Pazar günü Kathimerini gazetesi önemli bir habere imza attı. İki liderin müzakere
masasına dönüş gerçekleştirdiği esnada, Kathimerini Türkiye’nin önde gelen araştırma
enstitülerinden bir tanesi olan ‘Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı
(SETAV)’ın Kıbrıs ile ilgili yeni bir çalışma yazısını (working paper) masaya yatırdı. Bu
yazımızın başlangıcında, SETAV’ın son 10 yıl boyunca Türkiye’nin dış politikası
babında çok önemli işlere imza atmış olduğunu, bugün Aksaray Külliyesi’nde ve
hükümette görev alan birçok üst düzey siyasetçi ve uzmanın geçmiş yıllarda bu kurum
bünyesinde önemli çalışmaları gündeme taşımış olduklarını hatırlatalım.
Beklediğimiz üzere, Kathimerini’nin özel haberi adanın kuzeyinde Türkçe’ye
çevrilmedi ve yerel basına yansımadı. ‘Olumlu havanın ve intibaların’ halka
pompalandığı bir ortamda, anlaşılan birileri yazının Kıbrıs Türk toplumuna yansıtılmasını
uygun bulmadı. Kısa değerlendirmemizin girizgahında SETAV’ın çok önemli Kıbrıs
analizinin tümünü http://setav.org/tr/kktccumhurbaskanligisecimininardindan/
perspektif/18760 adresinde bulup indirebileceğinizi vurgulayalım.
Değerlendirme yazısının dili Türkçe olduğundan bu yazımızda ayrıntılı olarak yazının
içeriğine değinmeyeceğimizi vurgulayalım. İsteyen rahatlıkla yazıyı indirip kendi
değerlendirmelerini kağıda dökebilir.
‘KKTC Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Ardından’ yazısı birçok önemli noktayı
gözler önüne seriyor. Kendi perspektifimizden bu noktaları irdeleyelim. Analizin
başlangıcında, Kıbrıs Sorununun çözümünün Türkiye’nin lehine olduğu vurgulanıyor.
Sorunun çözümü ile Türkiye’nin A.B. ile olan üyelik müzakereleri hızlanacak, Türkiye’nin
sırtındaki ‘KKTC’ yükü kalkacak, Türkiye Kıbrıs doğalgazında söz sahibi olacak ve
bölgesel işbirliğinin yolu açılacak.
Yukarıda arz edilen olumlu perspektife rağmen, hali hazırdaki durum ‘Kıbrıs’ta
çözüm babında umutlanmak için çok erken olduğunu’ gözler önüne sermekte. SETAV’ın
değerlendirmesine göre, iki taraf arasındaki uçurum güncelliğini koruyor. Rum
tarafındaki milliyetçi odaklar Nikos Anastasiadis ve arkadaşlarına baskı uyguluyor.
Dahası, birçok kesimin bel bağladığı güven arttırıcı önlemlerden de mucizeler
beklememeliyiz. Güven arttırıcı önlemler iki toplum arasındaki ilişkilerini normalleştiği
kadar taksimin kalıcılaşmasının da yolunu açmakta. Ayrıca, Maraş’ın karşılıksız olarak
iade edilmesi söz konusu olamaz. Kıbrıs Türk tarafına uygulanan ekonomik izolasyonlar
kalkmadan Türk tarafının Maraş’ı iade etmesi söz konusu olamaz.
Tüm bu olumsuzlukları dikkate alan SETAV, Türkiye Hükümeti’ne yeni bir Kıbrıs
haritası öneriyor. Buna göre, yeni dönemde esas hedef Kıbrıslı Rumların
çözümsüzlüğün bedelinin çok ağır olduğunu kanıksamaları. Bu hedef nasıl başarılacak?
SETAV’a göre bu yönde iki adım atılabilir. İlkin, doğalgaz konusunda Türkiye’nin Rum
tarafına uyguladığı baskı tekrardan arttırılmalı. Değerlendirme yazısına göre, bu
bağlamda Türk gemileri tekrardan Kıbrıs’ın karasularına dönmeli. Aynı dönemdeyse,
ABD Anastasiadis’i her ne pahasına olursa olsun müzakere masasında tutmalı.
Kıbrıslı Türkler açısından SETAV’ın önemli değerlendirme yazısının en can alıcı
bölümü Mustafa Akıncı ile ilgili dile getirilenler. SETAV Akıncı’nın Ankara açısından bir
sorun teşkil etmediğini vurguluyor. Akıncı diğer liderler gibi Türkiye’nin Kıbrıs’taki
haklarını göz ardı etmiyor. Dahası, Akıncı Türkiye’nin garantörlük hakkına dil uzatmıyor.
Tüm bunlar ortadayken, son seçimlerde Türkiye’ye kafa tutan tek adayın yalnız birkaç
yüz oy aldığı da zihinlerde tutulmalı. Tüm bu etmenlerden dolayı, SETAV Kıbrıslı
Türklerin Türk tarafının ‘ortak Kıbrıs’ çizgisini savundukları sonucuna ulaşıyor.
Yukarıda arz etmiş olduklarımız bizleri önemli bir sonuca taşıyor. Kıbrıs’ta çözüm
babında umutlanmak için vakit henüz erken, şartlar hala olgunlaşmış değil. Ankara’nın
değerlendirmesi bu yönde. Bu çıkarımda doğruluk payı var mı? Bu soru yeni köşe
yazıları için başlangıç noktası teşkil edecektir. Bu noktada yalnız şunu vurgulamakla
yetinelim: Vize kağıtlarının ilgası, kurucu devleteyalet
hattındaki sendelemeler, sosyal
birliktelikler, insani bir konu olan mayın başlığının güven arttırıcı önlem olarak
yutturulması girişimi, seçim coşkusu ve bildik partizan tavırlar Kıbrıs Sorununun
çözümüne hizmet etmiyor. Önkoşulsuz barış, askersiz, birleşik Kıbrıs ortak talebimizse
ayaklarımız bir an evvel yere sağlam basmalı.