Hasan Taçoy’un UBP Genel Başkanlığı ikinci turla ilgili karar haberini beklerken, istifa ettiklerini açıklamış olan hükümet ortağının Bayındırlık Bakanı’ndan enteresan bir haberle karşılaştık…

Ehliyet sınavları ve yenilemeler bir süre yapılamayacakmış!

Yani devlet bu konudaki devamlılığını durduruyor!

Elçiye zeval olmaz. Ben sadece tercüme etmeye çalışıyorum!

İki açıdan konuya bakalım:

  1. Ehliyet yenileme süresi gelmiş kişiler, ehliyetlerini yenileyemeyecekler.

Yine bu devletin yasalarına göre yollarımızda ehliyetsiz sürücüler olacak.

Yaş haddi nedeniyle iptal edilecek, sağlık problemleri nedeniyle iptal edilmesi gereken ehliyetler sürecek.

Pek canın emanet edildiği toplu taşıma aracı kullanan sürücüler de bunların içinde. Polisler, demek ki ehliyet kontrolü yapmayacak.

Kazalarda ehliyet sorgulaması olmayacak.

Yani ceza da yazılmayacak. Çünkü ehliyetsiz sürücüler cezadan yırtacak, ehliyeti olanlar cezaya çarptırılacak!

E anayasa vardı hani?

  1. Şu anda ehliyet alma yaşına erişmiş kişiler bekleyecek. Toplu taşımada kullanamazlar çünkü yetersiz/yok!

Peki şoför okullarına kaydını yaptırarak her türlü yükümlülüğünü yerine getirmiş, harçlarını yatırmış, 10 sürüş hakkını tamamlamış veya yaklaşmış olanlar?

Öğrenci ehliyeti olanlar?

***

Bakanlık böyle bir kısıtlamaya gidilmesini uygun görmüşmüş. Hukuk devleti derken tam olarak neyi kastediyoruz acaba?

Tüzükleri olmadan yürütülen ilk yasa mı bu? Yoksa yasama organı beceriksizlik yaparak gerekli ayrıntıları yasaya koyamadığından mı yaşanıyor bunlar?

Mesela senelerdir Sosyal Güvenlik Yasası’nın da tüzükleri yok…Lakin bu yasaya tabi sigortalılar mefaatlerini alıyorlar. Çünkü yasada geçici bir madde var. Tüzükler tamamlanıncaya kadar mağdur edilmemelerini ilgili bakanlık ve yasama zamanında öngörebilmiş! (Saygıyla Sonay Adem’i anıyorum)

***

Bu durumda bu bir acemilik mi, gestapoluk mu?

Bakan her şeyi emreden ve uygulattıran mıdır? Kral gibi midir acaba bu ülkede?

Yoksa devlet halkının huzuru için değil de halk devleti yönetenleri huzuru ve konforu için mi hizmet etmeli?

İyi de biz seçiyoruz!

***

Senlerdir duyduğum belki en saçma konu ile karşılaştım gazetelere göz atarken bugün.

Devlet geçici süreliğine yasanın tüzükleri olmadığı için bir hizmetini durduruyor.

Peki Sayın Bakan bu kimin göreviydi?

Bize düşen görev vardı da biz mi yerine getirmedik?

Bu bir yurttaşlık ödevi miydi, yoksa yurttaşlık ödevimiz boğazımızdaki lokmaya göz dikenler karşısında çaresizce bekleyip kabullenmek midir?

Ne olur biri bana söyleyebilir mi

Hiç kimse bundan rahatsız olmuyor tek ben mi sorun ediyorum?

Bir tür marjinalite mi geliştiriyorum?

Daha da ileri gidiyorum: Devletin bir görevini durdurması sonucunda ilgili dairelerde çalışmakta olan kamu görevlileri ne iş yapacak? Müfettişler ve ehliyet dairesi çalışanları da zorunlu ödeneksiz izne mi çıkarılacak?

Devletin bu husustaki kaynak israfı ne olacak? Hem harcı yatmış kişilerin zararını hem de girdisi olmayan çıktı anlamına gelecek ilgili dairelerde yaratılan kaynak israfını kim karşılayacak?

Yok artık!

Pandemiyi bahane ederek hükümeti çalıştırmamak, hükümetsizliği bahane ederek, devletin işleyişini durduracak müdahalelerle birilerini günah keçisi ila etmek siyasi popülizme girer mi?

Cidden dehşet içindeyim artık…

Kimiz, nerede yaşıyoruz, nasıl yönetiliyoruz?

Bence tam bir rezalet…

Esefle kınıyorum!

NOT: Hayatın diğer alanlarında yurttaş olarak tüm görevlerimi eksiksiz yerine getirdiğim halde verilmeyen hizmetlerin ise aldığım ve almak isteyeceğim hizmetlerden çok fazla olduğunu bu vesile ile ifade etmek isterim.

Dr. Çiğdem DÜRÜST