Halk arasında sıklıkla kullanılan ve anlamı ile ilgili çeşitli söylemler olan bu sözcük aslında benim gibi İskeleli olan Bener Hakkı Hakeri hocamın “Kıbrıs Türkçesi Sözlüğünde” belirttiği gibi “Söylenilenlere hiç aldırmayan, tınmayan kimseler” için kullanılır genelde.

Benim açımdan “sumak dayı” olan kişinin karakteri bakımından onur, gurur, şeref ve haysiyet konularında da zafiyetleri olmasına bağlı olarak yaptığının ve kendisine yapılanların farkında olmayan, değer yargıları yoz ve çürümüş olan, halk arasında muteberliği hiç olmayan kişilerdir de aynı zamanda.

Şimdi bu bağlamda uzun zamandır Kıbrıs Türk kamuoyunu meşgul eden Ulusal Birlik Partisi’nin rezalt-i meşguliyetlerinin bir diğer yansıması Lefkoşa Türk Belediyesi’nin içinde bulunduğu bu karmaşa ve bilinmezlik koşullarında Cemal Bulutoğluları’nın yeri nedir?

Öncelikle şunu söylemekte hiç de sıkıntı duymadan belirtmeliyim ki bir kısım kişilerin ağzındaki “Cemal Başkan aslında iyi adamdır yahu” ifadesinin hiç de o kadar masumane olmadığıdır. Lefkoşa Türk Belediyesi’nde yaşanan bu çirkinliğin yaşanmasında rol oynayan aktörlerden biri de kendisidir aslında. “Bana partiden öyle dediler de ben yaptım” demekle bu sorumluluktan kurtulamaz.

Aklını, misyonunun hukuki çerçevesi içerisinde kullanma yetisine sahip olan her birey dolduruşa gelip de kendini ve çalışanlarının geleceğini bile bile tehlikeye atmaz. Yasadışı borçlanmalarla, geriye dönüşü olmayan harcamalarla, değerinden fazla ihale bedellerinin ödenmesi ile, hatır gönül ve parti baskısı ile yoğun istihdam ile, gereksiz harcamalar ile, vizyonsuz, misyonsuz, stratejisiz ve hedefsiz bir bakış açısı ile Belediyenin geleceğini tabiri caizse yok etme noktasına getirdiler el birliği ile.

Öyle ağır aksak bir hukuk işleyişi var ki ülkemizde Sayıştay’ın Belediye ile ilgili birinci kısım raporundan sonra beklenen diğer rapor hala daha çıkmamış, Savcılık tarafından PGM Mali Şube’ye sevk edilen dosya halen bir sonuca bağlanıp tekrar Savcılığa intikal etmemiş ve tüm bu “fasariyanın” içinde Hükümetin basiretsiz ve cibiliyetsiz manevralarının içinde hem çalışanlar hem da Lefkoşalılar bir güzel mağdur edilmiş.

Bir Belediye Başkanı düşünün ki soğan başı mı? Zurnanın son deliği mi? yoksa soyut bir şey mi belli değil. Belediye’nin iflasının ortaya çıktığından beri bu süreçte etkisiz bir eleman gibi dışlanmış ve özne olacağı yerde diasporada yaşayan bir yurttaş gibi tüm yetkileri elinden sökülüp alınmış yok hükmünde bir canlı gibi.

Açıkça söylemek gerekirse suç ortakların tüm bu olanların suçunu sana yüklemeye çalışıyorlar Cemal Bey; ki kendileri yağ gibi sıyrılıp ak pak bir şekilde “kara koyun” bulmanın zevkini yaşarken sen de zarıncayasın. Bir ara çıkıp altı dolu mu bilmiyorum ama bazı “konuşurum” diye tehditler yapmıştınız ve ardından avcı görmüş ürkek tavşan gibi sindiniz ya da sindirildiniz !

Ya konuşun ya da daha fazla onur erozyonuna uğramadan çabuk hırsız ev sahibini bastırır misali bir kontratak yaparak durumu eşitleyecek hamleyi yapın! Toplum içerisinde itibarsızlaşan konumunuzu hayali ve zeminsiz açıklamalarla da kurtarmaya çalışmayın. Zaten artık bu açıklamalara çocuklar bile gülmeye başladı.

Ülkede temsil de ettiğiniz partinizle birlikte bu halka yaşattıklarınızla her şeyi anlamsızlaştırdığınız gibi halkı da hayaletten saydınız. Bir toplum ancak bu kadar aşağılanıp yok sayılabilirdi zaten. Şundan emin olabilirsiniz ki bu toplum bu çürümüşlük karşısında ne kadar bıkkın olsa da halka reva gördüğünüz bu yaşam koşullarını ve SİZLERİ inanın ki hiç unutmayacak.

Hal böyleyken gelinen bu noktada yine de sorma ihtiyacına binaen final sorum soruyorum : “CEMAL SUMMAK DAYI MI?”