Pandeminin başını hep birlikte hatırlayalım.

Tarih Mart 2020.

Ülkemizde Covid-19 tanısını koyabilmek için PCR testlerine ihtiyacımız vardı.

PCR testlerinin hangi merkezlerde, hangi cihazlarla, hangi test kitleri ile yapılacağı konusu ciddi tartışmalara sebep oldu.

Gün oldu, Sağlık Bakanı, PCR tetlerinin sadece Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin genetik laboratuvarında yapılacağı talimatını yazılı olarak verdi.

Süreç içerisinde geri adım atarak iyi kötü bir sistem kuruldu.

Nasıl? Türkiye’den alınan daha ekonomik PCR test kitleri ile. Bu sayede test sayılarında kat kat artış oldu! Birileri bu kitleri beğenmese de pandemi mücadelesine katkısı hesaplanamayacak kadar büyüktür.

Şimdilerde ise araya mutasyon da girince PCR testleri konusu yeniden alevlendi.

Üstelik bir de araya hızlı antijen testleri konusu girdi.

Yakın Doğu Üniversitesi, kendi mini devletliğini ilan ederek mutasyon analizlerine başladığını açıkladı.

Eski Sağlık Bakanı ve Müsteşarı sessiz kalmıştı!

Testlerin ‘’pandeminin altın anahtarı’’ olduğunu her fırsatta gerekli yerlere söylemiştim.

Bu testler sayesinde önümüzü görebiliriz. Bu test sonuçlarına göre açılır ya da kapanırız.

Hatta ve hatta, bu test yolunun sonu genetik analizlere kadar gider!

Bu yüzden altın anahtarımız testlerdir.

Dolayısıyla da bu altın anahtarın açtığı kapı, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin genetik laboratuvarıdır.

O zaman orası da pandeminin karargahıdır!

İşte bu kadar stratejik üs konumunda olan laboratuvarda, gerçek anlamda kaç kişi aktif olarak çalışıyor belli değil!

Bu laboratuvarlara gönderilen testlerin kimler tarafından organize edildiği belli değil!

Bu laboratuvarda kaç cihaz aktif, günlük PCR test kapasitesi ne kadar belli değil!

Dahası, bu laboratuvara son günlerde uzanan gölge eller var.

Laboratuvar sorumlularının ağızlarını bıçak açmazken bu ellerin sahipleri kanal kanal dolaşıp mutasyonları anlatıyor.

Mutasyon tespiti için organize olunması gerektiğini vurguluyor.

Laboratuvarın kapısından yıllardır içeri girmediği halde, adeta uzaktan kumanda ile bazı talimatlar verip organizasyonlar planlayabiliyor.

Dahası, Sayın Pilli’nin Sağlık Bakanlığı’ndan ayrılması ile birlikte Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin genetik laboratuvarında da hareketliliğin arttığı dile getiriliyor.

Dün Sayın Özersay, Cumhuriyet Meclisi kürsüsünden yaptığı konuşmasında, hem hızlı antijen testlerinin hem de mutasyon analizi konusunun önemini ‘’seçilmiş cümlelerle’’ vurguladı.

Vurgularken de kendinden emin oluşu, belli ki bu konularda ekibinden bazı kimseler ile yoğun mesai geçirdiğini ispatlar nitelikteydi.

Konuşmasında, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin değişmemesi gerektiğini ısrarla vurgulaması da dikkat çekici idi.

Belli ki kendisini huzursuzluğa iten ya bazı şeylere şahit olmuştu ya da gelecekte olabilecek bazı şeylerden çekincesi vardı.

Mutasyonlar elbette olacak.

Devlet elbette laboratuvarını her zaman geliştirip güçlü tutmalı.

Ama bu işi gölge eller değil, devletin bizzat kendisi yönetmeli.

Yıllarca ihtiyacımız olacak devletin laboratuvarının kapısını açacak pandeminin altın anahtarı, gölge ellerin değil, devletin belki de en üst yetkililerinin ellerinde olmalı.

İşte o zaman devlet de halk da gerçekten güvende olacaktır!

İletişim: 0542-8529899