“Biz öğretmenler yaratılan bu sistem içerisinde çocuklarımızın gözyaşı dökmesini istemiyoruz.  KOLEJLERE KARŞI OLMADIĞIMIZI, ÇOCUKLARIN YARIŞTIRILMASINI KABUL ETMEDİĞİMİZİ bir kez daha vurgular, bu konudaki görüşlerimizi soru-cevap şeklinde sizlerle paylaşırız. “

 

KOLEJLERE KARŞI OLMADIĞIMIZI, ÇOCUKLARIN YARIŞTIRILMASINI KABUL ETMEDİĞİMİZİ İFADE EDERİZ.

Eğitimin siyasete alet edilmesinin ve seçimlerde propaganda malzemesi yapılmasının en güzel örneklerinden biri kolej sınavlarının geri getirilmesidir.

 

Yarışmacı kolej sınavları eğitim sistemimizde kanayan bir yara haline gelerek kangrenleştiğini; “yarışmacı sınav” mantığı ile yüzlerce çocuğumuzunsosyal ve psikolojik bir yıkımın,  ailelerininde ekonomik bir kaosun içine çekildiğini görmemek, körlükle eş değerdir.

 

Yarışmacı sınavlar eğitimi hızla metalaştırmıştır. Eğitim-öğretim faaliyetleri test çözme arasında sıkışmış, bilimden, insan psikolojisinden uzak tamamen popülist, gerici bir eğitim anlayışa bürünmüştür. Yarışmacı sınavlardan kar güden bir tek özel dershanelerdir.

 

Yaratılan bu sistem bir kez daha, “KGS 1” adı ile çocuklarımızın üstünde baskı kurmaya, başarılı-başarısız diye ayırıp hiçleştirmeye devam edecek. Kıbrıs Türk Toplumu ise bu travmayı medya aracılığı ile uzaktan izleyecek. 

 

Biz öğretmenler yaratılan bu sistem içerisinde çocuklarımızın gözyaşı dökmesini istemiyoruz.  KOLEJLERE KARŞI OLMADIĞIMIZI, ÇOCUKLARIN YARIŞTIRILMASINI KABUL ETMEDİĞİMİZİ bir kez daha vurgular, bu konudaki görüşlerimizi soru-cevap şeklinde sizlerle paylaşırız.

 

1. KGS, ÇOCUKLARIMIZIN RUHSAL VE PSİKOLOJİK YAPILARINA NEDEN UYGUN DEĞİLDİR?

10 yaşındaki çocuklarımızın okul durumlarını eğitim bilimleri açısından değerlendirmek gerekirse; ilk olarak bu yaştaki çocuklarımızın başarılı veya başarısız diye ayrılması doğru değildir. Daha da önemlisi Somuttan soyuta doğru bir öğrenme yöntemiyle eğitim-öğretim çalışmaları yürütülmelidir. Yani yaparak-yaşayarak öğrenme metotları uygulanmalıdır. Bizim okullarımızda ise KGS sisteminden dolayı sistem sınava yönelik soyut, gerçekle ilgisinin kurulmadığı eğitim durumları ortaya çıkmaktadır. Sınavlar değerlendirme için kullanılan araçlardan sadece biri olarak kurgulanmak yerine tam anlamıyla bir hedef haline getirilmiştir. Bu yöntem çocukların bilişsel durumlarına uygun değildir. Ayrıca yarışmacı bir sınava oyun çocukları dediğimiz yaşta hayattan ve oyundan kopartılarak hazırlanmak zorunda bırakılan çocuklarda hem de başarının soru çözme tekniklerine göre sınırlandırılması erken yaşlarda stres ve psikolojik travmalar yaratmakta uzun yıllar bunların etkisi devam etmektedir.

2. KGS İLE ÇOCUKLARIMIZIN DAYANIŞMA VE PAYLAŞIM YERİNE REKABET VE BENCİLLİĞİ ÖĞRENMESİ TOPLUMSAL YAŞAMDA NE GİBİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKARIR?

Okullarımızda özellikle 4. Ve 5. Sınıflara yönelik KGS merkezli ve buna bağlı olarak soru çözme teknikleri üzerinde müfredatsız bir eğitim-öğretim sürüp gitmekte olduğundan doğru işaretlenen soru sayısına ve rekabete dayalı ucube bir sistem ortaya çıkmıştur. Artık çocuklarımız arasında dayanışma yerine rekabet ve bencillik hakim kılınmaktadır. Bu sistemin çok şikayet ettiğimiz toplum olma ve toplumsal varlık ve birlikteliğimizle ilgili sıkıntılara etkisini gözardı etmemeliyiz. Biz çocuklarımıza birlikte yaşamanın gereklerini değil bencil bir şartlanmanın koşullarını öğretmekteyiz. Toplumda yaşayan bireylerin hangi koşullardan bencil ve hoşgörüsüz bir tavır içinde olduğunu bunun kökenlerini sorgulamadan çeşitli şekillerde eleştiriler yönlendiriyoruz.

3. KGS'NİN NEDEN OLDUĞU ÖZEL DERSLER VE DERSANE SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK YAŞAMDAKİ BOYUTLARI NEDİR?

KGS için soru çözme teknikleri ve hazırlık sınavları anlamında özel dersler ve dersane sistemi devreye girmiştir. Bu sistem para ile alınıp satılan bir çarpık bilgi dezenformasyonu ortaya çıkarmıştır. Bir ailenin özel ders veya dersane için öğrenci başına ortalama aylık gideri 500 ile 1000 TL arası bir miktarda değişmektedir. Dersane ve etüt merkezlerinin ana kaynağını oluşturan KGS sistemi Yıllık olarak 70 milyon TL'ye varan bir muazzam para çarkı oluşturmuş siyasetçiler için de vazgeçilmesi çok zor ekonomik ve siyasal ilişkiler yaratmıştır. Bu dersanelerle sınav sistemi içiçe geçmiş soru sistemleri eğitim bakanlığı eliyle bir iki dersanenin uhdesinde oluşturularak sistemde tekelleşme ve mafyatik ilişkiler yaratılmıştır.

4. MİLYONLARI BULAN BU RAKAMLAR KİMLERİN CEBİNE GİRMEKTEDİR? ÖZEL DERS SİSTEMİNİN ÖĞRETMEN KİTLESİNİN GENELİ ÜZERİNDEKİ PAYI NEDİR?

Artı ve Dört İşlem gibi dersane ve etüt merkezi olarak görev alan bir iki dersanenin bu pastadan büyük bir miktarı kopardığı çok net olarak görülmektedir. Gazetelerde de reklam sütunlarına 10 yaşındaki çocuklarımızın resimleriyle yansıyan pedagojik, psikolojik ve çocuk hakları bakımından sakıncalı görüntüler karşısında suskun kalmamız doğru da değildir. Bu tür uygulamalar çocuk istismarı anlamına gelmekte ve toplumsal bir yara olarak kanamaya devam etmektedir.

Öğretmen kitlesinde de ekonomik olarak belirli bir gelir kapısı yaratılmıştır. Eğitim sistemindeki bu yozlaşmadan öğretmenlerimiz de payını almaktadır. Çeşitli şekillerde okullarda ortaya çıkan bu yozlaşmanın önüne geçmek gerekmektedir. 1474 tane öğretmenimizden bu çarkın içine giren öğretmenlerimiz %15'i geçmemektedir. 

5. ÇOKTAN SEÇMELİ SINAV YÖNTEMİ HANGİ YAŞ GRUPLARINDA UYGULANABİLİRLİĞİ OLAN BİR YÖNTEMDİR?

Eğitimin hiçbir döneminde tek başına kullanılabilecek bir yöntem olmamakla birlikte öğrencilerin soyut kavramları algılayabileceği ve soyutlama yapabileceği durumlarda diğer değerlendirme yöntemlerinin yanında bu yöntem de kullanılabilecek bir yöntemdir.

Çoktan seçmeli sınav yöntemi için olabilecek en erken dönem Soyut İşlemler Dönemi olarak isimlendirilen ve 12 yaşından itibaren başladığı bilinen dönemdir. Bu yöntem diğer ölçme ve değerlendirme yöntemleri ile birlikte ancak ve ancak ortaokul 2. sınıftan sonra uygulanabilecek bir yöntemdir.

 

 

6. ÇOKTAN SEÇMELİ SINAVLARLA GEÇİŞ YERİNE KOLEJLERE GİRİŞ İÇİN NASIL FORMÜLLER VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ  UYGULANABİLİR?

Portföy dosyaları, yazılı ve sözlü değerlendirme sınavları ve özellikle süreç temelli çalışmalarla öğrencilerin eğilimleri tespit edilerek yönlendirme yapılabilir. Okul Aile Birlikleri, Öğretmen Sendikaları, Eğitim Bakanlığı birlikte ve alınan şura kararlarına uygun şekilde (Eğitim Şurası 4. Komisyon 17. Karar) yeni geçiş sistemine karar vermelidir. Ayrıca bu çalışmaların öğrencilerin motivasyonunu artırması için yaparak-yaşayarak ve öğrenci merkezli uygulamalar gerçek anlamda hayata geçirilmelidir. Ülkemizdeki en büyük çelişki ise Eğitim Bakanlığının öğrenci merkezli eğitime geçildi iddiası ortaya atmasına rağmen yarışmacı ve çoktan seçmeli sınavların varlığının okullarımızı esir aldığının görmezden gelinerek açıklamalar yapmasıdır.

7. KGS DIŞINDA BELİRLENECEK GEÇİŞ YÖNTEMLERİNİN KOLEJLERİN KAPATILMASINI GÜNDEME GETİRME İHTİMALİ NEDİR?

Geçmişte Kolej sınavlarının kaldırılması ile kolejlerin kapatıldığı yaygarası koparılmasına rağmen bu okullarımızın kapatılmadığını ve çalışmaya devam ettiğini biliyoruz. Bu dönemin de şimdi ile karşılaştıracak olursak ilkokullarımız için daha sağlıklı ve verimli eğitim-öğretim dönemi olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca kimi aksaklıkların daha iyi tespit edilerek yeni dönemde önleminin alınması daha da önem arzetmektedir.

8. KOLEJLERİN GERÇEK YAPISINA DÖNMESİ NASIL SAĞLANABİLİR?

Eğitim Bakanlığının irade koyarak kolejlerin sadece A-Lavel, GCE, IGCSE'e yönelik olarak öğrenci yetiştirmesi sağlanmalıdır. ÖSS'ye yönelik olarak eğitim verilmesi yerine yatay geçişlerle sistemin sağlıklı bir şekilde çalışması her öğrencinin ve öğrenci velilerinin sistemin nasıl çalıştığını anlaması gerekmektedir. Buna bağlı olarak da hedeflenen eğitim için yardımcı olacak okul ve program tercih edilecektir.

 

KGS ile İlgili İstatistikler

Toplam Çağ Nüfusu: 3355

Devlet okulları: 2892

Özel okullar: 463

YDÜ: 209

Levent: 110

Doğa: 60

Necat British:14

ESK: 40

TED: 30

 

Kazananlar

TMK: 441 (130)

GMTMK: 249 (75)

19MAYIS: 257 (75)

GTMK: 132 (50)

İTMK: 95 (25)

HALASULTAN: 335 (120)

Toplam katılım: 1509

Kazanan: 475

 

Kolej sınavları bilim dışıdır ve toplumsal yapımızı ileriye taşımak yerine geriye doğru götüren gerici bir  uygulamadır. Unutulmaması gerekir ki eğitim anayasal bir haktır ve devletin güvencesi ve kontrolü altında çocuklarımıza sağlanması gerekmektedir. Devletin, daha iyi ve nitelikli bir eğitim görevi olduğunu hatırlatır, sendikamızın toplumsal yararı gözeterek “Parasız, Bilimsel ve Demokratik” eğitim mücadelesini yükselteceğini tüm kamuoyuna duyururuz.

 

Besim Baysal

KTÖS Örgütlenme Sekreteri

 

Editör: TE Bilisim