Her insanın bir hayali vardır. Kimisi eğitimle ilgili hayaller kurar kimisi işiyle ilgili ve bazılarının hayali daha büyüktür ülkesiyle ilgili hayaller kurar…

Benim de hayalimde hep siyaset vardı. Yapabilir miyim diye sorgulamadım. Hedef koymuşsanız zaten o yönde yaptığınız çalışmalar sizin başarmanıza engel teşkil etmez.

Ancak son günlerde siyasi alanda ülkemizde yaşananlar beni gerçekten korkutmaya başladı.

Yeşili ve denizi ile ada ülkesinde yaşamanın avantajını hep hissettim. Bizler bu adada devlet ciddiyetini saymadan geçemediğimiz İngiltere’nin tek koloni haline getiremediği toplum olarak; alışkanlıklarından vaz geçemeyen, ketum bir toplum olduğumuzu zannediyorum.

Ancak son siyasi gelişmelerden de açıkça endişe duyulması gerektiğine inanıyorum...

İngiliz döneminde ve Güney komşumuzla Cumhuriyeti kurduğumuzda dahi birbirimizle ilişkilerimiz Türk toplumu olarak net çizgilere sahipti. Ancak 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra ülkemize gelen ve şu an nüfusumuzun yarısına yakınını oluşturan TC göçmenleri, artık 38 yıl aradan sonra ülkemizdeki siyasi gelişmelerin belirleyici unsuru haline getirilmek istenmeleri ve bu konudaki halk arasında konuşulanlar gerçekten bizi rahatsız etmektedir.

Şu an maaşların bile ödenmeyeceği, siyaset ve siyasetçilerin dibe vurduğu, bu konuda halkın iradesine ipotekler konulmaya başlandığı halk arasında telaffuz edilmektedir.

İrsen Küçük başkanlığındaki UBP, ekonomik kriz ve büyük parti olmanın dezavantajları yanında TC Hükümeti imzaladığı ve onun memurları ile pazarlıklar yapması kendisini ve partisini halk içerisinde çok yıpratmıştır. Artık bu dayatmalar halk içerisinde kabul görmemekte ve hatta bize her türlü desteği veren ve Anavatan dediğimiz Türkiye’ye göçmen insanlarımız da dâhil olmak üzere tepkiler oluşmaktadır.

Düşünün, bir partinin kurultayına kadar müdahale eden bir makam, kim olursa olsun onun tabiiyetini taşıyan insanlar arasında bile ayrışmalara neden olmuş ve bugün müdahaleler yüzünden ülkemizde siyaset dibe vurmuştur.

1975’ten günümüze kadar göçmen olan bu insanların bu ülkede kangren olmuş sorunları var iken, bunların sıkıntılarının ne olduğunu dahi bilmeden sadece seçim dönemlerinde bu insanların iradelerine ipotek konmasını artık bu insanlar bile kabul etmemektedirler.
Kimse kusura bakmasın.

Artık herkes şapkasını önüne koyup, düşünmelidir.

Bu tür müdahaleler ülkemizdeki herkesi ayrıştırmakta ve bunun hesabını hiçbir siyasi kurum ve siyasetçi verebilecek durumda değildir.

Artık temiz siyaset için bu ülke insanlarını ayrıştırmadan, sosyal adaleti ve halkını gözeten ve dinleyen siyasetçilerimize ihtiyaç vardır. Dayatmaları bu ülke insanı hiç bir zaman kabul etmez ve etmeyecektir de.