Bugünkü köşe yazımızı kısa tuttuk. Son saatlerde Kıbrıs Konusunda bir hayli ilgi çekici gelişmeler yaşanıyor.

Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs’ın kuzeyine gerçekleştirdiği ziyaret.

Gönül isterdi ki, Türkiye’de yeni bir dönem açılırken, Anadolu’dan adaya gelen liderl hem Türk hem de Rum tarafı ile görüşme ve fikir alışverişinde bulunma şansı elde etsin. Kıbrıs Sorunu’nun ‘atıl’ durumda, yerinde saymasıyla beraber bu dileğimiz gerçekleşmedi. Türkiye Cumhurbaşkanı sadece Kıbrıs Türk liderliğiyle görüşüp adadan ayrıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir açıklaması Pazartesi gündemine damgasını vurdu. Federal çözümden bahsederken, Erdoğan ‘iki devlete dayalı federal çözümden’ söz etti. Erdoğan’ın bu açıklaması adanın güneyinde deyim yerindeyse ‘minik’ bir ‘fırtına’ koparmış oldu.

Bilindiği üzere uzun zamandan beri Rum tarafının müzakere masasındaki argümanı ‘iki federal vilayetin işbirliğine dayalı federasyon’. Türk tarafıysa bu teoremin aksine ‘devlet’ argümanını öne çıkarmaya devam ediyor. Türk tarafının perspektifinden federal devlet Kuzey Kıbrıs devleti ile Rum devleti arasında tesis edilecek işbirliğine dayanacak. İşte kıyamet tam bu kontada kopuyor.

Türk tarafının tezi karşısında Rum tarafı gündeme şu soruyu taşıyor: Türk tarafının öne sürdüğü tez konfederasyon değil de ne? Günün birinde kuzey devleti ortaklıktan kopup kendi yolunu bulmaya kalkışırsa ne yapacağız? Bu tez bizi bölünmeye götürmez mi?

Şu ana dek Türk tarafı Rum tarafının büyük kaygısına cevap vermiş değil. Rum tarafının bu büyük korkusu Türk tarafınca yeteri kadar anlaşılmıyor ya da anlaşılmak istenmiyor.

Kurucu vilayet-ortaklık devleti karmaşası insanın aklına ister istemez bölgemizin genelinde yaşanan siyasi istikrarsızlıkları getiriyor. Irak’tan, Türkiye’ye, Türkiye’den Balkanlara birçok bölge halkların ‘çözüm planlarını’ farklı şekilde yorumlamasından dolayı çalkantılı bir süreç geçiriyor. Bu durumun aynısını 1959-1963 döneminde bu adada yaşadık. Rum tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıs Türklerine özel haklar veren, Kıbrıslı Rumların güdümündeki bir yapı olarak ele alırken, Kıbrıs Türk liderliği bu cumhuriyete federatif bir karakter biçti. Sonuçta karşımıza hala içinden çıkamadığımız Kıbrıs Sorunu çıkmış oldu.

Uzun zamandan beri altını çizdiğimiz noktayı tekrarlamakta yarar görüyoruz. Kıbrıs Müzakerelerinde işler iki liderliğin hataları ve aksaklıkları yüzünden hiç iyi gitmiyor. İki halkın bu işe acilen el atması gerekiyor.

Kurucu eyalet-kurucu devlet tartışması sadece bir entellektüel tartışma konusu değil. Kıbrıs Sorunu’nun özüne işaret ediyor. Farklı şekilde kurugulanan,algılanan ve hayata geçirilen bir ‘evliliğin’ başarı şansı yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması bizlere bu gerçeği hatırlatmış oldu.