Rum Ortodoks Kilisesinin yeni Başpiskoposu Yeorgios, “taç” giyer giymez savunma bakanı gibi konuşarak, silahlanma çağrısı yaptı.

Bir önceki, “Enosis saplantılı papazlar” başlıklı yazımda, Rum Ortodoks Kilisesi’nin yeni seçilen Başpiskoposu Yeorgios’un, daha “taç” giymeden, Rum siyasi elitlerini etkileme gücünü kullanmaya hızlı başladığını ve Rum siyasilere “Millî davada Kilise’nin sözü dinlenmeli” çıkışı yaptığını, Kıbrıs’ta serbest dolaşım ve serbest yerleşimi gündeme getirdiğini yazmıştım.

Yeorgios, Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Apostol Varnava Katedralinde 8 Ocak Pazar günü düzenlenen törenle, “taç” giyerek Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğu tahtına oturdu.

Başpiskopos, “Taç” giyme töreninde yaptığı konuşmada “devlet başkanı” edasıyla, “devletin bütün kritik konularında söz ve görüş sahibi olmak isteğini” açıkça dillendirdi.

Rum Kilisenin geçmişine bakıldığında, bu isteği hiç de şaşırtıcı değildi.

Bilindik Rum görüşlerini dillendiren yeni Rum Başpiskopos, Rum yönetiminin silahlanmasına kilisesinin aktif katkı koyacağını da söyledi.

Yaparlar, geçmişte de yapmışlardı…

Geçmişte Kıbrıs’ı silah deposuna çevirmişler, adayı kana bulamışlar, Kıbrıs Türklerine vahşet dolu yıllar yaşatmışlardı.

*

Yeorgios, Başpiskopos seçildikten sonra basına ilk demecinde, “büyük seleflerinin yaptıklarından daha azını yapmayacağını” ve onların yolundan gideceğini söylemişti.

Yolundan gideceklerinden biri de Başpiskopos Makarios’du. Makarios, 1950’de Başpiskopos seçildiğinde, Kilisede yemin ederken, Rumların, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hedefi olan Enosis yolunda ölünceye kadar mücadele edeceğini açıklamıştı.

Dediğini de yapmıştı…

*

KİLİSE, SEÇİMDE KİMİ DESTEKLEYECEĞİNİN MESAJINI DA VERDİ!

Dikkat çekici bir detay da, yeni Rum Başpiskopos Yeorgios’un, “taç” giyerken yaptığı konuşmada, Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan’ın, dış ve savunma politikaları ile askeri alanda bütünleşmesini öngören Ortak Savunma Doktrininin aktif hale getirilmesi ve savunmanın güçlendirilmesi, yani silahlanma çağrısı yapması oldu.

Rum-Yunan Ortak Savuma Doktrininin yeniden canlandırılması fikrini kısa zaman önce, 5 Şubat’ta yapılacak seçimde Rum yönetimi başkanlığına aday olan eski Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, 11 Ekim 2022’de ziyaret ettiği Atina’da gündeme getirmişti.

Nikos Hristodulidis, Atina’da Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile de görüşmüş ve “Atina ve ‘Lefkoşa’, operasyonel açıdan mümkünse Ortak Savunma Doktrinini yeniden canlandırmanın olanaklarını samimiyetle görüşmelidir” demişti.

Hristodulidis, Kilise’nin desteğini aldı demektir…

Yeni Rum lideri seçilmesi de sürpriz olmaz.

*

Rum-Yunan Ortak Savunma Doktrini nedir, neyi öngörüyordu?

Kısaca, dönemin Yunanistan Başbakanı Andres Papandreu ile Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Glafkos Klerides’in Kasım 1993’te imzaladığı doktrin, Rum tarafında hava ve deniz üssü inşa edilmesini, Rum silahlanmasının artırılmasını, Rum tarafı ile Yunanistan arasında “tek savunma alanı” oluşturulmasını öngörüyordu.

Doktrin kapsamında, Baf’da askeri üs, Zigi’de (Terazi) deniz üssü kurulmuş, Rusya’dan S-300 füzesi sipariş edilmişti. S-300 füzeleri Türkiye’nin ve bazı Batılı ülkelerin baskısı ile Girit’e konuşlandırılmıştı. O yıllarda, Rumlar yine silahlanma çılgınlığına girişmiş, Kıbrıs’ta gerilim dolu yıllar yaşanmıştı.

*

Rum Kilisesinin Kıbrıs adasına yaşattığı kanlı geçmişi bizler iyi biliyoruz.

Ama kendileri yaşanılanlardan ders çıkarmıyor, Kıbrıs’ın tamamına sahip olmak istiyor, Kıbrıs Türklerini azınlık görüyor...

Papazlarına atış talimi yaptıran Kilisenin yeni Başpiskoposunun “taç” giyer giymez, silahlanma çağrısı yapması elbette şaşırtıcı değil.

Sebep oldukları kanlı geçmişten ders çıkarmadığı görülen ve Enosis hayallerinden vazgeçmeyenlere bir kez daha hatırlatmakta fayda var;

Kıbrıs’ta egemen eşit iki ayrı devlet, iki ayrı devlette yan yana yaşayan dini, dili, milleti ayrı iki halk var.

*