Takvim yaprakları 1975’i göstermekte.

Günlerden Cumartesi.

Ekim ayının 11nci günü.

Sıcak bir yazı daha geride bırakırken Akdeniz, Kıbrıslı Türkler yeni bir partinin doğuşuna tanıklık etmekte.

Kıbrıs adasında Türk ve Müslüman kimliğinin yok olmaması için 1878 yılından beri mücadele eden Anadolu Türklerinin mirasının toplumun çimentosu olduğu yıllardan milli mücadelenin kesin ve haklı bir zafer ile sonuçlandığı yıllara evrilmesinin ardından kuruldu, Ulusal Birlik Partisi.

Mücadele yıllarının değişmez karakteri TMT ruhu UBP’nin temelini oluştururken 1955 yılından itibaren sürdürülen silahlı varoluş mücadelesinin 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile son bulmasının ardından değişen siyasi koşulların temelinde kurulan merkez sağın yeni partisi, KTFD ve KKTC’nin ilanında da etkin bir rol oynadı.

Kurucusu ve ilk başkanı Rauf Raif Denktaş.

Mücadele yıllarının “Toros” u.

Katıksız bir Kıbrıs sevdalısı ve Türk milliyetçisi.

Tıpkı UBP kadroları gibi.

Tıpkı UBP’nin misyon ve vizyonuna maya olan geleneğin mimarları gibi.

Rauf Raif Denktaş sonrası Nejat Konuk, Osman Örek, Mustafa Çağatay, Dr. Derviş Eroğlu, geçici bir süreliğine Hüseyin Özgürgün, Tahsin Ertuğruloğlu, yeniden Dr. Derviş Eroğlu, önce geçici bir süreliğine ve hemen ardından asli olarak İrsen Küçük, yeniden ancak bu kez asli olarak Hüseyin Özgürgün ve Ersin Tatar, Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanlığını yaparak Kıbrıs Türk tarihine ve siyasetine yön veren isimler.

KKTC’nin ilanından günümüze kadar kurulan ve geçici seçim Hükümeti olmayan 21 Hükümetin 13’ünde görev almış Ulusal Birlik Partisi.

Ulusal Birlik Partisi, geçen sürede 12 kez Başbakanlık makamını elinde tutma başarısını da göstermiş.

Elbette, kurulduğu günden beri parti geleneği ve tarihi misyonundan kopmayan örgütleri ve kadrolarının böylesi bir başarı da payı büyük.

Ve kurulduğu günden bugüne kadar zaman zaman, UBP tavanında yaşanan akıl tutulmaları yanında gelenek ve tarihsel misyona dair motivasyon eksikliğinin partiye egemen olmasından UBP tabanı bugün endişe duymakta.

Kurulduğu günden bugüne kadar katıldığı her seçimde sandıktan ya birinci parti ya da ikinci parti olarak çıkan UBP’nin kendi içerisinde yaşadığı akıl tutulmalarından kurtulamaması durumunda tarihinde ilk defa olası bir erken seçimden üçüncü parti olarak sandıktan çıkma tehlikesi ile bugün karşıya karşıya olunduğunun farkında UBP’nin bazı kanaat önderleri ve tabanı.

UBP tavanında yaşanan akıl tutulmaları, siyasi kavgalar, gelenek ve tarihsel misyona dair motivasyon eksikliğine rağmen Kıbrıs Türk sağının merkez partisinin gösterdiği başarı UBP tabanının gelenekten, ruhundan, karakterinden ve tarihi misyonundan uzaklaşmadığının en büyük göstergesi.

Peki ya UBP tavanı hangi noktada?

Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala UBP içerisinde yaşanan kavgalar ve çeşitli siyasi hesapların yönettiği kliklerin partiye egemen olma mücadelesinin merkez sağın büyük partisi UBP’nin nereye sürüklediğinin farkında olan veya umursamayan yok denecek kadar az.

En azından bugün böylesi bir fotoğraf vermekte UBP tavanı.

“Özel jet” krizi ve sonrasında yaşanan sürecinde UBP yönetimi tarafından doğru yönetilememesi ise parti içi ayrışmaları ve kavgaları bir kez daha su yüzüne çıkarırken UBP tabanına egemen olan tek endişe ise kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde partinin toparlanma sürecini başaramayacağı yönünde.

Kabine değişikliği ise UBP’nin akıl tutulmalarından uzaklaşması yönünde umut verici bir gelişme.

Ancak onursal başkan Dr. Derviş Eroğlu sonrası UBP içerisinde çok başlılığın sona ermemesi bugün UBP’nin lider ve otorite sorunu yaşamasının nedenlerinden biri.

Ve elbette Dr. Derviş Eroğlu’nun da parti içi bazı gruplar ile parti içi denge ve güç savaşlarına zaman zaman yön vermesinin de böylesi bir olgu da tek neden olmasa da etkisi olduğu ortada. 

Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi parti içi muhalefetin gizli ajandalarının en büyük zararının UBP’ye dokunacağı aşikar.

Ve UBP en sıcak 90 güne başlarken,  parti tabanı UBP’nin İrsen Küçük döneminde yaşananların tekrarlanmasından kaygılı.

Böylesi bir ruh hali ile seçimlere doğru gitmekte olan UBP’nin seçimlerden başarı ile çıkamama olasılığı bugün için güçlü bir şekilde varlığını korurken,UBP tavanı ile tabanı üzerindeki siyasi hesapların ağırlığı ise tarihin tekerrür’den ibaret olduğunu kanıtlamaya doğru evrilmekte.

Ve bugün UBP tavanı, partinin başarısızlığının hesabının gelenek ve tarihi misyondan kopmayan taban tarafından sadece Genel Başkandan değil milletvekillerinin birçoğundan sorulacağının farkında olmadan ve her ne kadar aksini her fırsatta iddia etseler de kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazır olmadığını her zeminde ortaya koymakta.

Ve tarih yine tekerrür etmeye doğru akmakta.

Editör: TE Bilisim