“Öncelikle belirtmek isterim ki "Çatalköy Halk Plajı hükümet kararıyla 49 yıllığına kiralandı!" başlıklı haberin ardından bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetmiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Basının vatandaşa doğru ve tarafsız haber verme sorumluluğu bilincinde olması gerekirken yapılan haber olan olayın tek taraflı olarak halkla buluşturmasını da etik kurallar çerçevesinde anlamlandıramadığımı ifade etmek isterim. İlgili gazete manşetine konu olan olayın birde bizim tarafımızdan daha doğrusu gerçeklerin yer aldığı belgelerle dinlenmesini ve kamuoyuna doğru aktarılmasını rica ediyoruz. Ayrıca belirtmek istediğimiz husus, mahkeme huzurunda askıda olan bir mesele ile ilgili olarak iddialarda bulunmak; mahkeme’nin karara bağlamadığı hususlara ilişkin kesinmiş gibi açıklamalarda bulunmak doğru değildir. Maalesef bu önemli nokta sürekli olarak göz ardı edilmekte ve herhangi bir dayanağı olmayan ve/veya gerçeklik payı olmayan iddialar bir olgu olarak yayınlanmaktadır.

Gerçeği yansıtmayan iddiaların kimi mağdur ettiği ortada
Halk Plajı “‘Denktaş ortaklı’ şirkete kiralandı!” şeklinde manşetten verilen haber ve içeriği de maalesef bir çok doğru olmayan iddia ve imalar içermektedir. Yapılan mezkur haber ile ilgili doğru olmayan hususlara ilişkin olarak kamuoyunu bilgilendirmek ve en azından yorum yapmadan belgelere dayalı gerçekleri kamuoyu ile paylaşmanın artık gerekli olduğu düşüncesi ile saygı çerçevesinde aşağıdaki gerçekleri paylaşırım.

Halk plajı nasıl halk plajı olamaz, koçanlar kime ait?
Olayı kronolojik olarak izah etmenin faydalı olacağı düşüncesindeyim.1987 yılı içerisinde E(K-2) 1107-87 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Çatalköy P/H XII/24 W2’ de bulunan 1 ve 3 no’ lu parseller ile P/H XII /23 E2’ de bulunan 380 no’ lu parsel, özel mülk üzerine yapılacak olan turistik tesisin bir parçası olarak peyzaj amaçlı kullanılmak üzere Salih Boyacı’ya kiralanmak üzere turizm ile ilgili Bakanlığın kontrol ve yönetimine bırakılmıştır. Yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararı iddia edilenlerin aksine hiç bir zaman iptal edilmemiştir. 1993 yılında yukarıda atıfta bulunulan kararın iptal edildiği ve belirtilen yerlerin Çatalköy Belediyesi’ne verildiği iddia edilmiştir. Böyle bir durum da söz konusu değildir. 1993 yılında Bakanlar Kurulu E-893-93 sayılı karar ile Çatalköy Varaka/Harita XIII.17.W.2’de bulunan hali arazi olarak kayıtlı parsel 32 kısmenin (önergeye ekli haritadada kırmızı ile belirlenmiş şekliyle) Devlet’in tasarrufunda kalması kaydıyle ve KKTC (Rum) adına kayıtlı parsel 28/ 29 ve 35 + 36’nın da (önergeye ekli haritada kırmızı ile belirlenmiş), KKTC Anayasası’nın 159. maddesinin (1)(b) ve (3) fıkraları uyarınca devletin mülkiyeti altında kalması ve eşdeğer maksatlarında kaynak teşkil etmesi kaydıyle halk plajı ve gazino inşaası için Çatalköy Belediyesi’nin kullanımına bırakılmak üzere İçişlerinden sorumlu Bakanlığın kontrol ve yönetimine bırakılması kararlaştırılmıştır. Her iki kararın da içeriği gayet açıktır. Çatalköy Belediyesi’nin kendisine verildiğini iddia ettiği yer P/H XII/24 W2’ de bulunan 1 no’lu parseldir. Çatalköy Belediyesi dosyalamış olduğu davası ile de tarafına yapılan bu tahsisin yukarıda alıntısı yapılan E-893-93 sayılı karar ile olduğunu iddia etmiştir. Peki ama E-893-93 sayılı kararda farklı pafta/harita ve farklı parseller yer almaktadır. Bunun nedeni ise Çatalköy Belediyesi’ne verilen yerin, D&S Properties Ltd’e kiralanan ve dava konusu yapılan yerden farklı bir yer olmasıdır. Konu ile ilgili belgelere bakıldığında anlaşılmayacak bir durum olmadığı ve bu anlaşmazlığın kasıtlı olduğu görüşündeyim. Dolayısıyla, ilk olarak dikkat çekmek istediğim nokta, her iki Bakanlar Kurulunun konu aldığı arazilerin farklı araziler olduğu ve Çatalköy Belediyesi’nin hak talep ettiği arazinin E-893-93 sayılı Bakanlar Kurulu kararına konu olmadığıdır.

Devam eden süreçte, 2003 yılında Çatalköy Belediyesi, kendisine verilen araziyi özel bir kişiye kiralamak istemiştir ve bu doğrultuda bir önerge sunmuştur. Sunulan 2092/2003 sayılı önergede de XIII.17.W2’de kain araziler konu yapılmaktadır. Önerge neticesinde E-2185/2003 sayılı Bakanlar Kurulu kararı alınmıştır. E-2185/2003 sayılı Bakanlar Kurulu kararının temelini oluşturan ve/veya bağlı bulunduğu Bakanlar Kurulu kararı XIII.17.W2’deki araziyi konu alan E-893-93 sayılı Bakanlar Kurulu kararıdır. Keza E-2185/2003 sayılı Bakanlar Kurulu kararının alınması için sunulan 2092/2003 sayılı önergede de XIII.17.W2’de kain araziler konu yapılmaktadır. Daha da önemlisi mezkur önerge de dava konusu arazileri kontrol ve yönetim yetkisi olmayan İçişleri ile ilgili Bakanlık tarafından yapılmıştır. Bu noktaya kadar yapılan işlemlerde herhangi bir hata olmamasına rağmen, ilgili tarihte kiralamanın yapıldığı özel kişi, E-2185/2003 sayılı Bakanlar Kurulu kararındaki referansların hatalı olduğunu iddia eder. Ancak, öyle bir hata yoktur. Dikkat çekmek istediğim nokta, 10 sene önce alınan E-2185/2003 sayılı kararın temelini oluşturan E-893-93 sayılı Bakanlar Kurulu kararında herhangi bir hata tespiti ve/veya değişiklik yoktur ve böyle bir iddia da yoktur. Nitekim, Bakanlar Kurulu da ilgili dönemde böyle bir karar almış değildir. 2013 yılı içerisinde, E(K-2) 1107-87 sayılı Bakanlar Kurulu uyarınca yasal mevzuata ve usule uygun olarak Bakanlar Kurulu’na konu olan ve yine dava konusu yapılan 1 numaralı parsel Rauf Denktaş’a kiralanmıştır. Daha da ilginci, Çatalköy Belediyesi’de 02-A 99/390 sayılı ve 13/11/2012 tarihli yazısı ile bu kiralama işleminde herhangi bir sakınca olmadığını teslim etmiştir. Kiralamanın yapılmasının ardından ise halk plajı Denktaş’a kiralandı, peşkeş çekildi diye haberler ile Çatalköy Belediyesi bir süreç başlatmıştır. Tüm izah ettiklerim ışığında gayet açıktır ki bu iddiaların hiç bir gerçek değildir. Çatalköy Belediyesi, yapmış olduğu girişimlerle 30 yıl önce alınan E(K-2) 1107-87 sayılı kararın ve 24 yıl önce alınan E-893-93 sayılı kararın içeriklerinde hata yapıldığını iddia ederek mezkur kararları değiştirmeye çalışmıştır. Yapmış olduğu girişimler neticesinde ilk sunulan önerge iptal edilmiş ikinci sunmuş olduğu önerge ise hükümetin dağılma sürecinde 5 CTP’li bakan tarafından imzalanarak 30 ve 24 sene önceki Bakanlar Kurulu herhangi bir gerekçe olmaksızın değiştirilmeye çalışılmıştır. Tabi ki, alınan usulsüz karar iptal edilmiştir. Yasalara ve alınan kararlara uygun olarak kiralanan araziler ile ilgili D&S Properties Ltd ile 49 yıllığına anlaşma yapılmasında hiç bir sakınca yoktur. Yapılan işlemler tamamıyla kanunidir.

En önemli nokta ise, dava konusu yapılan plajın ve yine aynı bölgeye yapılan tuvalet, duvar ve tellemelerin aslında D&S Properties Ltd’in kayıtlı mal sahibi olduğu arazileri işgal ettiği gerçeğidir. İlgili bölgede meydana gelen erozyon nedeniyle (ki bu husus Çatalköy Belediyesi’nin dosyalamış olduğu davasında da teslim edilmektedir) park yeri olarak kullanılan alan, duvarla kapatmış oldukları alan ve plaj olarak kullanmakta oldukları alanda yapılan binalar D&S Properties Ltd’in kayıtlı mal sahibi olduğu arazileri işgal etmektedir. Bu yönde Tapu ve Kadastro Dairesi’nin 08/08/2016 tarihli D231/16 sayılı dosya tahtındaki tespiti de mevcuttur. Diğer bir ifade ile, Çatalköy Belediyesi’nin hak talep etmekte olduğu yer D&S Properties Ltd’in mal sahibi olduğu yerdir. Çok üzücüdür ki, tüm bu gerçeklere kayıtsız kalınarak iddialar ileri sürülmekte ve karalama kampanyası yürütülmektedir.

Özetle;
1-Halk Plajı Denktaş ortaklı şirkete kiralandı haberi doğru değildir.
2-D&S Properties Ltd’te şahsımın (Rauf Denktaş’ın) hissedar olduğu hiç bir zaman gizlenmemiş ve gizlenmesi gereken bir husus olarak da düşünülmemiştir. Bu ülkenin her evladı gibi iş yapma özgürlüğüne sahibim. Rauf Denktaş olarak ben bu ülkede genç bir girişimciyim.
3-Güler Denktaş D&S Properties Ltd’te hissedar değildir. Onay belgeleri incelendiğinde konu ile ilgili gerçek gün yüzü gibi ortada durmasına rağmen anlaşılmak istenmemektedir.
4-1987 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararı hiç bir zaman iptal edilmemiştir ve bu yönde herhangi bir karar yoktur. Arazinin 2003 yılında Rauf Denktaş’a kiralandığı ve 2003 yılında bir dava süreci olduğu doğru değildir.
5-Araştırma yapılmadan yayın yapılması halinde bu gibi dayanağı olmayan hususlar maalesef gerçeklermiş gibi ileri sürülmekte ve insanlar karalanmaktadır. Ancak, gerçekler yukarıda izah edildiği gibidir ve tüm söylenenler belgelidir. Belgeli olmasına rağmen yürütülen bu karalama kampanyası ile ilgili tüm hukuki haklarımı kullanacağımı da yeri gelmişken belirtmek isterim.
Editör: TE Bilisim