Kızım 8 yaşında.

Sorsanız Erdoğan’ı da tanımaz, Tatar’ı da.

Asker, savaş, barış kavramlarını da yakın zamanda öğrenmeye başladı.

Kıbrıs sorunu nedir diye sorsanız mutsuz, hasta çocuklardan bahsettiğimizi zanneder.

Saf olduğu anlamına gelmesin sakın.

Büyüklerin yaptıklarına şahit olduğunda, kulağıma eğilip çoğu zaman eleştirmesini de bilmiştir.

Çocuğu, torunu, yeğeni olan bilir; o yaşta o beyinlerden çıkanlara şaşırıp kalırsınız.

Çok sevdiği kedisiydi Koyu Kave.

Bildiğiniz sokak kedisi, tekir.

Ellerinde büyütmüştü.

Birbirlerinin dilinden de çok iyi anlıyorlardı.

Tıpkı diğer çocuklarla hayvanları arasındaki ilişki gibi, aralarında da bir bağ oluşmuştu.

Dün sabah, çağırdığında gelmedi.

Arabanın altında hareketsiz yattığını gördü.

‘’Ölmüş’’ dedim.

Çok ağladı.

Sonra sakinleşti.

Neden ölebileceğini konuştuk.

Büyük ihtimalle zehirlenmişti.

Çünkü Koyu Kave’nin annesi ve diğer iki kardeşi de kayıp ve hala gelmediler.

….

‘’Bahçeye gömelim, hem ziyaret ederiz.’’ dedi.

Gömdük.

Gitti geldi ziyaret etti.

‘’Hala aklımdan çıkaramıyorum.’’ dedi durdu.

‘’Alışırsın.’’ dedim.

‘’İnsanlar, sevdiklerimiz de ölüyor dedim.’’

İlk defa sevdiği bir canlının ölümüne şahit olmuştu.

Alışacaktı…

Çocuklar da ölüme şahit olur.

Hatta ölürler.

Hiçbir ölüm onları mutlu etmez.

Yaşamak en güzel şeydir onlar için.

Merak etmenin keşfe, keşfin keyfe dönüştüğü bir yaşamdır onlarınki.

Mutlu olmak için vardır her şey.

Ölmek için değil.

Sonra ne olursa olur.

Sanki bir sihirli el dokunur.

Çoğu çocuk ölüme alışır.

Çocukluktan çıkar, ‘’büyük’’ olur.

Büyüdükçe insanların ölümlerini görür.

Ölümlerin şekillerini ve sebeplerini öğrenir.

Yaşamın tanımı değişir.

‘’Barış’’ kelimesi de olsa içinde, sanki bir ‘’savaş’’ gibi yaşanır koca ömür!

Kimi ölümlerde kedisini hatırlar.

Kimi ölümlerde bir gözyaşı bile dökmez olur.


Başlarda yaşam hakkını tüm canlılarla görüp bilen çocuk, her canlının ölümüne üzülürken; büyüdükçe yaşamın önce kendi hakkı olduğu öğretilmeye başladığında ise, gömdükleri kedilerin mezarları çoktan unutulmuş olur.

Çünkü insan, ölümü unuttuğu an kendisini de unutmuş olur…

(İyi bayramlar…)