Şu hastalık muhabbeti iyice gerdi artık.

Beceriksizlikle bilinmezlikler bir araya gelince işler de iyice karışmaya devam ediyor.

Güya kapıdan girip pozitif olanlar yakalanıyor ve hemen müşahede altına alınıyorlar alınmasına ama yolda belde, temas ettikleri, temas ettiği yerlere temas edenler filan ne durumda acaba?

Esasında Covid’ten ölenimiz de yok bizim.

Dünyadaki ölümlerin birçoğunun kronik hastalıkları olanlar olduğu açıkça görülüyor. Yaşlıların da kronik hastalıkları olması halinde öldüklerini biliyoruz Covid-19 bahanesi ile.

Tüm bunlar açıklanırken, göstergeler de bu yönde iken sorunumuz olan kanseri, MS’i ve devlet gözetiminde olması gereken diğer bir çok hastalığı unuttuk sanki. Trafik kazalarına neden olan insanımızın canına kasteden yolların durumunu da…Diğer unutturulan pek çok şey gibi.

Çok da iyi oldu değil mi? O küçücük menşei belirsiz virüs müdür, bakteri midir neyse, geliyor; ortalığı karıştırıyor ve biz sadece onun arkasını toplamaya çalışıyoruz.

Yoksa bu birkaç ayda mucizeler yaratacaktık. Mesela KKTC’yi tanıtacak, dahası kalkınıp çağdaş medeniyetler seviyesinin ultrasına girecektik.

Yazık, olmadı işte…

Sahi yurdumuzda gripten ölen kaç kişi var acaba onu da bir açıklar mısınız?

Çünkü bu işin içindeki bit yenikleri, baştan beri devam eden şüphelerim arasında. Lakin itiraf etmeliyim ki, diğer pek çoğumuz gibi bir yanımda özenli olmak geretiğini fısıldayıp duruyor.

Dün mahalledeki bakkala gittiğimde “Abla yarından sonra maske takmak zorunlu.Yeniden çok özenle dikkat edilmeli bizim bakkalda da… Müşteriler de birbirlerine laf söylüyorlar haklı olarak” dedi.

Biz oldukça rahatlamıştık. Zorunluluk sürüyor elbette biliyoruz da, iklimimiz, ülkemiz koşulları ve kültürümüz maske ile yaşanası bir yer de değil ki…

Hadi takın maskelerinizi de bugün 16.00’dan itibaren bir turcuk atın mahallede… Eve gelinceye kadar maske içi ve çevresinde bu defa da başka cilt rahatsızlıkları ve ona bağlı komplikasyonlar gelişmezse şaşırmak lazım…

Anlayacağınız maske konusunda da aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık!

Sahi varsayalım ki artan vakalar hakikaten bir tehdit yurdumuzda yaşayanlar için… Ki şimdi bayram için gidecekler, gelecekler, otellere toplanacaklar, ayrılacaklar derken temas had safhalara erişecek…

Yolculukta, ülke değiştirirken ve buna bağlı her türlü mekan ve işlem esnasında pozitif olmayanların gerçekten pozitif olmadıklarını nereden bildiğimiz ve nasıl takip ettiğimiz hususundaki soru işaretlerimizin yanıtsız kalışını yinelersem bana kızmayın n’olur!

Maksat tam olarak nedir anlamadık.

Hiç kimse anlamadı.

Bir tehdit var mı, yok mu… Gelir mi gelmez mi,, öldürür mü öldürmez mi…?

***

Yuvarlanıyoruz.

Dedik ya hastalığa bahane hatalar ve eksikler de görünmez oldular galiba.

Kararnameler, tüzükler, uygulamalar, sözlü talimatlar, arap saçına dönmüş kafalar…

Birşeyler yolunda değilmiş gibi hissediyoruz ama hadi bakalım!

Hakkımıza hayırlısı. Tanrı bizimledir…

Dr. Çiğdem DÜRÜST