Hatırlarsak, pandeminin başında, PCR testlerinin ve PCR yapan merkezlerin sayısının artırılması gerektiğini ısrarla vurgulamıştık.

Tanesi 100 Dolarlık kitlerle ve tek merkezle başlayan süreç sonunda geldiğimiz nokta sevindirici. Tanesi 11 Dolar civarı olan kitlere ve ikisi devlet, üçü özel olmak üzere beş PCR merkezine kavuştuk.

Buraya kadar güzel.

Ancak, PCR test merkezleri arasında gerekli koordinasyon sağlanabiliyor mu?

Bu ne demek?

Konu çok teknik olsa da, anlaşılabilecek şekilde anlatmakta fayda var.

Dünya genelinde kullanılan farklı firmalara ait PCR testleri mevcut.

Normal koşullarda, PCR testi ile bir virüs %98 oranında tespit edilebiliyor.

Bu virüs, yeni tip Koronavirüs olunca, oran %64’lere kadar gerileyebiliyor.

Yani, her üç pozitif vakanın birini istemesek de kaçırabiliriz.

Bunun birçok nedeni olabilir.

Bireyin virüs yükü, test örneğinin alınış şekli, virüsün özellikleri, test kitinin kalitesi, test yapılacak cihazın ayarları, testin yorumlanması, testin pozitif veya negatif çıkmasını etkileyen önemli faktörlerdendir.

Dolayısıyla her ülke, kendi test yöntemlerini de belirlemeye çalışıyor.

Ülkemize gelince.

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde, Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde farklı test kitleri kullanılıyor.

Her bir test merkezinde farklı personel mevcut.

Her bir test merkezinde farklı kişiler bu testleri yapıyor.

Her bir test merkezinde, farklı kişiler bu testleri yorumlayarak altına imzalarını atıyorlar.

Hepsi de ayrı sorumluluk gerektiren aşamalar.

Gel gelelim bir vakanın pozitif mi yoksa negatif mi olduğunun açıklanma sürecinin perde arkasına.

Yeri geliyor bir pozitif vaka, bir merkezde negatif olarak yorumlanabilirken diğer bir merkezde şüpheli pozitif olarak yorumlanabiliyor.

Ya da tam tersi, bir merkezdeki şüpheli pozitiflik durumunda, acaba negatif mi diye de şüphelenilebiliyor.

Aslında olay, bazılarının sosyal medyada pozitif çetelesi tutmaları gibi kolay bir olay değil!

Tecrübe istiyor.

Sorumluluk istiyor.

Yetki istiyor.

Farklı merkezlerde olsalar da yerine göre ortak değerlendirme ve yorumlama gerektiriyor.

Gerekirse testlerin tekrarlanması bile söz konusu olabiliyor.

Değerli okurlar;

Çok şükür ki test sayımız ve test merkezlerimiz artıyor.

Daha da artmalı.

Ülkelere giriş çıkışlarda PCR testleri ne kadar hızlı ve seri yapılırsa, o kadar özgür hissedeceğiz kendimizi.

Ancak, testlerin sayısının artması kadar, test merkezlerinin de aynı standartlara kavuşturulması gerekiyor.

Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı’nı yine yeni sorumluluklar bekliyor.

Sağlık Bakanlığı;

Test merkezlerinde kullanılan PCR kitlerinde standardizasyonu sağlamalıdır. Test merkezlerinin firmalarla ‘’al gülüm ver gülüm’’ ilişkilerine girmeleri engellenmelidir.

PCR testlerini yapmakla yetkilendirdiği laboratuvarları ve test kayıtlarını belirli aralıklarla denetlemelidir.

PCR testlerini yapma yetkilerini verdikleri kişileri kayıt altına almalı, test raporlarında bu kişilerin isimlerinin olup olmadığını sorgulamalıdır.

Belki de en önemlisi, testi yorumlama ve sonucun altına imza atma yetkisini kimlere vereceğini yasalar çerçevesinde belirlemeli ve raporlarda bu isimleri yine mutlaka sorgulamalıdır.

Bu sayede, tüm test merkezlerinin tek elden kontrolü ve takip edilmeleri mümkün olacak, test sonuçları ile ilgili olarak gelecekte yaşanması muhtemel bir kaotik durumun da önü erkenden kesilmiş olacaktır.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899