Vakıflar İdaresi müdürü İbrahim Benter geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak yardım maksatlı bütçenin 70 bin TL’den 700 bin TL’ye çıkarıldığını açıklamıştı…
Doğru olanı yaptı, olması gerekeni yaptı, çünkü Vakıflar İdaresi’nin kurulmasındaki esas maksat bu…
Yine sayın Benter’in göreve ilk geldiği günlerde yaptığı cesur açıklamalar aklıma geldi…
Sayın Benter ilk günlerde yaptığı açıklamalarda Vakıflar İdaresi’nin amacından saptığını ve siyasilerin rant kapısı olduğunu ifade ediyordu…
O zamanlar çok kez yazdık ve bu siyasilerin deşifre edilmesini istedik…
Hangi vakıf mallarının kimlere peşkeş çekildiğini, bunlardan kimin rant elde ettiğini sorduk…
Bu konuda hiçbir açıklama yapılmadı, sanırız bundan böyle de yapılmaz!
Anlaşılan o ki yapanın yanında kalması mantığı burada da devam edecek…
Geçmişte eski yönetimler döneminde ne olduysa oldu bilemiyoruz ama üstü kapalı kalacak, kimseden de hesap sorulmayacak, dolayısıyla kimse de bunun bedelini ödemeyecek!
Tam da böyle düşünürken, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil 4 Eylül 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaparak Vakıflar İdaresi Müdürü İbrahim Benter’e bazı sorular yöneltti ve bazı usulsüzlüklerin olduğunu, bunlara cevap verilmesi gerektiğini ifade etti…
Ama cevap alamadı!
Sonra İbrahim Benter’e 15 Aralık 2014 tarihinde açık bir mektup yazarak bazı sorular yöneltti.
Yine yanıtını alamadı…
Geçtiğimiz hafta içinde konuştuğumuz sayın Elcil bir aydan fazla olmasına rağmen sorularına halen bir yanıt alamadıklarından şikayetçi oldu…
Yani, yolsuzluk iddiaları ve cevapsız kalan sorular var ortada…
Onun için hatırlatalım istedik;
Sorular şuydu;
Vakıflar İdaresi’ne ait emlak tutup, kira borcu olan yönetim kurulu üyeleriniz var mı? Varsa isimleri ve borçları nedir?
Vakıflar İdaresi yönetim kurulu eski başkanı olan bir yönetici, birinci derecede bir akrabasını Vakıflar İdaresi’nde işe aldı mı?
Yine aynı kişinin yönetim kurulu başkanlığı döneminde  Girne Kalesi arkasında bulunan Vakıflara ait bir arazinin bir üniversiteye kiralandığı veya verildiği doğru mu? Kiralandıysa kira bedeli ve şartları nelerdir?
Yine aynı üniversitenin idari binalarının konumlandığı 72 dönümlük arazinin Vakıflara ait olduğu doğru mu? Doğruysa hangi şartlarda kiralandı?
Söz konusu üniversitenin Vakıflar İdaresi ile arasında her yıl belli sayıda ihtiyaçlı öğrencinin burslu olarak okutulması ile ilgili bir protokol imzalandığı doğru mu?
Son 10 yılda bu haktan yararlanarak ücretsiz olarak burs hakkı kazanan öğrencilerin isim listesini paylaşabilir misiniz?
Vakıflar İdaresi’nin oluşturduğu Hayır ve Sosyal İşler Fonu’ndan 2014 yılında kimlere yardım yapılmıştır?
Vakıflar İdaresi’nin mülkü olan üzerinde bir eğitim merkezinin aylık 1.400 sterlin kirasında olan arazinin yıllığı 350 sterline bir üniversiteye kiralandığı doğru mu?
Türkiyeli bir şirkete kiralanan Lara Beach’te ilgili şirket hiçbir yatırım yapmadığı halde sözleşmesinin uzatıldığı doğru mudur?
Vakıflar İdaresi’ne ait Çıkarma Plajı’ndaki arazinin kiracısı olan bir şirket hisselerini bir başka şirkete devretti mi?
Vakıflar İdaresi’nde çalışan iki müdür neden görevden uzaklaştırılıp, müdürlük görevi yapmadıkları halde maaş almalarına göz yumulmaktadır?
Yukarıdaki sorular öyle uzmanlık sorusu filan değil!
Zaten bir çoğu yıllardır gazete manşetlerinde de yer aldı ve geçmişte büyük tartışmalar yaşandı…
Hadi geçmiş yönetim biraz da suçluluk duygusu ile bu sorulara yanıt vermedi ama şu anda adil ve şeffaf olacağını söyleyen bir hükümet ile dürüstlüğünden hiç şüphemiz olmayan bir genel müdür var…
Yukarıdaki konu edilen soruların her biri bize göre yolsuzluğun, arsızlığın ve yüzsüzlüğün bir göstergesidir…
Ve yıllardır cevap beklemektedir…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın İsmet AKİM, yaklaşık iki yıl önce kuruma alınan 350 elektrik direğinin 50 sene garantisi olmasına rağmen iki senede çürüdüğü ve kuruman da bundan zarar ettiğini öğrendik. Bu arada ilgili şirketin korunduğu yönünde mesajlar alıyoruz. Konu bilginize geldi mi geldiyse bu ayrıcalıklı şirket konusunda soruşturma aşlatmayı düşünüyor musunuz?
Sayın Özdemir BEROVA, dün Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu konusunda bazı veliler polise suç duyurusunda bulundular. Büyük ihtimalle okul yönetimi ve bazı öğretmenler hakkında soruşturma başlatılacak ama sizin de konuyu yakından takip etmeniz talep ediliyor.
Sayın Derviş EROĞLU, bir çok ankette birinci sırada çıkınca şimdi de seçimlere az bir süre kala çekileceğiniz iddiaları yayılmaya başladı. Bu konuda kamuoyuna sağlam bir açıklama yapmanız şart oldu gibi gözüküyor.
Sayın Mustafa AKINCI, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmeniz halinde TDP’nin başına geçip geçmeyeceğiniz tartışma konusu olmaya başladı. Bir çok yakınınız bu durumda aktif siyasete devam etmeniz gerektiği görüşünde birleşiyor. Bir düşünün bakalım kafanıza yatacak mı?
Sayın Süleyman İRVAN, bir vatandaş öpüşme resimlerini sosyal medyada paylaşıp da bunu gazeteler sayfalarına aktarırsa suç bunun neresinde? Basının sustalı maymuna çevrilmesini siz ed istemezsiniz değil mi?
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, hafta sonu Karpaz bölgesindeydim bir çok partiliniz Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yeteri kadar asılmadığınızdan şikayetçi oldu. Biraz daha aktif olmakta yarar var değil mi?
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, istifa nedeninizi sormadılar diye sitem etmekte haklısınız ama acaba sorsalar size çok yüksek yerlerden gelen bir mektubu açıklayacak mıydınız? Sanırız  bu konu hiçbir zaman aydınlığa kavuşmayacak…
Sayın Mustafa TOYCAN, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı özel kalemi olarak daireye geç gittiğiniz ve gelen telefonlara bakmadığınız yönünde şikayetler yapılmaya başladı. Biraz toparlanmakta yarar var zira bu durumdan bakan da etkilenebilir, bizden uyarması!
Sayın İsmail ARTER, Mağusa’dan sizin de çok değer verdiğiniz bir arkadaş aradı yapılan istihdamlarda daha ziyade Resmiye hanımın yakınlarına yer vermişsiniz. Soru şu, şu anda yönetim kimin elinde?
Sayın İbrahim AZİZ, siz KKTC’deki rejimden her fırsatta şikayet edersiniz ama sizin akrabalardan bazıları da Güzelyurt’ta Ülkü Ocakları başkanlığı görevini yürütür. Ne büyük tezat değil mi?
Sayın Hasan ÖZTAŞ, Geçitkale’de Türk Müziği Korosu oluşturmanız bölge insanı arasında büyük memnuniyetle karşılandı. Belediyelerin bunca sorunu arasında çok da iyi yaptınız, tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…
Sayın Barış MAMALI, sanırız meslek hayatınızda ilk kez ‘falaka’ suçlamasıyla bir müvekkilinizi savunacaksınız değil mi? Büyük bir tecrübe olacak, halen bu devirde falaka olayı varsa da artık bakalım hukuk buna ne diyecek?
Sayın Mahmut DEMİRCİ, Ziraat Bankası’nın Hamitköy kavşağı ve Okman Kağıtçılık önündeki ATM’lerinin çalışmadığı yönünde şikayet mesajları aldık. Bu konuda yetkili arkadaşları uyarmakta yarar görüyoruz…
Sayın Asım VEHBİ, yeni ve çok da alışık olmadığımız bir diyet programına başladığınızı ve bu diyette de salatanın yasak olduğu söyleniyor. Şu diyetisyenlerden hangisine inanacağız biz de şaşırdık artık. Bu arada fazla zayıflık da size yakışmayacak gibi görülüyor bilesiniz…
Sayın Harun UÇAR, seçimlere yönelik adayların fotoğraflarına baktığımızda yine tümüne büyük bir fark attığınız gözleniyor. Sizin için de bu seçimler büyük bir fırsat oldu değil mi? Tebrik eder başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…
Sayın Başaran DÜZGÜN, dünkü yazınızda Besim beye az biraz değil epey dokundurdunuz. Karşılıklı bir tavla oynar kırgınlıkları atlatırsınız inşallah. Bu arada basında haksız rekabet konusunda yerden göğe kadar haklısınız, kader utansın artık.
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI: 


----------------------------------
Günün Fıkrası
 
Geyik

85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir. Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar: 
- İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı? 
- Evet, eşim. 
- Ama bayan 25 yaşlarında... 
Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani? 
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de. 
- Nesi varmış dedenizin? 
- Kendisi av meraklısı idi, sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe 
bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...” 
- Olur mu, başkası vurmuştur onu. 
- Ben de onu demeye çalışıyorum…