Ali Amcanın talebi üzerimde kalmasın.

Dün akşam saatlerinde telefonum çaldı. Ali Zeybekoğlu’nu sanırım Lefkoşa’da tanımayan yoktur. Emekli polis memuru ve eski TMT’cilerden. En önemlisi Kaymaklılı. Tam bir Kaymaklı sevdalısı. Kendini de Küçük Kaymaklı’ya adamış bir adam. Sevgim saygım sonsuzdur kendisine.

Evet, gelelim konumuza. Ali abi öncelikle parti tutmuyor. Sadece inandığı ve güven duyduğu insanları destekler. Bunlardan biri Hasan Sertoğlu’dur, diğeri ise Tufan Erhürman’dır.

Geçtiğimiz gün gazetecileri ayağa kaldıran yasa hakkında yorum yaptı ve Erhürman’a verdiği desteğin nedenlerini anlatı. Erhürman ‘doğru yaptı’ dedi. Ve ekledi; ‘Tek isteğimiz Erhürman gibi insanların mecliste kalması ve söz hakkına sahip olmasıdır. Bugüne kadar gelenler hep kendi koltuklarını düşündü. İlk defa bir genç koltuğunun değil halkın uğruna savaş veriyor’.

Tüm bunların arkasında aslında Ali abinin basını nasıl desteklediği de yatıyordu. Erhürman gibi bir siyasetçiye özlem vardı.

Bu ülkede çıkarı uğruna, koltuklarını bırakmaktan korkan siyasetçiler var. Öncelikle cesur, dürüst ve ilkeli siyasetçilere her ülkede olduğu gibi bu ülkede de ihtiyaç olduğu ortadadır.

Bugün mesleki hayatını ahlaklı sürdüren çok az insan kalmıştır. Birileri bir yerde buna müdahale etmeliydi. Erhürman da bu konunun üzerine gitmiş, meclisten bu yasanın geçmesi için çalışmıştır. Tabi yasa meclisten geçene kadar “Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası” nın ne olduğunu bilmeyen siyasetçilerimiz ancak uyanmıştır.

Bugün meclise sunulan yasalardan bir haber olan siyasetçilerimiz, avazları çıktığı kadar kürsüden bağırmayı tercih ediyor. Kürsüden bağırarak ya da sarf ettiği ağır ithamlarla olayın boyutunu değiştirmeye çalışan siyasiler, sanırım meclis koltuklarını boş yere işgal ediyor.

Peki, sorarım ben size; Meclis’e neden gidiliyor? Meclis’in amacı nedir? Bu siyasetçiler o koltuklarda otururken siyasetçilerin yaptığı konuşmaları neden kulaklarını açarak dinlemiyorlar?

Kısacası Erhürman yanlış anlaşıldı.

“Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası” aslında gazetecileri de koruyan bir yasadır ama bunu tam olarak dinlemeyenler durumu saptırmıştır.
Bugün her eline kalem alan yazı yazıyorsa, her bulduğu görüntüyü ilkeli ilkesiz sanal ortamda yayıyorsa, habersiz çekilen ses kayıtlarını tehdit unsuru olarak kullanıyorsa işte o zaman bu yasanın bir an önce geçmesi şarttı. Ha bu irdelenmelimiydi? Evet, irdelenmeli ve basın örgütleri ile bir araya gelerek tartışılmalıydı.
Çok önemli bir konuya değinmişti Ali abi.

Herkesin özel hayatı kendini ilgilendirir. Kimse kimsenin özel hayatına müdahale edemez. Kaldı ki kimsenin özeli de deşifre olmamalıdır. Bunun farkında olan kaç kişi var acaba? Herkesin bir mahrumiyeti vardır. Bunun deşifre olması kimi mutlu eder? Ya da hangi gazeteci karşısındakini deşifre ederek mutlu olur?

Öncelikle bu yasa çok iyi okunup, anlaşılmalıdır. Zaten kimse de gizli gizli bu yasayı meclise sunmadı. Koltukta birçok kez uyurken gözlemlediğimiz siyasiler, uyanıp da hangi yasalar meclise sunuluyor farkına varmalıdır. Yoksa sonradan itiraz etmesi kolaydır.

Peki, şimdi Erhürman’a istifa ederse herkes mutlu mu olacak?