“Sn. Levent Özadam

18.07.2019 Tarihli ‘’ELEKTRİKTE ZAM BİLMECESİ’’ başlıklı yazınız ve bu yazıyı yazmanıza neden olan hükümetin 6 kuruşluk zam talebi yapıldı ama biz bunu uygun görmedik bu aşamada yapılmıyor açıklamasına yönelik olarak 4’lü koalisyon hükümeti döneminde Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapan ayni zamanda hasbelkader Eylül 2013 Kasım 2013 döneminde KIBTEK’te Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan biri olarak bilgi ve değerlendirmelerimi sizinle ve sayfanızda uygun görmeniz halinde kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı hissetim.

Sn. Özadam Kamuoyunda kurum tarafından zam isteği oldu mu olmadı mı tartışmaları ve Bakanlar Kurulu zam talebini uygun görmedi açıklamaları ortada iken kanaatimce eğer ortada bir maliyet artışı varsa ki kurum yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar bu maliyet artışı teyit etmektedir.

Esas üzerinde durulması gereken ve önem arz eden durumun elektrik tarifelerine zam yapılsın mı / yapılmasın mı yapılmazsa ne olur yapılırsa ne olur?

Fasıl 170 ve Fasıl 171 gibi hukuki mevzuat ne emreder elektrik tarifelerinin belirlenmesinde dikkate alınan nizamname neyi emreder kimlere ne sorumluluklar yükler bunlar üzerinde durulmalı ve siyaseten yürütmenin başında olanlara ve vatandaşın daha pahalı elektrik tüketmesine veya başka bir yolla ilave vergi vermesine gerektirecek (Sübvanse edilecekse kaynak yaratmak için) bir adım atılacaksa gelecekte gerek kurum gerekse vatandaş açısından çok daha fazla sıkıntı yaşanmaması için ivedi adım atılmalıdır.

Öncelikle bilinmelidir ki günümüzde gerek tüketici gerekse üretici ekonomiyle direkt teması olan herkesin bildiği bir şey vardır. Hiçbir mal ve hizmet maliyetinin altında satılamaz maliyetin altında ancak ve ancak çok kısa dönemde stok eritme, Pazar payını koruma, Pazar payını artırma veya ürün değişikliğine gidileceği için maliyetin altında satış yapılabilir aksi takdirde bu nedenlerin dışında maliyetin altındaki bir satışın ilgili işletmeye bir bedeli olur. Sizin yazınızda belirttiğiniz Elektrik Tarife fiyatlarında ise durum ise üzerinde çok daha fazla hassasiyet gösterilmesi gereken bir durumdur. Çünkü KIBTEK bir kamu kuruluşu olup kar amacı gütmemek birlikte zararına satışta yapmamalıdır.

Dolayısıyla maliyetin altındaki satışlar devlet tarafından sübvanse edilmeden kurumun ihtiyaç duyacağı finansman kredi kullanılarak sağlanacaksa bunun yakın gelecekte çok ciddi sıkıntıları olacaktır. Tüketici için bu aşamada önemli elektrik giderlerinin az olmasıdır.

Ama sonraki dönemlerde kullanılan kredinin geri ödemesi nedeniyle oluşacak faiz giderleri de maliyetlere eklenecektir.

Doğal olarak bu rakamlarda elektrik tarifelerine er veya geç eklenecektir. Bakanlar Kurulu kararından da görüleceği üzere %23,5 faizle 50 milyon TL kredi kullanılmıştır.

Piyasalardaki kredi faizleri şu anda bu seviyelerde olabilir ancak enflasyonun BAZ etkisi nedeniyle önümüzdeki kısa dönemde düşeceğinden dolayı bu durumun yansıması olarak mevduat ve kredi faizlerinin de hızlı bir şekilde düşeceği tüm ekonomistlerin tespitidir.

Bu ahvalde demek ki biz bu kredinin taksitlerini bitirmeden kredi faizleri bu seviyelerin çok daha altında olacaktır.

Yani kurum Elektrik üretebilmek için borçlanması nedeniyle yakın gelecekte borçlanması halinde çok daha düşük faiz ödeyebilecekken yüksek faiz ödeyecek ve bunu er veya geç maliyetlerine yansıtacaktır.

Veya ileride olası fiyat indirimlerinde indirim yapmayacaktır.

Bu noktada görüşüm gerçek maliyetlerin devlet tarafından imkan yaratılarak sübvanse edilememesi halinde tarifelere yansıtılmasıdır.

Mevcut elektrik fiyatlarının yüksekliği nedeniyle gerçek/tüzel kişilerin elektrik faturalarını ödeyebilme, bu fiyatlarla üretim yapabilmesinin de zorluğunun hatta imkânsızlığının olduğu bir ortamda ortaya çıkan bir diğer seçenek ise elektrik tarifelerine zam yapılmaması ama aradaki farkın devlet tarafından SÜBVANSE edilmesi seçeneğidir.

Bunun yapılabilmesi içinde bir kaynağa ihtiyaç olduğu bir gerçektir.

Enflasyonu minimum seviyede etkileyecek (Çünkü kamu maliyesinin en büyük gider kalemi personel ve emekli maaşlarıdır ve eşel mobil aracılığıyla belli periyotlarda artırılmaktadır) vatandaşın temel tüketim maddeleri yerine lüks tüketim, alkol, sigara ve tütüne getirilecek ek vergilerle kaynak yaratılabileceği kanaatindeyim.

Mevcut coğrafik konumumuz nedeniyle Güney Kıbrıs ve en büyük ticari partnerimizin Türkiye olması nedeniyle gerek kaçakçılık gerekse ek vergi koyacağımız bu ürünlerde ticaretin bu ülkelere kayması dolayısıyla kamu maliyesinin gelirlerinin azalmaması içinde bu 2 ülkedeki fiyatlar dikkate alınarak bu çalışma yapılmalıdır.

Gelinen aşamada Bakanlar Kurulu tarafından maliyetten kaynaklanan bu artış akaryakıt fiyatlarında ve dolar kurunda hatırı sayılır bir gerileme olmazsa Temmuz ayı sonunda daha da artacaktır.

Çünkü Elektrik fiyatlarının belirlendiği nizamname gereği tarifeler 3 ayı geçmeyen sürelerde düzenlenir derken her yılın Şubat ve Temmuz Aylarında SB (Sabit bedel) maliyetlerde hesaplamaya dahil edilir demektedir.

Yani tarifeler 3 ayı geçmeyecek sürelerde akaryakıt fiyatlarındaki oynaklığa göre (Kurumdan yapılan açıklamaya göre yakıttan kaynaklı maliyetler 6 kuruş arttı) düzenleme yapılırken SB. diye adlandırılan sabit bedel içerisinde ağırlıklı yer tutması ve personel maaşlarının EŞEL mobil nedeniyle her 6 ayda bir düzenlenmesi nedeniyle sabit maliyetlerde maliyetlere eklenir denmektedir.

Kısacası Temmuz sonu itibariyle maliyetler daha yüksek olacaktır.

Sonuç olarak Elektrik üretiminde ana girdi olan yakıt maliyetinden (son 5-6 yıldır %60-67 bandında değişmektedir) dolayı bir maliyet artışı söz konusu olup 1 KWS başına 6 kuruş olarak ifade edilirken (Bendeki bilgi 6.55 kuruş olduğu yönündedir.

Kurumun özellikle Temmuz, Ağustos aylarında 150 milyon KWS’lara varan yakıt satışı olduğu düşünüldüğü zaman yarım kuruş bile totalde ciddi zarar demektir.)

Elektrik fiyatlarının belirlenme süresi ve hesaplama formülünü belirleyen nizamnameye göre tarifeler 3 ayı geçmeyen sürelerde belirlenir denmektedir.

Tarifelerin en son çoklu tarifeyle belirlendiği tarih 1 Nisan 2019 olduğuna göre Haziran 2019 sonu itibariyle herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı diğer taraftan ise maliyetler 6 kuruş arttı yani kurum zararına satış yapıyor açıklaması ciddi bir sıkıntıdır.

Çünkü kurum Elektrik İnkişaf Yasası uyarınca kar amacı gütmez ama Maliyetin altında da satış yapamaz bu konuda yasal mevzuat Yönetim Kuruluna sorumluluk yükler makul fiyatlarla elektrik satılır denmekle birlikte açıkça ifade etmemekle birlikte ekonomiyi özelde reel sektörü ve hane halkının ödeme kabiliyetinden yüksek bir maliyet varsa devlet bir şekilde bunu sübvanse etmek zorundadır.

Aksi takdirde ötelenen maliyet artışları yüksek faizli borçlanmalar yoluyla giderilmeye çalışılırsa kurumun mali yapısının bozulması zaruri yatırımları bile yapamama noktasına gelmesine vatandaşın ise er veya geç karşılaşacağı çok daha yüksek elektrik fiyatlarına neden olacaktır.

Yazımın giriş kısmında bu yazıyı yazma ihtiyacı hissetmemin bir nedeninin de Kurumda 2013 yılında 3 ay gibi kısa bir süre olmakla birlikte dolu, dolu çok sıkıntılı bir dönemde Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmış olmamdır.

Çünkü Eylül 2013 yılında kurumda göreve başladığım zaman diğer yönetim kurulu arkadaşlarımız ile durum tespiti yaptığımız zaman kurumun elektrik tarifelerinin maliyetin çok altında olduğunu gördük, geriye dönük bir inceleme yaptığımız zaman 2009 yılı başlarında yakıtın tonu 180-200 dolarlarda iken hızlı bir şekilde (4-5 ay) 400 dolarlara çıktığını ve 2011 yılı sonuna kadar buralarda stabil olmasına ve maliyetlerin ciddi bir şekilde artmasına rağmen elektrik tarifelerine bu maliyet artışlarının bugün olduğu gibi dönemin hükümeti tarafından yansıtılmadığını gördük.

İhtiyaç duyulan finansman ise borçlanma yoluyla sağlandı. Kasım 2011 tarihinde ise birikmiş maliyetler okkalı bir zamla tarifelere yansıtıldı. Sonrasında akaryakıt fiyatlarında 2013 yılına kadar 2. Dalga diyeceğimiz bir fiyat artışı yaşanmaya başlandı ve akaryakıtın tonu sürekli artan bir trendde göreve geldiğimiz Eylül 2013 tarihinde 650 dolarlara ulaşırken aradaki sürede yani Kasım 2011 – Eylül 2013 döneminde akaryakıt fiyatları %50 daha artmasına ki bu dönemde dolar kuru da çok kısa bir sürede 1,5 TL’den 1,97TL’lere ulaşmıştı.

Yani maliyetlerde çift taraflı bir baskıyla ciddi bir artış yaşanıyordu ve göreve yeni gelen bir yönetim kurulu ve hükümet vardı.

Bizler zor olanı seçtik hükümet üzerinde ciddi baskı kurduk maliyet artışının hükümet tarafından finanse edilmemesi halinde tarifelerin düzenlenmesi gerektiğinin kaçınılmaz olduğunu aktardık. Çünkü ciddi borçlanmalarla geçen 3 yıllık sürede 1KWS elektrik maliyetindeki finansman gideri 6-7 kuruşlara ulaşmıştı. Ekonomik aklın gereği olarak ve kamu maliyesinin de maliyet artışlarını finanse edebilecek mali gücü olmaması nedeniyle geçmişte yapılması gereken ama ötelenen zam yapılmak zorunda kalındı. Tercih bu yönde oldu. Kısacası o dönemde de yeni bir hükümet yeni bir yönetim kurulu vardı ama yapılması kaçınılmaz olan düzenlemeyi yaptı.

İnşallah geçmişte yani 2009 – 2013 dönemindeki gibi uzun soluklu periyotlarda maliyetlerden kaynaklanan fiyat artışları ötelenerek bu maliyetler kurumun boynuna asılarak bunun sonucu olarak vatandaşa çok daha acı zamlar veya kurumun zaruri yatırımlarını bile yapamama durumunu ortaya çıkarmaz.

Son olarak kısaca da olsa belirtmek istediğim bir diğer nokta ise ne yazık ki gerek özelin gerekse kurumun elektrik üretim modeli fosil yakıtla yapılmaktadır.

Bu fosil yakıtta hem en pahalı hem de çevreye en fazla zarar veren yakıttır.

Görevde olduğumuz dönemde kurum ve bakanlık eşgüdümünde BOTAŞ yetkilileriyle yapmış olduğumuz çalışmalar göstermiştir ki gerek maliyetlerde düşüşü sağlaması gerekse daha çevreci bir yakıt olan santrallerde kullanacağımız gazın adaya getirilmesi bu çerçevede Teknecik Limanın rehabilite edilerek iskelenin yapılması hassas bir iş planı yapılarak mevcut 8 dizel jeneratörün gazla çalışabilir şekilde modifiye edilmesi ve gazla elektrik üretimi yapılarak maliyetlerin aşağıya düşürülmesi en iyimser tahminle 2021 ortalarında olacaktır. Dolayısıyla o tarihe kadar elektrik maliyetlerinin gerçek/tüzel kişiler tarafından kabul edilebilir bir seviyeye gelmesi pek mümkün değildir.

Tabi bunun istisnası ki bu konjonktürde olası değildir fuel-oıl fiyatlarının ve doların TL karşısında ciddi değer kaybederek gerilemesidir…”

Müşavir

(Erkan OKANDAN)

MERAKLI KÖŞE?

Hani liyakat?

UBP-HP Hükümeti çok iddialı geldi ama…

Yapılan bazı atamalar popülizm nitelikli olunca fazlaca sırıtıyor!

Lise mezunu çalışanların masterli üniversite mezunlarının üstüne müdür yapılması da bunlardan bir tanesi…

Bu yöntem devam ettikçe dairelerde ne verimli çalışma olur!

Ne de çalışanlar arasında huzur…

Unutmamak gerek!

Liyakat yoksa iş disiplini hiç olmaz…

Devleti de uzman yöneticiler değil siyasi parti merkezleri yönetir!

Başlarına saksı mı düştü?

Rum tarafı doğalgaz konusunda Akıncı’ya her ne kadar pas vermese de öyle bir açıklama yaptı ki biz dahil herkes hayretler içinde kaldı…

Türkiye ile ortaklık yapmak istiyorlarmış!

Biz de inandıydık yani…

Amaç bellidir;

KKTC’yi devre dışı çıkarıp sadece Türkiye’yi muhatap almak…

Yıllardır uygulanan politika budur aslında!

Umarız Türkiye de bu tuzağa düşmez…

Zira düşerse de Kıbrıs artık onlar için milli dava olmaktan çıkar!

Zaten Güney’de iyi niyet olsa onu da başlarına saksı düştü olarak algılarız…

Kim bu bölüm başkanı!

Yeni yeni kaşımaya başladığımız bir olay…

DAÜ’de bir bölüm başkanının marifetleri!

Bir takım projeler için atılan sahte imzalar…

Sıyırmak için günahsız insanlara çamur atmaya çalışmalar!

Sonuçta da polise yapılan şikayetler…

Çok yakında bu sinemada!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tuncer ARİFOĞLU, Koop-Bank yönetim kurulu başkanlığınız dün itibarıyla onaylandı ve böylelikle büyük sıkıntı yaratan sorun çözülmüş oldu. Yılların tecrübesi ile umarız bir kez daha başarılı icraatların altına imzanızı atarsınız…Yine de Merkez Bankası bakalım bu atamaya nasıl bakacak buda çok önemsiz değil…

Sayın Fikret ÇAVUŞOĞLU, CAS dosyası nihayet savcılığa ulaştırılmış diye duyduk. Bu yaz sıcaklarında epey terleyeceksiniz gibi geliyor bize. Bundan böyle adalete güvenip sabırla beklemekten başka da bir şey yok değil mi? Bu arada şu asma kilit ihalesi konusunda bizim kafamız bir hayli karışık haberiniz olsun istedik!

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Güzelyurt Belediyesi’nde mali konularda bazı sıkıntılı durumlar yaşandığı yönünde çalışanlarınızdan mesajlar alıyoruz. Bu arada belediye müdürünü hala atamamanız da sistemde bir takım olumsuzluklar yaratıyormuş!

Sayın Mehmet SOYKURT, kamuda müşavir pozisyonunda olmanıza rağmen bir özel üniversitede tam zamanlı olarak çalışmanız takibe alındı bizden uyarması! Tabi ki bu konuna ne ilk ne de son olacaksınız ama bakalım bu işleri ciddi bir şekilde kim ele alacak?

Sayın Salih CANSEÇ, Turizm ve Çevre Bakanlığı müdürlük göreviniz hayırlara vesile olsun. Hoş sizin gönlünüzde başka bir daire vardı ama lokomatif sektöre de katkılarınızın epey çok olacağından kuşkumuz yok. Bundan böyle Allah utandırmasın artık…

Sayın Hasan TAÇOY, bakanlığınıza bağlı Sanayi Dairesi’ne bir uzman yönetici yerine alakası olmayan birini atadığınız için atamaya biraz da partizanlık karıştı yorumları yapılmaya başlandı. Umarız sonunda pişman olmazsınız artık…

Sayın Tolga ATAKAN, Merkezi Cezaevi’ndeki mahkumların zamlı telefon tarifesinden muaf tutulması hem mahkumlarda hem de ailelerinde memnuniyetle karşılandı. Bu arada vatandaş üçüncü cep telefonu şirketinin ne zaman geleceğini soran mesajlar gönderiyor haberiniz olsun istedik…

Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli Belediyesi’nde çalışan özellikle de düşük maaşlı işçi arkadaşlar ek mesailerin geç ödemesinden dolayı sitem dolu mesajlar gönderiyorlar. Konuyu bir değerlendirip en azından onlar için bir yöntem geliştirmeniz bekleniyor.

Sayın Doğuş DERYA, havi fişek ithalatı ve gösterilerinin yasaklanması için yasa önerisi hazırlayacağınızı açıkladıktan sonra birileri bundan fena halde rahatsız oldu ve anında harekete geçti bile! Takoz koyacak olanlara dikkat edin deriz…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, vatandaş burada sıcaktan ve tozlu havadan şikayet ederken sizi eşinizle birlikte cruize gemisi ile tatilin keyfini çıkarıyormuşsunuz. Enerjiyi iyi depolayın ki dönünde hem iç hem de dış konularda ülke sıkı bir döneme giriyor…

Sayın Kutlu EVREN, size yakın isimlerin ve bürokratların devletin kademelerinde görev alamaması konusunda ciddi bir rahatsızlık duyduğunuz konuşuluyor. Bakalım çizmeleri giyip ne zaman daha çıkacaksınız merak konusu olmuş…

Sayın Ecevit AKTAŞ, Kimlik Dairesi müdürlüğünden alınmanız için yazınız yazılmış ve sıkıntılı bekleşiş artık sona eriyormuş. Konusunda uzmanlaşmış isimlerin popülizme kurban edilmesine en güzel örnek teşkil edecek olan bir olay değil mi?