..Neden mi? Çünkü sizler her zamanki gibi verdiğiniz sözde durmadınız. Banka esnaftan 4kefil proforma fatura veya 4 kefil getiremezsen 2 kefil 1 de 6 yaşından küçük araba ipotek edeceksin dedi. Bu ne lahana bu ne turşu sayın bakanım ve buna imza atanlar..
Esnaf zaten kan ağlıyor siz daha da ağlaması için yardım ediyorsunuz onları rahatlatmak için çare üretmiyorsunuz!
Bugün bir memur maaşı ile 50 katı krediyi 1 saatte alıyorken esnafa bu zulüm niye?
Lütfen sayın bakanım çıkın ve köy esnaflarını bir gezin dinleyin herkes ne yapacağını şaşırmakta, dükkanlarında kendilerini işe verememekte.
Ben her gün arkadaşlarla görüşüp konuştuğum için bunları çok iyi biliyorum, lütfen siz de bu esnafa yardımcı olmak adına artık bir şeyler yapın…”



MESAJ KUTUSU


Sayın Vakkas ALTINBAŞ, bir iş adamı, bir avukat ve bir gazeteci için bazı şikayet konuşmaları yaptığınızı öğrendik. Bu konuşmaları artık perde gerisinde değil de kamuoyu önünde dillendirseniz diyoruz.

Sayın İrsen KÜÇÜK, YDÜ kurucu rektörü Suat Günsel ile perde gerisinde nasıl bir pazarlık yaptınız da her şey süt liman oldu. Kimlerin aracı olduğunu duyunca kulaklarıma inanamadım.

Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU, yılların politikacısı olarak yeni şeyler öğreniyorsunuz değil mi? Siyasette büyük lokma yiyip büyük konuşmamak lazım. Ha keşke dönen tezgahları açıklasanız da ülkede kimin ne olduğu anlaşılsa…

Sayın Derviş EROĞLU
, dün Ombudsman’dan bir çalışan aradı en kısa zamanda atamanın yapılmasını beklediklerini söyledi. Dairede laçkalık diz boyu olmuş, daha neyi bekliyorsunuz anlamadık gitti. Bu arada Pazar günü kim ile yemekte buluştuğunuzu öğrendik, neredeyse dudağımız uçukluyordu.

Sayın Ahmet KESKİN
, müsteşarlık işi olmadı ama UBP idare amirliğiniz hayırlı uğurlu olsun. Siz partiye gittikten sonra bir huzursuzluk baş göstermiş, ilk günler biraz hoşgörülü olmakta yarar var.

Sayın Savaş BOZAT, dün niçin 6 senedir çalışmadığınız halde maaş aldığınızı açıklamanız iyi oldu. Bundan sonra artık bu tür sorulara Cemal başkan muhatap olmalı. Bu arada ağabeylik müessesesi nasıl bir duygu?

Sayın Leman ASLIM, moraller bu sıralar sıfır diyorlar. Ne deseniz haklısınız o kadar özverili bir şekilde koşturduktan sonra bu yapılanlar kimin başına gelse çılgına dönerdi. Siz yine iyi dayanıyorsunuz?

Sayın Erhan ELÇİN, büyük bir oyunun içinde olduğunuzun farkında mısınız yoksa hala buzdağının üstünü mü görüyorsunuz? Sizin gibi geleceği olan bir arkadaş şu sıralar çok uyanık olmalı, karar verirken büyüklerine danışmalı.

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU,
LTB olaylarının hep yanında durdunuz ve çalışana büyük destek verdiniz ama şu 90 milyon TL’lik kredi konusunda hiçbir açıklama yapmadınız. Kamuoyu merak ediyor.

Sayın Halil ORUN, dün Maarif Anaokulu yangını bölgede korku yarattı, geçmiş olsun diyoruz. İtfaiye konusunu yine gündeme getirmekte yarar var, siz ağlayıp sızlamazsanız kimse biberon vermez…

Sayın Serdar DENKTAŞ, dün Londra’da Paddington semtinde elinizde sigara ile yolda yürürken görülmüşsünüz. Orası bizim gibi değil, içerde sigara içirmiyorlar değil mi?

Sayın Mehmet TANCER, gazetecileri mahkemeye vermekle bu ülkede hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Bir an önce hatadan dönmenizi bekliyoruz.

Sayın Kemal DEVECİ,
gözünüzden ameliyat olduğunuzu öğrendik büyük geçmiş olsun. Artık bir yaştan sonra dökülmeye başlıyoruz değil mi? Bu arada bir bakana fena halde kafayı takmışsınız, Allah onu korusun.

Sayın Oğuz KÖSE
, İskele’den üçüncü sıradan kontenjan adayı teklifi almışsınız. Bölge milletvekilleri çok kızacak ama profesyonel davranın ve hemen karar vermeyin. Bu işi roconuna göre yaparsanız kazanırsınız.

Sayın Ali DANA, bakan Sunat Atun sizin mekana kahve içmeye gelince millet heyecan yapmış diyorlar. Milletin ağzı torba değil ki büzesiniz. Millet havadan bile nem kapar hale geldi…

Sayın Bengü ŞONYA, Meriç Erülkü konuk olduğunuz canlı yayına bağlanmak isteyince programcı arkadaşı ‘giderim’ diye uyarmışsınız. Ha keşke kabul etseydiniz insanlar konuşa konuşa anlaşamayacaksa nasıl anlaşacak?

Sayın İsmail DEMİR, arkadaşlarınız size JB İsmail deyince epey kızıyormuşsunuz. Viskileri kasayla alırsanız olacağı buydu. Yine de abartmamakta yarar var değil mi her şeyin fazlası zarar…

Sayın Turgay KONTİ,
seri pastırma üretimi başlamış. Birkaç güne kadar kuruyunca mahalleyi yine o bildik koku saracak diyorlar.Umarız komşuların bir yerleri şişmez…

Sayın Ersin TATAR
, siz sabahları genelde sokaklarda yürür ve sabah sporu yapardınız ama son günlerde vatandaşın tepkisinden dolayı evde yürüme bandını tercih ediyormuşsunuz. Doğru karar.


Günün Fıkrası

Zil sesi

Kasabanın saygın papazı, bir akşam meyhaneye gider.
Yemeğini yerken şarabını da o kalabalık meyhanede yudumlamaktadır.
Saatler sonra tuvaleti gelir ve tuvalete gider. Çıktığında,
meyhanedeki o kalabalık kahkahalarla gülmekte ve birbirlerini dürtüp işaret parmaklarıyla papazı göstererek kahkahalarına devam etmektedirler. Buna anlam veremeyen papaz, meyhaneciyi çağırarak neler olduğunu sorar.
Meyhaneci der ki:
- Papaz efendi bizim tuvalette pisuarın üstünde belden aşağısı bir kağıda kapanmış, üstü çırılçıplak bir kadın resmi vardır, zaten görmüşsünüzdür.
- Eeee, der papaz.
Meyhaneci:
- İşte o kağıdı kaldırınca bizim bu tarafta bütün ziller çalar da ondan gülüyorlar.”