Sevgili okurlar;
Gazetecilik mesleğinde bazen öyle noktalara geliyoruz ki yazıp yazmamak arasında çok hassas bir dengede gidip gelebiliyoruz.
Yani, olayların bir etik kuralları var bir de vicdani yanı…
İşte bu ruh hali içinde kaldım bir kez daha!
Ve çok yakındaki tanıdıklarıma bir soru yöneltmek ve görüşlerini öğrenme ihtiyacı hissettim.
Sorum şuydu;
Diyelim ki bir kurumun başındasınız, çalışanlarınızdan birisi vatandaştan rüşvet almak suçuyla yargılandı ve suçu mahkeme tarafından sabit görüldü..
Hapis cezasına çarptırıldı, cezaevine girdi ve çıktı, bu çalışanın kaderi artık sizin elinizdedir, siz olsanız ne yaparsınız?
“Yüz kızartıcı bir suç işlediği için memurluktan men mi edersiniz yoksa yeni bir görev verir çalışmasına izin mi verirsiniz…”
Bana aile durumunu sordular, ben de eşinin çalışmadığını söyledim…
Bu soruyu yaklaşık 10 kadar kişiye sordum birisi ‘zor bir durum’ dedi, birisi ‘ailesi ve çocukları için bağışlardım’ dedi, diğer 8 tanesi de ‘mademki görevini kötüye kullandı hiç tereddüt etmeden kovardım’ diye cevap verdi…
Vakıflar İdaresi’nde çalışan bir vatandaş…
2007 yılında görevini kötüye kullanmış ve Mağusa’da bir işyerine arazi sözü vererek ama bunu yaparken bir aracı kullanarak 53 bin TL almış…
Gazimağusa Kaza Mahkemesi’nin 3578/2009 dava nolu kararı şeyle sonuçlanmış;
“Mahkeme sanık 1’e mahkum olduğu 1. Ve 2. Davalardan 9’ar ay hapis cezası verir.
Hapis cezaları birlikte çekilecektir. Meselenin duruşması esnasında mahkemeye sunulan emare ,2,14,15 ve 28’in yasal sahibine iadesine, emare 22,23, ve 24’ün ise müsaderesine EMİR VERİR…”
Kararın altında kaza yargıcı Ayşen Toroslu’nun imzası var.
Bu mahkeme ile ilgili bütün detaylar ise 10 sayfada belirtilmiş…
Bizim yasalarımıza göre devlette çalışan bir kişi eğer yüz kızartıcı suç işlemişse cezası derhal meslekten mendir…
Tek bir madde var o da suçu sabit görüldükten sonra aldığı ceza 9 aydan fazlaysa devlette çalışmasına imkan yoktur.
Ama 9 ay ya da daha azsa işte o zaman tekrar işine dönmesine devlette ilgili bakan kurumlarda ise yönetim kurulları karar verir.
Vakıflar İdaresi’nde yönetim kurulu toplanmış ve bu arkadaşın tekrardan işe çağrılmasına karar vermiş.
Hani hep söylenen bir söz vardır ya rüşvetin belgesi mi olur diye!
KKTC tarihinde pek de rastlanmayan bir şey olmuş ve rüşvetin belgesi mahkeme tarafından onaylanmış.
Bana göre de ilk bakıldığında makamını kötüye kullanan devlet çalışanlarının cezası meslekten men edilmek olmalıdır.
Ya da yüzeysel olarak düşünüldüğünde insan biraz da kızgın bir şekilde ilk böyle düşünür…
Sonra biraz daha geniş olarak bakarsınız ve suç işleyenin aile durumu ortaya çıkar, sert görüşlerinizde yumuşama olur.
Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı Rauf Ersenal’i dün arayıp kendinden konu ile bilgi istedim sağ olsun durumu uzun uzun anlattı…
İlk sorularımdan birisi şu oldu;
“Bu kararda siyasi bir baskı gördünüz mü?”
Cevabı net oldu;
“Kesinlikle hayır” dedi…
Detayda da mahkemede avukatının kendisini iyi savunamadığı duyumunu aldıklarını, eşinin çalışmaması ve maddi durumunun kötü olmasından dolayı da böyle bir karar ürettiklerini ve kendisine başka bir bölümde iş verdiklerini ekledi…
Şimdi siz çok değerli okurlara sormak isterim;
Detayları öğrendikten sonra siz bu kurumun başında olsanız ne yapar, nasıl bir karar üretirdiniz?
Bakalım mantığınız mı galip gelecek yoksa vicdanınız mı?




 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İsmet AKİM, elektrik faturalarındaki maktu ücret rezaleti artık vatandaşı çileden çıkarmaya başladı. Maktu ücret her vatandaştan alınan eşit ücrettir ama fatura rakamları büyüdükçe siz de maktu ücreti aynı oranda artırıyorsunuz. Yazık değil mi artık vatandaşın cebinden kasayı doldurduğunuz!
Sayın Bilal SAN, bir avukat arkadaş aradı 2007 yılında Şekerbank’ın hesaplarıyla ilgili bir bilgiye bir türlü ulaşamamış. Acaba diyoruz saklanmak istenen bir konu mu var? Merkez bankası başkanı olarak geçerli bir yanıtınız muhakkak vardır değil mi?
Sayın Teberrüken ULUÇAY, Bostancı’dan Sibel Güler adlı vatandaş hakkı olduğu halde vatandaş olamadığı gibi şu sıralar açlık tehlikesi ile de karşı mücadele etmeye başladı. Sorununu gelmiş geçmiş hiçbir bakan çözemedi, en azından bir soruşturmakta yarar görüyoruz…
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, eski başkan Sümer Aygın seçim öncesinde hayvan barınağı sözü verdiğinizi ama hiç o yoldan gitmediğinizden şikayet ediyor. Karton kutulardan barınak da bir çözüm şekli ama sürekliliği yok işte.
Sayın Eşber SERAKINCI, İskele ve Mağusa bölgesinde Mustafa Akıncı’nın seçim çalışmalarında önemli katkılar yaptığınızı duyduk. Boğaztepe’deki eviniz neredeyse seçim ofisi haline gelmiş diyorlar.
Sayın İsmail ARTER, 50 kişilik istihdam konusunda halen elle tutulur bir açıklama yapmış değilsiniz. Gerçekten ihtiyaç mı var yoksa istihdamlar yukarıdan gelen talimatlarla mı yapılmaya başlandı. Küçük bir açıklama lütfen!
Sayın Zeren MUNGAN, bet ofislerinin ıslahı konusunda çok ciddi bir çalışma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Türkiye’deki İddia oyunu benzeri bir proje hazırlandığı söyleniyor. Köpek yarışı tutkunları bu karara üzülecek ama doğrusunu yapıyorsunuz…
Sayın Mehmet HARMANCI, belediye içinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine az bir süre kala eylem ve grev yapılacağı yönünden ihbarlar alıyoruz. Özellikle biriken İhtiyat sandığı ve Sosyal Sigortalar primlerinin öne sürüleceği iddia ediliyor, bilmenizde fayda var!
Sayın İlkay DİREN, devletin tasarruf tedbirleri sizi de fena vurmuş ve YYK’ya artık gazete alınmaması talimatı vermişsiniz. Gazetelerden rica etseydiniz size ücretsiz olarak gönderirlerdi. Yine de bir deneyin bakalım…
Sayın Kutlay ERK, madem ki İsmet Akim hangi gece kulüpleri rüşvet teklif etti açıklama yapmıyor bu görev parti genel sekreteri olarak size düşer. Ayrıca burada suçlunun korunması meselesi de var gibi geliyor bize!
Sayın Ömer TAZEOĞLU, muhterem eşinizi zamansız vefatını üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve baş sağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…
Sayın Ali HANÇERLİ, muhterem validenizin vefatını üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…
Sayın Ali ÇIRALI, Türkiye’den elektrik getirilmesi konusundaki açıklamanıza kamuoyundan da büyük destek geldi. Sendikalar bu açıklamaya biraz tepki gösterecek ama sanırız en doğrusu da bu olacak…
Sayın Fehmi OKTAY, ekranlarda hava durumunu sunarken ‘Magosa’ diye hitap etmeniz özellikle de bölgedeki vatandaşları çileden çıkarıyormuş. Bu konuda daha hassasiyet göstermeniz gereken mesajlarınız geliyor…
Sayın Doğan ELMALI, kolejdeki başarılı çalışmalarınız gözlerden kaçmıyor ve velilerin dikkatini çekiyor. Maşallah arı gibisiniz, başarılı çalışmalarınızın artarak devamını dileriz…
 
Günün Fıkrası
 
 
Düşünce tarzı

Sınıfta öğretmen sormuş:
- Dalda üç kuş var, birini vurdum kaç tane kalır?
Çocuk cevaplamış:
- Hiç kalmaz örtmenim.
- Olur mu oğlum, demiş öğretmen,
- 2 tane kalır.
- Olmaz öğretmenim, demiş çocuk,
- Siz birini vurunca diğerleri aptal değil ya sesten ürküp kaçarlar...
Öğretmen şaşırmış ve:
- Aferin oğlum, cevabın yanlış ama düşünce tarzını beğendim, demiş. Sonra çocuk, - Öğretmenim, ben de size bir şey sormak istiyorum. Karşıdan üç tane bayan geliyor, üçü de dondurma yiyor, ama biri yalayarak, biri ısırarak, diğeri de emerek yiyor dondurmayı. Sizce bunlardan hangisi evlidir?
Öğretmen kızmış ama, cevap veremedi dedirtmemek için belli etmemiş.
- Emerek yiyen evlidir, demiş. Çocuk:
- Olur mu öğretmenim ne alakası var, parmağında yüzük olan evlidir. demiş.
- Ama düşünce tarzınızı beğendim.