Dünkü gazetelerde bir haber;
“Girne’de eğlence yerleri denetlendi iş yeri izni olmayan bir disko kapatıldı…”
Diskonun ismi yok!
Hangi amaçla isim vermediler bilemem ama doğru bir yöntem…
Ama LTB ekipleri bir restoranda yaptıkları denetimde ekmek poşetlerinin içinde metal görünümü bir parça gördükleri için hem 2 bin küsur ekmeğe el koydular hem ilgili fabrikayı 24 saat süreyle kapattılar hem de şirketin ismini kamuoyuna açıklayarak güzel bir iş çıkardılar!
Dün bu konuda LTB Sağlık Şubesi’nin açıklamasını sizlerle paylaşmıştık…
İnsan sağlığı için yapılan tüm girişim ve denetimlere de sonuna kadar gönülden destek veririz.
Bunun daha ötesi yoktur çünkü!
Dün ilgili şirketin sahiplerinden genç girişimci Bayram Ezdaş ile buluşup uzun bir sohbet gerçekleştirdik.
Henüz daha 30 yaşında ve bir çok gencin devlette istihdam edilme isteğinin tam tersine bir aile şirketi olan işletmede çalışmayı yeğlemiş…
Yani kolay olanı değil zor olanı seçmiş ve işletmenin gelişmesi için bütün görev onun boynunda…
Dünyadaki bütün yenilikleri takip ediyor, fuarlara katılıyor, işletmelerinin modernleştirilmesi için üzerine büyük bir sorumluluk almış…
Bu genç arkadaşla çok şey konuştuk ama biz bunların hepsini yazmayacağız, çünkü asıl merak ettiğimiz LTB’nin deşifre ederek yatığı bu denetimde ne kadar zarar ettikleriydi!
Burada zaten empati yapmak bile bu konudaki sonucu ortaya koyuyor…
Bir gazetede çıkan olumsuz bir haberden sonra ben olsam ne yapardım diye sorduğumda hiç kıvırmadan söyleyeyim ben de olsam bir daha bu şirketin mamullerinden tek bir ürünü bile evime sokmam…
İşte LTB’ye kızgınlığımız sırf bunun içindir!
Çünkü haberlerin gazetelerde yayınlanmasından sonra bu şirket bundan maddi ve manevi olarak büyük zarar görmüş birçok yapılan sözleşme iptal edilmiş ve 30 personel çalıştıran bir işletme karanlığın içine itilmiştir…
Yani bunun faturası kendileri için çok ağır olacaktır!
Daha da dikkat edici nokta şirket yetkililerin de denetimlere karşı olmaması hatta ağır bir ihmal olması durumunda bir gün değil günlerce ya da tamamen kapatılması yönünde görüş belirtmeleridir…
Konuyu yine dün Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı ile de görüştük…
Üretimin çok az olduğu, yatırımcı ve girişimci insanlara resmen Çin işkencesinin yapıldığı bir ülkede Sayın Çıralı’nın da bizimle farklı düşünmediğini gördük…
Ama artık iş işten geçmiştir…
İlgili şirket deşifre yöntemi ile yapılan denetimden büyük zararlar görmüştür…
Onun için lafımız sadece LTB için değil diğer tüm belediyeler ve devletin diğer denetim organlarınadır…
Tüketim toplumu haline getirilen bir ülkede bu ülke insanı kalkıp da varını yoğunu yatırıma yönlendirip hatta ağır borç altına girip doğduğu topraklara alın tenini akıtıyorsa bu devletin görevi onları katledip bir kenara atmak değil, aksine kucaklayıp sahip çıkmaktır!
 
 
 
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Diğer sağlık örgütleri nerede?
 
Kamuda kanayan yara haline gelen hatta kangrene dönüşen ikinci iş yasağına karşı cesur bir duruş sergileyen ve bunu mahkemelere taşıyan Serbest Çalışan Hekimler Birliği ve yöneticilerini alkışlıyoruz…
Onların derdi aslında devlet çalışanı meslektaşlarının kazançları filan değil!
Her ne kadar tıp insanları arasında ikinci iş ile haksız bir rekabet ortaya çıksa da onların asıl amacı yasaların ayaklar altına alınması ve buna da ilgili devlet kurumlarının ilgisiz kalmasıdır…
Tabi ki öncelikle Sağlık Bakanlığı…
Sonra da diğer meslek örgütleri…
Niye bu kadar sessiz kalıyorlar anlamış değiliz!
Burada yasa gayet açık;
Kamu Sağlık Çalışanları Yasası’nın 43. Maddesi devlet çalışanları özelde çalışamaz diyor…
Bizde ise hem devlette çalışıp hem de iki tane klinik sahibi olanlar bile var!
 
 
 
“Ben bilmem, ben karışmam”
 
Siyaseti, özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini dikkatli takip edenler bilecektir;
Cumhurbaşkanı adaylarından Mustafa Akıncı sürekli olarak insanların rengini belli etmemeye çalıştıklarını ifade eder, yani gizli oylardan…
Dün Karpaz köylerinin birinden bir dost aradı ve ‘buldum’ dedi…
Bu bölgelerde seçim tahminleri sorulan kişiler eğer ‘ben bilmem ben anlamam’ diyorsa Sayın Akıncı’ya destek vereceklermiş…
İlginç bir taktik değil mi?
 
 
Televizyonlara var da gazetelerin başı kel mi?
 
Devletin uydu yayını yapan televizyonlara aylık 30 bin TL katkısı uzun bir süredir gazete sahip ve yöneticilerinde rahatsızlık yaratıyordu.
Şimdi görülen o ki gazeteler de örgütlenmeye başladı ve kötü gidişata dur demek için çok yakında devletin kapısını çalacaklar…
Onların başı kel değil ya!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İbrahim BENTER, Vakıflar İdaresi’nin Girne Kervansaray bölgesindeki 5 apartman binasının tamirat ihalesinde sizin bilginiz dışında bazı gelişmeler yaşanıyor. İhalenin kapanmasına 3 gün kala ek bir şartname yayınlanıp burada kullanılacak malzemenin tek bir firmadan sağlanması şartı koyuluyor. Hani bir laf vardır ya ‘be ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diye…Bir kurcalayın bakalım altından kim çıkacak?
Sayın İsmail ARTER, DAÜ’de bir garip alışveriş merkezi inşaatı yapma girişimine el koyduğunuzu ve soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. İlgili şirketin gizli ortaklarının olduğu bunların içinde DAÜ’de çalışan yetkililerin olduğu da iddia ediliyor. Uyanık olmakta fayda var değil mi?
Sayın Zeren MUNGAN, seçim yasakları nedeniyle kira ödemesi engellenen ve yatırımı yarım kalan Sadık Bıçak olayında sizden talimat beklendiğini duyduk. Umarız bir an önce talimatı verirsiniz de sanayici bir iş insanımız daha fazla mağdur olmaz.
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, sağlıkta ikinci iş yapan meslektaşlarınız için açtığınız davada start nihayet verilmiş. Umarız bir sonuç alır ve devletin bir ayıbını örtmüş olursunuz ama diğer sağlık örgütlerinin niçin bu konuya duyarsız kaldığını anlamakta da güçlük çekiyoruz. Paranın gözü kör olsun değil mi?
Sayın Hasan SERTOĞLU, Türkiye Futbol Federasyonu’nun KKTC’de şube açmasını Cumhurbaşkanlığında yapılan toplantıda kabul ettiğiniz yönünde mesajlar alıyoruz. Sanırız sizin asıl sorununuz size haber vermeden FİFA’ya yazı yazılması değil mi? Bu arada Serdar Denktaş ile buluşup ciddi bir toplantı yapmanızda yarar görüyoruz. Belki de böylelikle biraz yatışırsınız…
Sayın Uğur KİRAZ, Kıbrıs Sigorta müdürlük koltuğu altınızdan gitti ama Aralık ayına kadar danışmanlık görevi yapacağınızı ve maaşınızın da işleyeceğini duyduk. Bu arada tazminat işi de olmamış diyorlar. Şimdi yatıp kalkıp dua etmeniz gerekiyor ki hükümet bozulsun ve bir yenisi kurulsun değil mi?
Sayın Hasan TAÇOY, bakanlık sürecinde gayet iyi bir yol haritası izliyorsunuz ama sizin özel kalemden gelen şikayetlerin haddi hesabı yok! Özellikle partililer ateş püskürüyorlar haberiniz olsun. Karşınıza alıp sağlam bir konuşmak sizin siyasi geleceğiniz için de iyi olacak gibi gözüküyor…
Sayın Serdar DENKTAŞ, Futbol Federasyonları konusunda yaptığınız açıklamalar biraz sansürlü olunca toplum biraz daha ayağa kalkacak gibi gözüküyor. Bu arada KOP konusundaki hassasiyetinizi iyi anlıyoruz ama artık ortaya çıkıp perde gerisinde konuşulanları açıklamaz zorundasınız…
Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kimi destekleyeceğiniz konusunda halen renginizi belli etmemişsiniz. Sayın Akıncı ve Sayın Siber ile dirsek temasında olduğunuzu söyleyenler de yok değil. Artık açıklama zamanı geldi değil mi?
Sayın Salih KAYIM, seçimlerde Derviş beye tam ve koşulsuz destek vereceğinizi duyduk. Bazı partililer buna tepki koyuyor ama sonuçta bu bir gönül meselesi değil mi? İnsan bazen yüreğindekini kalbinden atamıyor tabi ki…Hayırlı işler dileriz… 
Sayın Doğuş DERYA, genel yayın yönetmenliği en fazla da size yakıştı diyorlar. Ne ilginçtir değil mi ülkede 16 tane gazete var bir tanesinde bile değil yayın yönetmeni yazı işleri müdürü bile yok. kadınlar gerçekten de her yerde eziliyor.
Sayın Raif ATAÖV, muhterem amcanızın vefatını üzülerek öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…
Sayın Metin BİLMEM, gardiyan camiası bir mahkumunu açıklamalarından ötürü infial içinde. Siz ise gözle görülür bir şey yok diyerek olayı geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Bu işler zaten göz önünde yapılan işler değil ki? Lütfen tüm gardiyan arkadaşların zan altında kalmaması için olayı sonuçlandırın…
Sayın Eray KERMEOĞLU, genç bir işletmeci olarak neredeyse boynuz kulağı geçmek üzere. Kısa bir sürede işletmenizi marka haline getirdiniz. Hele de Cemal hoca gibi müşterileriniz varken sırtınız yere gelmez değil mi?