Yine algı saptırılıyor.

Özel jet ile gelip bir otelde kalan ve sonrasında bir kısmı geri gidenler, odalarından çıktı mı yoksa çıkmadı mı tartışması değil ki bizim tartışmamız!

Bizimki, Bakanlar Kurulu kararlarına karşın bir özel jetin getirdiği yolcuların memlekete giriş şekilleri, açıklanamayan giriş nedenleri ve buradaki varlıklarının süreç kararlarına uygun olup olmadığıydı.

Oysa biz çok başka bir noktadayız!

Yahu Bakan görevden alınmış. Bir günah keçisi ilan edince kusurlar örtülecek gözü ile bakılarak toplumdaki infialin siyaseti affetmesi için hamle yapılmış.

Yeterli mi?

Değil!

Bu önlem alınınca başka hata yapılmayacak mı? Hata ise tabi!

Elbette yapılacak!

O halde meclis gündemini meşgul eden bu konu yine yanlış bir yerden, doğru olmayan bir içerikle tartışılıyor! Haliyle medya da bununla gündeme taşıyor olan bitenleri.

Toplumun da dikkatini çeken öncelikli meseleler bambaşka noktalara çekilerek bambaşka başlıklarla ana fikirlere dönüşüyor!

Buyurun!

***

Efendim, otel bazı kamera görüntülerini silmişmiş de bu insanların nereden nereye gittikleri, odalarında kalıp kalmadıkları gibi meseleler açıklığa kavuşturulamıyormuş!

Arkadaş!

Geldiler!

Paşa paşa temas ettiler ve giden gitti, kalan da kaldı işte… Var mı ötesi?

***

Misafirler davetsizdi?

Davetliyse kimin davet ettiği ortaya çıksın…

İpin ucu tam olarak orası!

Sonra, uçağa girdikleri noktadan, indikleri noktaya kadar süreç kayıtları alınsın. En önemlisi de memlekete giriş biçimleri ile bundan sorumlu olanlar belirlensin.

Buraya kadar Ünal Üstel’e ek olarak kabarık bir liste daha ortaya çıkar.

Burada asıl mesele usulsüzlüktür!

Asıl mesele memlekete giren çıkanın had ve hesabını tutamayışımız değil midir senelerdir?

Turizmi, eğitimi, siyaseti, ekonomiyi ve daha fazlasını bir türlü hesap kitap tutulur hale getiremeyişimizin nedeni de bu değil midir?

Hastalıkta sağlıkta, politikaların buna göre üretilemeyişi, yasalarımızın yetersiz kalması, sosyal devletin başarısız bir şekilde işleyemeyişi, hukukun tartışılıyor oluşu bundan değil midir?

İşte tam olarak mesele budur!

Asıl tartışacağımız budur!

***

Devleti yöneten ve yürütmenin başını çekenler değil midir?

Kararları onlar almadı mı?

Sokaktaki zavallı biz maskesiziz diye, sokağa çıkma saatlerine uymadık diye ceza üstüne ceza yemedik mi?

Eee… Şimdi?

Ne oldu da kamera görüntüsü aranıyor?

Yoksa sokağa çıkılmamış ise suç hafifleyecek mi?

Anlaşılmayan ve tartışılması gereken o kadar çok mesele var ki…

***

Yanlış eksendesiniz beyler!

Orası doğru nokta değil…

Bunlar keyfi bir plan yapmış olabilirler. Gelmiş de olabilirler. Uçak kalkış izni almış olabilir de. Hatta limana inmiş de olabilir. Mesele o andan itibaren ne planlanmış ve ne uygulanmış olduğudur. Bir de uygulama kararını verenler ile kararın yürütülmesine imkân sağlayanlar.

Sorumlu aramak için kamera görüntüsüne gerek yok.

Sorumlulardan doğru bilgileri almak için de…

Nerede kaldıkları biliniyor. Kim oldukları da…

Eee…?

O zaman?

Yine asıl soru kaçırılsın diye uğraşılıyor!

Yoksa “wellcome to TRNC” mi olacak sonuç?

Kanıksadıkça değişmeyecek!

Kanmayın!

Dr. Çiğdem DÜRÜST