Bir kedisi ve bir köpeği olan bendenizin artık iki kedisi ve bir köpeği var. Kedimle köpeğim arasında sorun yok; aksine gayet dostane, güzel bir ilişkileri var. Kedimle köpeğimin beraber uyuduklarına kaç kez şahit oldum; sayısını unuttum çoktan. Bütün mesele, bir dostumun ülkesine dönmeye karar vermesi ve kedisini bana bırakmasıyla başladı. Kedisi ile köpeğinin arasını yapmış biri olsam da evimdeki iki kedinin bana yaşattıkları canıma tak ettiriyor bu aralar... İki gündür iki kedi arasındaki sürekliliği olan tıslamalardan, birbirine en sağlamından tırnak geçirmelerden, envai çeşit saldırganlıklardan evimde huzur kalmadı. İkisini birbirine alıştırmak için neler yapmıyorum fakat bana mısın demiyorlar; biz bir araya gelemeyecek düşmanlarız demeye getiren, barış karşıtları bu ikisi!

Benim dünya tatlısı dişi kedimin içinde ne şeytanlıklar saklıymış meğer. Arkadaşımın kedisini tir tir titretiyor benimki. Öyle mazlum ki arkadaşımın kedisi, kedimin şirretliğinden onu korumak için benim güzel gözlüye, bunca sabrın ardından haddini bildiresim geliyor. Bu satırları yazmazdan biraz önce gereğini yaptım bile! Şimdi suspus oturuyor karşımda benim yaramaz. Benimki bir başka kedi karşısında maalesef tam bir saldırgan; büyük bir agresyon içerisinde. Diğeri ise tam bir pasifist, mülayim mi mülayim... Aramızda kalsın, arkadaşım duymasın ama onun kedisine hayranlığım her geçen gün artıyor. Yumuşacık karakterli onunkisi. Benimkinin, bir marketin önünde minnacıkken bulmuşluğuma rağmen her nasılsa sert bir mizacı var, dediğim dedikçilerden. Halbuki kedim ve köpeğim birbirlerine böyle terbiyesizlikler hiç yapmamıştı. Köpeğimin küçük, cazgır kedimin mama kabının etrafında dolaştığı anlar hariç, kedim ve köpeğim, benim baskımın da bir sonucu olarak, yani biraz da mecburiyetten kısa sürede son derece dostane ilişkiler geliştirmişlerdi.

Kedi ve köpek birbirleriyle iyi geçinebilirken iki kedi arasındaki bu savaşı neye yormalı? Nedenini bulmam gerek. Zira keyifle mırıldanmaları yerine midelerinden çıkarttıklarını düşündüğüm tuhaf sesleri ve tıslamaları beni de geriyor. Bahçedeki köpeğimin de içeriden gelen savaş tamtamlarına dışarıdan havlayarak eşlik etmesiyle bende nasıl huzur kalsın!

Hoş, köpeğim de bir başka arkadaşımın hediyesi! Bir önceki köpeğim hiç affetmeyeceğim bir trafik canavarı tarafından basılınca, bir daha evcil hayvan almayacağıma Tanrı önünde söz vermiştim güya... Fazla kedili köpekli insanlara şaşardım eskiden; şu aralar, onlardan biri olma yönünde cesur adımlarla ileriyorum. Şimdilik 3; seneye Allah kerim! Şaka, sakın bana kedinizi köpeğinizi kakalayacağınızı sanmayın. Limitlerim had safhaya varmış ve dolmuştur.

Evde kedilerin hallerini gözlerken aklıma UBP Kurultayı gelmez olur mu hiç? Geldi! UBP ve mesela CTP arasında yaşanmamış muharebelerin iki UBP’li kanat arasında yaşanması benim kedi-köpek/kedi-kedi hikayeme benziyor mübarek… İlahi UBP’liler işin dozunu öyle kaçırdınız ki, seçmen de iflah olmazlarsa iki kediyi benim gibi bahçeye atmayı düşünmeye başlarsa vay halinize! Birbirlerine tıslayan, birbirlerine tırmık atmak için uygun zamanı kollayan iki kedi bahçedeki köpek karşısında ne yapacaklar, birbirleri ile uğraşmaya vakitleri mi olacak? UBP’liler de seçim meydanındaki muhalefet partileri karşısında yapayalnız kedicikler gibi korkudan ağaca tırmanacak mı ileride göreceğiz. Bilinen, güldüğümüzdür ağlanacak halimize!

Sizlere sakin bir hafta sonu; kediler arası barış müzakereleri arabulucusu sıfatıyla kendime, evimde nihayet çözümün gerçekleşeceği bir pazar günü diliyorum. Vallahi arabuluculuk zormuş, Downer’ı anca anlıyorum...