Verilere bakıyoruz, hiç de söylendiği gibi değil ölüm oranları!

Ölenlerin yaş ortalamalarına veya sağlık durumlarına bakıyoruz, korunmamaları halinde zaten ölmeleri çok muhtemel kişiler!

Geçtiğimiz günlerde 27 yaşındaki obez hasta yoğun bakıma yattığında, haber sanki Covid-19’dan dolayı yoğun bakıma alınmış gibi algılandı toplumda ve ciddi bir panik yarattı. Oysa kilo fazlasına bağlı pıhtı sebebiyle son bir yılda yoğun bakıma alınmış en genç hasta olarak yayınlanmıştı.

Nasıl bir korku dünyası yarattılarsa, biz de buna alet oluyoruz!

Ey arkadaş!

Farkında mısınız onlar ilaçlarını, testlerini satacaklar diye, aşılarının en fazla kâra ulaşması için mücadele edecekler diye, en çok hangisi zengin olacak kavgası verecekler diye biz evlerimize hapsedilerek korku içinde yaşatılıyoruz. Biz her türlü özgürlüğümüzden fedakârlık ediyoruz.

İşyerimizi açamıyoruz.

Sosyalleşemiyoruz.

Pek çok sektörün korku içinde çöküşünü, birçok insanın açlık ve sefalete sürüklendiğini birçok devletin artık yurttaşları için mücadele edemez hale geldiğini izliyoruz.

Bu korku ile gaza gelip aşılanırsak özgür olacağımız empoze ediliyor. Yani aşı son ve tek çareymiş.

Aşı sadece beni koruyor ey akısızlar! Aşı oldum diye kalabalıkları koruyamıyorsam ve herkesi aşılamak mümkün değilse neyi empoze ettiğini bir daha düşün ve bizle dalga geçmeyi kes!

PCR testi de para düzeni için sağlık tüccarlarının bir oyunu! Hatta aşıdan çok kazandırdı…

Bu nasıl bir düzen allahaşkına!

Birinin PCR sonucu pozitif çıktı diye beni hapis hayatı yaşamaya zorlayacaksınız, sonra da iyi ki pozitife dönmedi diye sırtımı sıvazlayıp sağlıksız, hareketsiz, antisosyal bir ortamda kalışımı normalleştireceksiniz. Öyle mi?

1 buçuk senedir buna boyun eğdik! Yeter artık!

İşinize gelen ortamlarda veya günlerde her şey serbest, diğer günlerde bizi eve hapsedip aşıya, ilaca ve diğer birçok sağlık tüccarının ellerini ovuşturmasına mahkûm edeceksiniz!

Çalışma günlerinde bu covid-19 için önlem sadece sağlıksız, bol bakterili, bol virüslü saçma maskelerle dolaşmak ve dermatolojik olarak ellerimizi de derimizi de mahveden o antibakteriyal malzemeler ile yaşamamız sağlanıyor. İnsan gibi hissedeceğimiz, sosyalleşeceğimiz zamanlarda da evlerimize hapsedilerek aşı dilenir hale getiriliyoruz. Aş bulmanın, aşıya erişmenin de ne kadar önemli olduğunu bizimle dalga geçercesine paylaşıp ulaşılmaz olanın ideal olduğu ve ulaşanın da ayrıcalıklı olacağı hissi içinde birbirimizle kavgaya sokuluyoruz!

***

Yeter!

Benim devletim veya hükümet edenler buna inanıyorlarsa neden inandıklarını açıklasınlar!

Yok eğer inandıklarından değil ama sürükleniyorlarsa o zaman da bunu kabul etsinler!

Bu rezilliğin artık bitmesi gerekiyor. Böyle bir virüs var ama o kadar tehlikeli değil. Bir plan dahilinde korku içinde yaşatılıyor, zerimizden istedikleri gibi para kazanan sağlık tüccarlarına hizmet ettiriyorlar, hizmet edenin de etmeyenin de batırılarak dünyadaki beslenme, barınma, sağlık gibi çok önemli, sosyalleşme gibi olmazsa olmaz ve doğrudan insan oluşumuzla alakalı meselelerle bizi sınıyorlar.

Yeter!

Durdurmanın zamanı gelmedi mi?

Piyasayı parselleyip, 60 yaş üstü, 60 yaş altı, 40 yaş sınırı gibi çerçeveler ile birbirlerinin bal tutup bizle dalga geçenleri daha ne kadar izleyeceğiz!

***

Sayın Başbakan!

Sayın Sağlık Bakanı!

Yeter!

Hemen bugün tüm yasakları kaldırın!

Hemen bugün kişilerin kendilerini koruyabileceklerini ve bu sorumlulukla yaşayabileceklerini açıklayın!

Sağlık hizmetini rutine çevirin.

Ülkede her şeyi alt üst eden bu paniği de ortadan kaldırın, insanları zorladığınız bu anlamsız düzenlemeden de bizi kurtarın…

Dr. Çiğdem DÜRÜST