Yaşamakta olduğumuz dönem bu sürecin kendini yeniden üretemediğini ve toplumun aktif siyasetin parçası olma talebini yansıtıyor.

Bu talebi siyasetçilerin gördüğünü ve çok korktuklarını görebiliyoruz. Korku, siyasi çıkarların bitmesi yönündedir!

Geçim derdi, kenetlenmeyi beraberinde getirecek ve toplumdan yükselen sesler, toplumun yeniden bir araya gelmesini gerektirecek.

Siyasetin maskesi düştü.

Kıbrıslıtürkler bilinçlidir. Kıbrıslıtürkler bir noktadan sonra kendilerine uygulanan adaletsizliğe baş kaldırmayı bilir. Kıbrıslıtürkler olan biten karşısında çaresizlik içinde beklemeyeceği zamanın geldiğini anlar.

Kıbrıslıtürkler olarak bize oynanan oyunun artık farkına vardık. İradenin elimizden alınmaya çalışıldığını anlamayanlar da anladı. Bu Ulusla Birlik Partisi içinde olanlarla netleşeceğe benziyor.

***

Baştan beri asıl aday belki de Resmiye Eroğlu Canaltay değildi.

Parti içi muhalefet, bu ismin onay alamayacağını bildiği için onun aday gösterilmesinde ısrarcı olup, bunun duyulmasından da endişe edildiği için muhalefet ile doğru bir şekilde istişareyi sağlayamamışlar besbelli.

Oysa muhalefete de asıl nedeni açıklasalardı, iktidardan değil, muhalefetten alacağı oy ile Meclise Başkan olacak olan Resmiye Eroğlu Canaltay, UBP içindeki muhaliflerin kazanması, müdahale yönündeki şaibelerin üzerine yürünmesinin sembolü olabilecekti.

***

Bir yandan Hüseyin Özgürgün’ün vekilliğinin düşürülmesine karşı çıkıp, öte yandan savcılığa 48 vekil ile oy kullanma talebi tasarlayanların tutarsızlığını düşündünüz mü? Bu bir acemilik, bir derme çatmalık değil de neydi?

Hüseyin Özgürgün uzaktan keyifle izleyerek, bir zamanlar emanetçi başkan diyenlerin ne kadar yanıldıklarını anımsamalarını bekliyor. Ya da anladıklarını açıkça itiraf etmelerini.

Önce de söylemiştim yine tekrar ediyorum: İçimden bir his hala dönüşünün muhteşem olacağını söylemeye devam ediyor.

***

Şimdilerde gene yanlış isimler zikrediliyor Meclis Başkanlığı için. Muhalefet ile olası bir Meclis Başkanlığı ile Başkan yardımcılığı hususunda Sennaroğlu direkt saatli bombadır.

Ne zaman ve nasıl farkına varacaklarını çok merak ediyorum.

***

Bir erken seçim lafı dolaşıp duruyor. Erken seçim şu an değil tartışılacak ilk mevzu, üzerine fikir yürütülecek bir başlık bile olamaz. Ne muhalefet ne iktidarın herhangi bir seçim vaadi olamayacağı gibi politika üretebilecekleri meseleleri bile yok. Aklı olan siyasal parti seçimi anmaz!

Adına erken denilen seçim pandemi sürecinde sağlığı, eğitimi, ekonomiyi allakbullak etmek olur. Hatta sandığa hiç kimsenin gitmemesi anlamına gelir ve halkın yönetimden iyice koparılması anlamına gelir.

Lakin sadece istenilen seçmenler sandığa gitsin diyor ve diğerlerini uzak tutmayı planlıyorlarsa o başka…

***

Hastalığın bulaş sürecini yönetemedik.

Bu olağanüstü dönemde halkı yatıştırmak, rahatlatmak ve güvende hissettirmeyi popülizm yaparak başaracağını zannedenlerin acemiliğiyle yürümeye çalışmak da yaklaşık 2 ay önce ellerinde patladı.

Şimdiki hamle ne olacak?

Siyasi kavgaları bir kenara bırakın. Çünkü attığınız her yanlış adım güneyde çalışan emekçileri, otelcileri, turizmcileri, taksicileri, şoför okullarını, öğrencileri, velileri, asgari ücretlileri ve daha aklınıza gelebilecek her kesimi size karşı birbirine yaklaştırıyor. Bunun farkına varın.

***

Laf ebeliği ile siyaset yapılmaz. Sadece kendisi kurtulmuş bir zümre kurtulmuş sayılmaz.

Hala şans varken dönün ve artık bu ülkenin insanı olduğunuzu unutmayın.

Size vaat edilenler sizi değil, vaatlerde bulunanları kurtarıyor beyler!

Dr. Çiğdem DÜRÜST