Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yıllardır yaşamın her alanına yapılan müdahalelerle adeta genetiğimizle oynadılar.
Özellikle sağlıksız gıda tüketmek zorunda bırakılmamızın sonucunda geldiğimiz noktada neredeyse her evde bir kanserli insanın mevduciyeti hepimizi alabildiğine ürkütmektedir.
Sağlıksız gıda tüketimine ek olarak mevcut elektrik santrallerinde kullanılan ucuz yakıt nedeniyle bırakın insanlarımızın ciğerlerini, çevremizdeki ağaçlardan da şekilde görüldüğü üzere doğadaki tüm bitkilerin ciğerlerini tıkadığımızı görmemek için kesinlikle görme yoksunu olmak gerekmektedir. Hem yerli üretimde hemde ithal edilen gıda ürünlerinde hala tam anlamıyla gıda güvenliği denetimlerinin yapıldığını kimse bize söyleyemez.
Bilinçsiz ilaç kullanımını da bu iki unsura eklersek insanlarımızın vücut anatomisinin iflas ile karşılaşması kimseye sürpriz gelmemelidir.
Bu coğrafyada yaşamanın zorlukları ve açmazlarını da dikkate almak gerekmektedir.
Kıbrıs konusunun yıllardır çözüme kavuşturulmayarak adeta yalan rüzgarı benzeri uzayıp giden dizilere benzemesi psikolojik olarak ta insanımızı etkileyen çok önemli bir diğer etkendir.
Bunun yansıması olarak ta nüfus oranına göre çok yüksek düzeyde kullanılan anti-depresen ilaç tüketimimizde de ürkütücü sonucu görebilmekteyiz.
İnsan kaynaklarımıza gelince: Evet,akıllı, çalışkan ve nitelikli toplum bireylerimiz vardır.
Ancak bu kadroların yıllar içerisinde öngörüsüz siyasilerin yanlış ve hatalı yönetimleri sonucunda ülkemizden göç etmelerine neden olunmuştur
.Eğitim ve Turizm adası olarak bilinen ülkemiz niteliksiz eğitim ve kumar turizmi ağırlıklı yaklaşımlara KKTC adeta kurban edilmiştir.
Yüksek öğretimde nerdeyse yüzbin öğrenci sayısı ile övünmeyi marifet sayıyor,ancak bu nicelikten yoksun salt kalabalıklarla tarif edilen bu yığınların bir kısmı için KKTC asayişi,iş yaşamı ve sosyal dokusuna verilen zararları muhasebesi kimler tarafından yapılacağı merak konusu olmaya devam etmektedir.
Aslında ülkemizin geleceği yine tüm bu olumsuzluklar nedeniyle yine karartılmıştır.Birden fazla kuşağın bilinci ve sağlığıyla oynanmış ve nitelikli genç nüfus, kasaba tacirleri tarafından yine biçilmiştir.
Altın nesilin altın çocukları olması gereken gençlerimiz plansız ve proğramsız bir bilinmeze kurban edilmiştir.
Ve hala kurbanlık koyun olarak görülen genç kadın ve erkeklerimiz, yöneticilerimiz tarafından biçilmeye devam edilmektedirler.
Bu süreçte de ülke yönetiminin hangi kadroların elinde olmaya devam ettiğini görünce KKTC deyim yerindeyse niteliksiz kadroların elinde olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır.
Kısacası birileri yıllar içerisinde KKTC' nin nitelikli genç kadrolarını şu veya bu şekilde biçti veya biçtirilmesine göz yumdu.
KKTC siyasetinde,ekonomisinde ,sosyal yaşamında yetersizlikler gün gibi ortadadır.
Bugün bu tablo kalitesizliğin, vasatın ve değersizliğin sebebi tamda yukarıda belirtiklerimdir.
Yani sadece yediklerimizin genetiğini bozmakla kalmadılar,insanımızıda bozarak yozlaştırdılar.
Liyakat değersizleşti,
sadakat azaldı.
Ülkemizde biçilmemize neden olan tırpanı ellerinde tutanlar bazen değişsede tırpanı o ellere bizlerin verdiğini ne çabukta unutuveriyoruz. Sonuç itibarı ile ,
bizlere yaşatılan uzun yaz rehavetinden uyanmayı başarabilirsek iklimimiz gereği de bölgemize yaklaşan kış aylarında da , yaseminlerle,nergizlerle,medoş laleleriyle neden kucaklaşmayalım...