Çözümsüzlüğü savunanların çözümsüzlükten beslendiği ileri sürülür. Çözümsüzlük, KKTC gibi tanınmamış bir devlette, politikacılara rüşvet/komisyon alabildikleri, yakın akrabalarına devlet olanaklarını peşkeş çekebildikleri, son derece verimli bir ortam sunar. Kayıtdışı ekonominin yarattığı puslu iklimde sürdürülemez düzenden çıkar sağlayanların başında politikacılar gelir.
 
Saint-Petersburg Devlet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Stanislav Tkachenko ‘Isolated Part of Cyprus’ adlı kitapta yer alan bir makalesinde, tanınmamış devletlerde hükümetlerin faaliyetlerine uluslararası mevzuatın uygulanamadığını ve uluslararası örgütlerin bu devletlerde etkin bir denetim yapamadığını vurgular. Bunun sonucu olarak da tanınmamış devletler suç örgütleri ve diğer kayıtdışı işler için oldukça çekici devletler haline gelirler.
 
Öyleyse, Kıbrıs sorununda çözüm karşıtı olan politikacıların tanınmamışlıktan, denetim dışı kalmaktan ve çözümsüzlükten fayda sağladıklarını düşünebilir miyiz? Bazıları sorunun çözümsüz kalmasını ve tanınmamış statünün devamını, sırf şahsi çıkarlarını korumak istedikleri için tercih ediyor olabilirler mi? Uluslararası mercilerin denetimden uzakta, % 10 komisyon bir şirketten, % 10 rüşvet bir diğerinden alabilen bir politikacı; bazı şirketlerin de gizli ortağı olabilen, oğlunu ya da kızını bir başka şirketin yasal ya da gizli hissedarı yapabilen bir siyasetçi, denetleneceği, dolayısıyla komisyon alamayacağı, uluslararası tanınırlığı olan her yapıya ve her çabaya karşı gelecektir.
 
Karşı gelecektir çünkü uluslararası denetim altına girmek karanlık işlerin çevrilmesine engel koyacak, politikacının rüşvet talep edebileceği bir ortamın yaratılmasına izin vermeyecektir.
 
Bu nedenle bazı politikacılar çözümsüzlükten beslenirler. İş ciddiye binmeye görsün en karasından, en katısından milliyetçi bir söylemle karşınıza dikilir, en keskin kılıçlarını kuşandıkları gibi meydana çıkarlar. Savaş naraları atanlara ve tehdit savuranlara tek başına parti kuramayacağını anlayınca diz çöküp af dileyenler de katılır hem...