Haber Kıbrıs Ajans Ülkede mali kriz ciddi bir sorun haline gelirken, hükümet ortakları temel sorunlara çözüm üretmekten uzak bir politika sergiliyor. Büyük umutlarla kurulan dörtlü koalisyon hükümeti, şimdi icraatları ile değil, görüş ayrılıkları ile gündeme geliyor. Hükümetin icraat üretememesi ve başlayan ciddi görüş ayrılıkları, yeni koalisyon söylentilerini de gündeme getirdi. Özellikle hükümetin HP kanadı, CTP- DP ve TDP’den rahatsız. Kıbrıs konusunda “federasyon” temelli başlayan tartışmada, TDP yalnız kalırken, CTP içerisinde de ciddi görüş ayrılıkları var. HP ve DP hükümet içerisinde bu konuda ayrı bir politikayı savunuyor. Kıb-Tek’te ise, Bakan Özdil Nami ve yönetim kurulu üyeleri ile başlayan tartışma, enerji alanında adım atılmasını engellerken, vatandaş da ağır elektrik faturaları altında hükümeti eleştiriyor. Birçok adım atılması gereken konuda da CTP ve TDP’nin “ideolojik” davranarak, acil sorunları değil, vicdani ret ve kürtaj gibi konularla meclis komitelerini meşgul etmesi bardağı taşıran son damla oldu. Dome Otel konusundaki gecikme de bir başka ciddi rahatsızlık konusu. UBP hükümete gelmek için HP ile dolaylı yoldan temas kurarken, HP içerisinde de bu hükümetin bitirilmesi yönünde homurdanmalar çoğaldı. Yasama ve yürütmede öncelik tartışması Haber Kıbrıs Haber Merkezi’nin, hükümet içerisinde yer alan kaynaklardan derlediği bilgilere göre, meclisin yasa yapma tekniğinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Bakanlar Kurulu’na özellikle Halkın Partisi bakanları tarafından götürülen önergelerin dikkate alınmadığı ancak diğer bakanlar tarafından götürülen önergelerin hızlandırılması ciddi bir kriz haline geldi. Komitelerdeki önceliğin vatandaşın sıkıntılarına göre değil, CTP’li bazı milletvekillerinin ideolojilerine göre öncelik kazanması da hükümet içerisinde ciddi bir rahatsızlık yarattı. Kamu Reformu’nda görüş ayrılığı… Hükümetin göreve gelir gelmez Kamu Reformu Yasa Taslağı’nı onaylamasına rağmen, Resmi Gazete’de eski versiyonunun yayınlanması ciddi bir rahatsızlık yarattı ve skandal olarak nitelendirildi. Şu anda yapılan tartışmalarda da hükümetin CTP kanadının tek yanlı süreci yönetmesi hükümet içerisinde ciddi tartışmalara neden oluyor. HP’nin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği parti meclisi toplantısında bu konuda ciddi eleştiriler yapıldığı ve hükümet çalışmalarında HP’nin devre dışı bırakılmasından duyulan rahatsızlığın dile getirildiği bildiriliyor. Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nin önceliğinin “şahsileştiği” belirtilirken, “hükümet sorunu olmasın” yaklaşımı ile vatandaşların önceliğinin sümen altı edilmesi HP grubunda rahatsızlık yarattı. Özellikle komite başkanı Doğuş Derya’nın hükümetin değil kendi önceliklerini öne çıkararak gündem belirlemesi hükümet içerisinde ciddi huzursuzluğa neden oluyor. Derya’nın hükümetin belirlediği öncelikli yasa tasarılarını dikkate almadan kürtaj ve vicdani ret gibi tasarıları öne çekmesi tartışmanın boyutunu hükümet krizi noktasına doğru taşıyor. HP, Tabipler Birliği ile aynı görüşte Halkın Partisi’nden elde edilen bilgilere göre, Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanı Doğuş Derya’nın kürtajın 10 haftadan 14 haftaya çıkarılması yönündeki adımına izin verilmeyeceği kaydedildi. HP, bunun “kadın bedeni” üzerinden değil, etik, ahlaki ve bilimsel değerlerler üzerinden tartışılmasını isterken, HP içerisinde “Düşünsenize, 14 haftalık kürtaj süresine izin vererek, buradaki klinikleri tam bir ticarethaneye çevireceksiniz. Bu bir boyutu. İşin bir de vicdani boyutu var ki, Kıbrıs Türk tabipleri Birliği önerisi de 10 hafta. HP, bu 10 hafta yaklaşımına sonuna kadar sahip çıkacak” konuşmaları yapılıyor. HP içerisinde “Nereden Buldun Yasa Tasarısı ve Birleşik Faiz Yasa Tasarısı” gibi halkın önemli bölümünün beklentisi olan konuların gündeme getirilmemesi büyük tepki yaratan bir başka konu olarak öne çıkıyor. “Başbakan neyi bekliyor?” Hükümet içerisinde tartışılan bir başka konu da Dome Otel. Yaklaşık bir yıldır sözleşme olmadan çalıştırılan Dome Otel konusu ile ilgili, yöntem belirleyen başbakanın, adım atmaması rahatsızlık yaratıyor. HP kurmayları, bu noktada da toplumsal değil, “ideolojik” davranıldığını düşünüyor. Başbakanın, yaklaşık bir ay önce imza şartlarını açıklamasına rağmen, bu konuda adım atılmaması, hükümetin saygınlığına gölge düşüren bir unsur olarak değerlendiriliyor. Kaynak kalmadı, vatandaşın üzerine gidiliyor Ciddi vaatlerle göreve gelen dörtlü koalisyon, mali konularda adım atmaktan uzak bir görüntü sergiliyor. Vatandaşların, yaşamın her alanında alınacak tedbirle hayatın ucuzlamasına, ekonominin önünün açılmasına yönelik beklentisi artarken, hükümet son zamanlarda sadece fon düzenlemeleri ve zamlarla vatandaşın alım gücünün daha da düşmesini neden oluyor. Akaryakıta yapılan son zam vatandaşın büyük tepkisine neden olurken, her ay gelen elektrik faturalarının sürekli artması hükümetin enerji konusunda ne yapacağını bilmez bir tutum sergilemesi hükümete olan güvensizliği her geçen gün biraz daha artırıyor. Bu da hükümet içerisindeki tartışmaların “biz neden hükümet olduk, vatandaşa hayatı zorlaştırmak için mi?” seslerinin yükselmesine neden oluyor. Maliye bakanından onay yok… Hükümet içerisindeki bir diğer sorun da, kaynakların nereye harcanacağına yönelik tek karar merciinin Maliye Bakanı Serdar Denktaş olması. Özellikle HP’li bakanların görev yaptığı İçişleri, Bayındırlık ve Ulaştırma alanlarına hiçbir ödenek ayrılmaması ciddi sorun yaratıyor. Kısa sürede HP’li bakanların “projeleri olmasına rağmen iş yapamaz duruma gelmesi” HP içerisinde tartışılan bir başka nokta haline geldi. Bu arada Maliye Bakanı ile görüşen sivil toplum örgütlerine bakan Denktaş’ın mali anlamda çaresizlik içinde olunduğu yönünde görüntü sergilemesi hükümetin moral ve motivasyonunu bitiren bir başka unsur olarak öne çıkıyor. UBP pusuda bekliyor Hükümet içerisinde kamuoyuna yansıyan ya da yansımayan tüm ayrılıkları yakından takip eden Ulusal Birlik Partisi ise, sık sık “hükümete hazırız” mesajı veriyor. Ulusal Birlik Partisi, dolaylı yoldan Halkın Partisi kurmayları ile temas kurarak, bir ”icraat hükümeti” modeli üzerinde teklif yapıyor. Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, koalisyon devam ettiği sürece UBP ile görüşmeyi net bir dille reddettiği biliniyor.