Şimdi yazacaklarım genç arkadaşları birazcık sinirlendirebilir ama gerçek dünyayı da azıcık anlatmak gerekiyor.
Mezun olduğunuz bölümde size ne anlatılıyor bilmiyorum- ki inancım gerçek hayatın mücadelelerle dolu olduğu yönünde,
Reel hayat tahmininizden çok zor.
Eğitim hayatınızda basamakları kaçar adımla çıktığınızı da bilmiyorum ama gerçek hayatta ilk basamağa basmayanın nefesi çabuk kesiliyor.
Çeşitli meslek gruplarındaki yöneticilerle bir araya geldim, mezun arkadaşlar hangi beklentiyle geliyorlar, neyle karşılaşıyorlar diye sordum, aldığım yanıtlara pek şaşırmadım, çünkü bizzat ben de şahit oluyorum.
Şaşırdığım tek nokta ailelerin yaklaşımı oldu, onu da diyeyim.
Mesela otelciler diyor ki;
Ön büroya müracaat eden bir arkadaş, bellboy ya da resepsiyonist olmak için değil, direkt ön büro müdürü olmak için geliyor.
Bunun kademeli olduğunu, sıfırdan başlanılması gerektiğini, hepimizin sıfırdan bu yerlere geldiğini anlatmaya çalışıyoruz, sorulan ikinci soru maaşlar.
Ve genellikle maaşlar tatmin edici bulunmuyor.
Restorancılar;
“Bulaşıkçı, garson olmak isteyen yok, idareci olmak isteyen çok.
Çatalın sağda mı solda mı olması gerektiği sorusuna yöneltilen cevapta doğru değilken müdür olmak istemeleri manidar.” Cevabını veriyorlar.
Bizim mesleğe gelelim,
Mesela benim branşımda da, muhabir olmak isteyen yok.
Herkes spiker veya TV programcısı olmak istiyor.
Ya arkadaş, en azından mikrofon nasıl takılır, ses provası nasıl yapılır, kameraya nasıl bakılır bunları öğren diyorum.
Hani haberciliği, haber nasıl yazılır, nasıl araştırma yapılır, nasıl servis edilir bunları geçtim,
Yok ben spiker olacağım diyor.
Ya kardeşim piyasa zaten programcı dolu, eline mikrofon alan programcı bu memlekette, işin özünü öğren yarın lazım olur diyoruz,
O adamı bir daha gören çıkmıyor kanalda.
Özetle arkadaşlar,
Ben duayen değilim,
Süper bir TV programcısı hiç değilim,
Kaliteli bir spiker hiç hiç değilim.
Gazeteci zaten değilim.
Saydıklarımdan çok çok iyi isimler fazlasıyla mevcutta,
En azından işini seven, bu işe kahve taşıyarak başlayanlardan biriyim.
Hiç kimsenin kendi işini yapmadığı, sonra da işsizlik var diye feryatların yükseldiği memleketimizde, bir işi en iyi yapmak için en alttan başlamak gerektiğini de bilmek gerekiyor.
Unutmayın ki rakipleriniz sadece meslektaşlarınız değil, aynı zamanda sizin para kazandığınız işi hobi olarak yapanlar.
Bu sebeple başlanılacak yer müdürlük değil, vasıflarınız yeterliyse gidilecek yer orasıdır.
O sebeple azıcık sabır ve sebat.
Ha dayınız var memur, torpiliniz var patron olacaksanız,
Söylenilenleri okumadan silin atın.
Bir dönem kravatlı bol bol görürüz sizi,
Ama sadece bir dönem..