Sayın Serdar Denktaş skandal bir atama yaparak Halil İbrahim Doğan’ı Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nın başına göreve getirdi.

Mazbata cezası ile hapse giren müdürümüz bugün keyf-i ala açıklamalar yaprak dikkatleri üzerinde çekmeyi başardı.

Geçenlerde verdiği demeçte henüz göreve gelmesi üç ay olan bir müdürün yaptığı açıklamalar dudak uçuklatırcasına. Yani sayın müdürümüzün 3 ayda aldığı yol gözleri yaşarttı doğrusu!

Ataması için çok konuşuldu diyor. Yani normal şartlarda bir atama olsaydı eğer bu atama değil tartışılma tam aksine yeni göreve gelen birine destek de olunacak kadar takdir edilirdi. Ama öyle olmadı.

Çok detay vardı açıklamalarında. İlginç ve ilginç ötesi!

Devlet Tiyatroları adı üzerinde halka hitap eden büyük bir kurumdur.

‘Eski fuayenin oda tiyatrosuna dönüştürülmesi için TC Yardım Heyeti’nin katkılarıyla yapılan düzenlemelerin tamamlanmak üzere olduğunu’ ifade ederken hesaba katmadığı bir şey vardı. Madem ki TC Yardım Heyeti katkısı var peki neden şikâyet ettiği salonu bitirmek gibi bir girişim yapılmadı.

Gelelim ‘oda tiyatrosu’ projesine…

Öncelikle Kıbrıs’ta oda tiyatrosu diye bir kavram yürüyemeyecek kadar bize lükstür. Bugün parası olanların izlediği ‘oda tiyatrosu’ küçük toplumlarda yaygın değildir. Türkiye’ye baktığımız zaman oda tiyatrolarının büyük şehirlerde oynandığını görürsünüz. Bu tür tiyatroların amacı sadece para kazanmanın bir yönetimidir. Devlet Tiyatroları’nın işi ‘oda tiyatrosu’ yapmak değildir.

Sonraki konuya gelince…

Eski projeleri sahiplenerek, bunca yıl o tiyatroya emek verenlere hakaret etti.

‘Harikalar Mutfağı’ ve ‘Babaannem 100 yaşında’ isimli oyunlar geçen yıl sahnelenerek büyük beğeni toplamıştı. Bugün bu oyunları sahiplenmesi düşündürücü açıkçası.

‘Kurşun askerin utancı’’ çalışmaları başlatılmış ve tam bu çalışmaların hayata geçeceği zaman eski müdür görevden alınmıştı. Yani tohumu eken de büyüten de başkası ama nedense bu tohumu sahiplenen hasadını yapan oldu.

Tabi bunlarla da bitmedi…

‘Gençlik Tiyatrosu’ projesinin adını değiştirerek ‘Tiyatro Atölyesi’ adı altında yeni bir şeymiş gibi basına bilgi vermek ne kadar etiktir?

Tüm bunların yanında neden LTB Tiyatrosu’nu hedef aldığını anlamadık. Yazık diyebilirim yalnızca.

Oyun yazma yarışması da geçtiğimiz yıllarda yapılmaya başlamıştı. Ama nedense geçtiğimiz yıllarda ne kadar proje başlatılmış ve hayata geçmişse kendi döneminde yapılmaya başlamış gibi anlatan müdüre sormazlar mı üç ay gibi kısa sürede tüm bunları nasıl gerçekleştirdiniz diye?

Ha bu arada; daha kurucusunun adını dahi bilmeyen bir müdüre hatırlatmak isteriz ‘’Bülent Ulutuğ’’ değil ‘’Üner Ulutuğ’’ ismini hiç unutmasın.

Yoksa bir Devlet Tiyatroları müdürü olarak Ulutuğ ailesine büyük hakaret etmiş olur.