Kapanacak mıyız?

Evet!

Ne zaman?

Ocak ayında!

Nasıl?

Önce sömestr tatili erkene çekilecek.

Sonra aşılama programlanacak.

Devamında 14 gün temizlenme ve temaslı kontrolü sağlanmak üzere kapanılacak…

Bu kesin ve resmi bilgi gibi algılanmasın lütfen ama gidişat tam olarak bunu gösteriyor. Dahası sadece birkaç gün önce vakalar düşüşe geçiyor bilgisini veren Bakanlıkla yarışırcasına vakalarda ciddi bir artış baş gösterdi bile…

***

Sonra Şubat ayında ilk ve orta dereceli okullar, ardından en geç Mart ayında yüksek öğrenim yüz yüze eğitime başlayacak.

Yurda girişler kontrollü sağlanacak. Artık covid disiplini gelerek tehdit içeren kaynaklar kontrol altında tutulacak.

2021 yazına kadar aşılamalar tamamlanırsa kontrollü serbestlikle hayat yavaş yavaş normale dönecek.

Böylece yurdumuzda da dünyada da daha rahatlamış olacağız.

***

Bitti mi?

Hayır!

Neden?

Çünkü Covid-19’un mutasyona uğramış olma ihtimalleri konuşuluyor.Bu aşıların çöpe atılması demek olabilir. Bunun üstesinden gelinip gelinemeyeceği ya da nasıl gelineceği şimdilik bir muamma… Sadece 2 dozun sadece bir dönemlik olacağını, ilk aşılamanın devlet tarafından yapıldıktan sonra ucuz olmayan bir fiyatla her yıl için satışa sunulmasını beklediğimizi söylersek sakın moraliniz bozulmasın e mi?

***

Siyasetimizdeki mutasyon eğilimi ne alemde?

Sürüyor.

Hem de artarak…

Bazen hastalığa bulaşmamak için uslu çocuk olmak da yetmeyebiliyor işte…

Bir düşünün lütfen. Hem de sıkı düşünün. UBP’de durulmak bilmeyen sulara Meclis Başkanlığı kavgası da eklendi. Resmiye Eroğlu Canaltay en çok oy ile UBP Meclis Başkan adayı olarak belirlenirken Zorlu Töre ikinci kez yarı yolda bırakılmış hissetti… Değersizlik duygusu ile aşılandı. Yok sayıldı…

Bu incinmişlik, oğlunun yazdıklarına engel olmasına bile engel oldu…

Üstelik ne külliye bıraktı ne parti, ne UBP ne de KKTC gibi duyuluyor oğlunun sitemkar cümleleri.

Zorlu Töre’nin ikici kez yarı yolda bırakılmış diyoruz, çünkü Cumhurbaşkanlığı adaylığı da benzer bir akıbete uğramıştı.

Zorlu Bey’in babasının duygularının incinmesine incinen oğlunun UBP’de Meclis Başkanlığı’nda da bir müdahaleyi işaret edişi, önceki yaşananlarda müdahale hususundaki görüşlerini yansıtmıyor ki hiçbir olay birbirinden bağımsız değildi. Keşke vurgularında o ayrıntıyı kaçırmamış olsaydı.

UBP Resmiye Eroğlu Canaltay ismi ile Türkiye de UBP de bir taşla iki kuş vurmuş oluyor.

  1. Eroğlu’na vefa
  2. Türkiye müdahelesi söylemlerine çizik!

Çünkü Türkiye Eroğlu’nu 2014 yılındaki o kayıt yüzünden silmiş biliyorken, itirazsız kabulü, Türkiye müdahalesinin olmadığı göstergesini de taşıyor. Sizce?

***

Ve Ersan Saner devri ile Canaltay Meclis Başkanlığı, UBP içinde Mağusa hakimiyetini geri getirmiş oluyor ki senaryo çok iyi kurgulanmış bu açıdan bakılınca…

***

Partide kavgalar sürerken, taşlar yerli yerine madem oturdu, şimdi pandemi ile, pandeminin KKTC’de açtığı yaralar ile ve toplum ile ilgilenmeye başlanabilir

Yola devam.

Halka çok takılmamak, eleştirilerin takoz koymasına takılmamak lazım.

İşte KKTC,işte meydan… Buyurun deve de burada hendek de… Ya güdülecek ya düşülecek…

Dr. Çiğdem DÜRÜST