Sabah kahvesini bir doktor arkadaşla içiyoruz;
Yaklaşık 50 dakikalık bir sohbetimiz oldu, havadan sudan ve biraz da siyasetten.
Bizim telefonlar sabahın erken saatlerinden çalmaya başlar buna alışığız ama doktora gelen telefon sayısı bize gelenleri epey geride bırakınca kulak kabartmak durumunda kaldık…
-Doktor benim hasta raporunu yazdın mı?
-Doktorum, raporu almaya ne zaman geleyim?
-Doktorcuğum, bugün işe gidemedim bana iki günlük rapor yazabilir misin?
-Sevgili doktor bana ve karıma bugünlük birer hasta raporu yaz da almaya geliyorum!
Bunlar 50 dakika içinde doktora gelen telefonlardan sadece birkaç tanesi!
Millet ansızın hasta oldu yani!
Ne tesadüf, hepsi de kamu çalışanı!
Yılların salgını olsa gerek!

Bugün ilk ve orta dereceli okullara tatilin verilip verilmemesi tartışmıyoruz burada.
Bu tamamen bakanlığın tasarrufunda olan bir şey, belki de iyi yaptı, minik çocukları düşündüğü için…
Çarpıklık ise şurada;
Binlerce çocuk soğuk ve fırtınadan etkilenmesin diye tatil verilirken kamu çalışanlarının bu yüzsüzlüğü neden?
Aslında onlara da pek fazla kızmağa hakkımız yok!
Böyle gelmiş, böyle gidiyor, böyle gitmeye de devam edeceğe benziyor!
Kimi onlara verilen bu hakkı kullanmadan, salya sümük daireye giderken, kimi de bunu tepe tepe suistimal ediyor ve en tanıdık doktorun telefonlarını kilitliyor;
-Aman doktor derdime bir çare!

Şimdi bundan böyle hasta raporları mercek altına alınıp artık buna bir kısıtlama getirilse desem biliyorum birçoğu bana kızacak!
Buyursunlar kızsınlar;
Çok ümidim yok ama ben yine çağrıda bulunup en azından vicdanımı rahatlatayım…
Hükümetin eğer varsa gücü, buyursun 12 Aralık 2013 tarihli doktor raporlarını incelesin!
Güldünüz değil mi bu önerime?
Gayet normal çünkü ben bile kendi söylediğime güldüm!
Kimin hasta kimin hasta olmadığını belirlemenin mümkünatı yok…
O zaman size başka bir öneri;
Rum kesimine giriş ve çıkışları inceleyin o zaman…
Neden mi?
Soğuk hava nedeniyle okullar tatil edildi, tatili fırsat bilen kamu çalışanları da hasta raporlarına saldırıp kendilerine tatil ilan ettiler ya…
Bunlardan kaçı KKTC’deki soğuktan kaçıp, kendilerini Trodoslara kayak merkezine attılar diye!
Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz;
Havalar soğuk diye okulları tatil edip, dağlarda kartopu oynamaya koşuyoruz!



Sosyal devlet olamamak!

“Kimse bana demesin ki 7-8 yaşındaki bir çocuk evde yanlız kalsın, başının çaresine baksın anne/baba eve gelene kadar. Dünyadaki sosyal devletlerin kreş ve etüd gibi ücretsiz yada cüzi ücretli olanaklar olur. Öğrenciler okul otobüsleriyle kapıdan alınır ve geri kapıya bırakılır.
Ama bizde bu tür olanaklar olmadığından dolayı anne/baba/büyükanne/büyükbaba görevlidir. Çocuğu okula götürme, alma, ödev yapmasını, çalışmasını veya böylesi tatil günlerinde evde kalıp çocuğa bakmak zorundadır.
Birçok kimse; "aman ne güzel havalar soğudu, bakanlık tatil verdi bende bir gün tatil yapayım" derdinde değildir…”

(Haşim KİRACIOĞLU)


Günün Fotoğrafı



MESAJ KUTUSU

Sayın Derviş EROĞLU, parti başkanlarıyla yaptığınız Kıbrıs konulu görüşmeye TDP genel başkanını dışlamanız o yüce makama hiç yakışmadı. Hele de bu daveti görüşleri farklı diye yapmamanız hiç kabul edilemez. Onlara bir özür borcunuz var!

Sayın Ali FAHRİOĞLU, bizim mesaj kutusunda ki yazılanları aynen hiç değiştirmeden kullanmanıza okuyucudan da tepki gelmeye başladı. Tamam alın kullanın ama bari bir iki değişiklik yapın da çakılmasın!

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, bir günlük tatil kamu çalışanlarını ne memnun etti ne de tatmin! Soğuk nedeniyle çocuklar okula gitmedi ama Trodoslara kar topu oynamaya gittiler. Ne büyük çelişki değil mi?

Sayın Ebru BAŞAY,
Mağusa’da bir eczanenin küpürü kesim ilaç satmasıyla ilgili yazdıklarımızı dikkate alıp soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Bu konuya duyarlılık gösteren Fatma Azgın’a da hassasiyetinden dolayı ayrıca teşekkür ederiz.

Sayın Ahmet KAŞİF, Karayolları’ndan emekli olan bir çalışanın yüksek miktarda katran kaybına neden olaydan ötürü emeklilik hakkına ve ödeneklerinin dondurulması kararı için teşekkür mesajlarınız geliyor. Demek ki isteyince oluyor değil mi?

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, bazı bakanların hız sınırlamasına uymayıp 150 kilometrenin üstüne çıktıkları gözleniyormuş. Sorun bakalım kendilerine Muhteşem Süleyman’a kelle mi yetiştiriyorlar! Uyarmanızda yarar görüyoruz!

Sayın Cenk MUTLUYAKALI, Yeni Düzen’in 38’inci yaşını kutlar başarı ile dolu nice yıllar temenni ederiz. Umarız partiden birilerinin aklına gelir de size ve ekibinize takdir plaketi verirler. Bunu fazlasıyla hak ediyorsunuz.

Sayın Teberrüken ULUÇAY, eğer haberler doğruysa Akıncılar muhtarı artık çizmeyi aştı demektir. Polisin soruşturma başlattığını duyduk umarız siz de aynı hassasiyeti gösterir ve iddiaları mercek altına alırsınız.

Sayın Zorlu TÖRE, Lefkoşa sanayi bölgesine camii yapımı konusundaki açıklamalarınıza özellikle de bölge halkından destek mesajları geliyor. Binlerce kişinin çalıştığı bir bölgede çağdaş bir cami yapımı artık kaçınılmaz olmuştur.

Sayın Halil İbrahim AKÇA
, özel okullara yaptığınız ziyaretler nedeniyle devlet okullarında eğitim verenler sitem mesajları gönderiyor. Kendilerine de zaman ayırmanızı isteyen onlarca mesajınız var. Bir çoğu okul olmaktan çıkmış desteğe muhtaçmış.

Sayın Erkan ÇİTİM, dar gelirli aileler için yaptığınız bağış ve yardımlar hele de bu soğuk kış günlerinde ilaç gibi geliyor. Allah kabul etsin. Ülkede çok sayıda insanın açlık sınırının altında yaşadığını görmek utanç verici…

Sayın Özdil NAMİ, bir bakanlık çalışanı siz göreve geldikten sonra memur olduğunu hatırlamış ve düzen ve intizamdan dolayı memnuniyetlerini bildirdi. Özellikle mesai saatlerine uygun davranışlarınız hepsine örnek oluyor, tebrik ederiz.

Sayın Deniz GÜRGÖZE, elektrik sobası ve klimalar yeteri kadar ısıtmadığı için odun sobası arayışına girdiğiniz söyleniyor. Kuzine türünden tercih ederseniz fırın yemekleri yaparken de elektrik tasarrufu yapmış olursunuz. Hadi bakalım sobayı kurun da ekibi yemeğe davet edin.

Sayın Mehmet ERÜLKÜ, DP İskele İlçe Başkanlığı için görev almanız bekleniyormuş. Siz zaten siyasetin tam göbeğindesiniz, biraz daha derine inin bakalım nelerle karşılaşacaksınız? Şimdiden hayırlı olsun…

Sayın Türkmen SENCER, evin şöminesinden odaya inan güvercin baca temizliği konusunda da epey işe yaramış. Bari kendisini bir kaç gün evde konuk edip karnını doyursaydınız. Soğuk günlerde iyi giderdi…

Sayın Çelebi ILIK, bel ağrıları ilk defa sizi 5 gün evde yatmaya mahkum etmiş. Madem ki bel fıtığı yok fazla kafaya takmaya da hiç gerek yok. Güzelyurt’un ayazı fena vurur dikkat edin yeter…Büyük geçmiş olsun.





Günün Fıkrası

Üç dilek


Yaşlıca bir bayan evindeki koltuğunda oturup uzun geçmiş hayatını gözden geçirirken birden bir peri karşısına çıkıverir ve ona 3 dilekte bulunabileceğini söyler.
- “Peki” der yaşlı kadın.
- “Zengin olmak istiyorum”.
Peri bir el hareketiyle kadının koltuğunu som altına çevirir.
- “ikinci olarak ta güzel ve genç bir prenses olmak istiyorum” der.
Birden başında paha biçilemez bir tacı olan dünya güzeli bir prenses oluverir.
- “üçüncü ve son olarak ne istersin” diye sorar peri.
O sırada yaşlı köpeği ağır bir şekilde kafasını kaldırır ve zayıf bir “hav” sesi çıkartır.
Prenses çok sevdiği köpeğine bakar ve şöyle der;
- “Kopeğimi yakışıklı bir prense dönüştürebilir misin?”.
Tam o anda, şimdi güzel bir prenses olan yaşlı kadının önünde dünyada hiç kimsenin görmediği kadar yakışıklı bir prense dönüşür köpek.
Hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği kadar yakışıklıdır bu prens.
Kadın ona büyük bir hayranlıkla bakar ve o anda ona aşık oluverir. Prens ona doğru yaklaştığında kadının heyecandan dizleri titremeye başlar.
Prens ona doğru eğilir ve dudakları neredeyse kadının kulağına değecek şekilde şöyle fısıldar;
- “Eminim şimdi, zamanında beni hadım ettirdiğine çok pişmansın”...