Hükümet resmen ağlama duvarı haline dönüştü…

İcraat neredeyse yok gibi!

Ama şikayet çok…

Asıl vatandaş şikayetçi olması gerekirken bunun tam tersi oluyor!

Hükümet edenler şikayet ediyor…

Belli ki o koltuklara icraat için geldiklerini unutuyorlar!

Verdikleri sözleri ne çabuk unuttular…

Ülkede yaşanan sorunlara çözüm üreteceklerine koro halinde ağlıyorlar!

Kudüs’e gitmelerini salık veririz…

Musevi aleminin kutsal sayılan ağlama duvarına dönsünler yüzlerini!

İstedikleri kadar ağlasınlar…

Belki Hz. Musa dertlerine çare olacak çözüm önerilerini kulaklarına fısıldar!

Alın size Ercan Havaalanı olayı…

Tabi ki orasının Emrullah Turanlı’ya nasıl verildiği kimin talimatıyla adamın oraya bir gecede konduğu çok ayrı bir tartışma konusu ve bizimkilerin bunu tartışmaya bile cesaretleri yoktur ama, zaten eğer olsaydı yıllar önce 13. Maaşların ödenmesi uğruna önde alınan parayla ancak günü kurtarmışlardı…

Sonuçta Turanlı Ankara’dan bazı kesimlerden aldığı destekle burada kimseyi tanımıyor, yasal yükümlülüklerin de bu sayede yerine getirmiyor!

Geçen yıllarda ‘buradaki siyasetçiler benim cebimdedir’ demesi de olayın başka bir boyutudur…

Kimse bu sözlerin peşine düşmedi!

Rüşvet iddialarını sağlıklı bir şekilde araştırmadı…

Turanlı ile kirli ilişki koran siyasileri deşifre etmedi!

Zaten bundan sonra da edeceği yok…

Nerde o cesaret bizimkilerde!

Şimdi ise Emrullah Turanlı’yı neredeyse vatan haini ilan edecekler…

Bol keseden açıklama yapıyorlar!

Turanlı, Ercan’ın yeni binasını bitirmediği için ülke ekonomisine ve turizmine sekte vuruyormuş…

Yahu sizin göreviniz ne o zaman!

Uzaydan birileri gelsin ve hesap sorsunlar mı istiyorsunuz yoksa…

Eğer buysa amacınız daha çok beklersiniz!

Bu adam sizlerin pısırıklığınız sayesinde resmen dalgasını geçiyor baksanıza…

2020 yılı içinde bu binanın bitip hizmete girmesini beklerseniz daha çok beklersiniz!

Adam eski binaya kurda düzeninin resmen para basıyor...

Buradaki yükümlülüklerini yerine getirmiyor!

Binanın inşaatında altığı hizmet alımlarını, yapılan masrafları ödemiyor, hepsiyle mahkemelik olmuş durumda…

Siz ağlamaya devam edin!

Yarın bir gün ülkeyi terk edip giderse de sakın şaşırmayın…

Hükümetler, hükümet edenler, bakanlık koltukları ağlama duvarı değildir…

O koltukları işgal ettiğiniz sürece çözüm üreteceksiniz!

Üretemezseniz de ki bu yönde olumlu bir gelişme gözükmektedir, yapılması gereken tek şey vardır onu yapacaksınız…

Koltuğu başkasına devredeceksiniz!

Bu ülkenin yasalarını takmayanlar, altına attıkları imzaların yerini getirmeyenlere yapılması gereken tek şey onları hukuk yoluyla icraat yapmaya zorlamaktır.

Bir devlete, devletin yöneticilerine ve yasalarına uymayanlara karşı bu eziklik bu cesaretsizlik niye!

Sizin eliniz armut mu topluyor ki hep birden ağlamaktan öte gidemiyorsunuz?

Doğrusu çok ayıp ediyorsunuz…

İnsan hakları nerede Sayın Akıncı?

Bir öğrencimiz Türkiye kökenli olduğu için ödül almak için gittiği Güney’e kapıdan geri çevrilmiş…

Rumların bildiğiniz ırkçılık gelenekleri anlayacağınız!

Bu konuda çat pat her kafadan bir ses çıktı ama…

Asıl çıkması gereken Cumhurbaşkanı Akıncı, belli olayı görmemezlikten geldi!

Ya da seçimler nedeniyle birilerini kızdırmak istemedi…

Bu devletin başısın arkadaş!

Rumların düşmanlık dolu görüşlerini çocuklara kadar yansıtmasına verebilecek bir cevabın yoksa o koltukta oturmak hiç mi içinizi sızlatmaz…

İşte bu konuda Dr. Umut Özkaleli’nin yazısından bir alıntı:

“…Kökeninden, geldiği yerden, tarihlerin oluşumundan, insanların “oralılar” ve “oralı olmayanlar” diye ayrıştırıldığı bir yerde bu, insana yapıldığını gördüğüm ilk ayrımcılık ve dışlama değil. Hayatım boyunca hep bu dışlamanın karşısında durmaya, bunun karşısında duracak insanlara oy vermeye kendime söz verdim. Ne yazık ki, Akıncı’ya Cumhurbaşkanı olsun diye verdiğim oy, bu kız çocuğunun başarısının reddedilmesine sessiz kalacak bir Cumhurbaşkanı’nın seçilmesine katkı sağladı. Yanılmışım. Ama kendi ailesi ve kendi küçük zümresinden başka kimsecikler adına Cumhurbaşkanlığı yapmayan seçilmişlere, seçmenin hakkını da oyunu da helal etmeyerek, yanılgıdan dönmesi mücadelenin tek yoludur. İnsandan daha önemli hiçbir şey yoktur. “Bu insanın hakkını ve varlığını tanımak benim çıkarıma mı” diye sorularak insan hakkı arayışına başlanamaz. Ülkesindeki bir insanın hakkının çiğnenmesine sessiz kalan bir seçilmişe ben hakkımı da oyumu da helal etmiyorum…”

(Dr. Umut ÖZKALALE)

“Gıcıklığına Tatar’a oy vereceğim…”

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için daha kesin aday yok ama…

Adaşlar da aşağı yukarı belli gibi!

Ersin Tatar zaten son açıklamasında göz kırptığını da kabul etti…

Şimdi herkes şu soruyu sormaya başladı;

Malum Tatar epey renkli bir kişilik ve bazı çıkışları, ses tonu ile ayrı bir siyasetçi tiplemesi ile ilgi çekiyor…

Böyle olunca da bazı vatandaşlar ‘gıcıklığına Tatar’a oy vereceğim’ demeye başladılar!

Türkçesi de şu;

Tatar’ı o koltuğa layık görmüyoruz ama başkalarına ibret olsun diye kendisine oy vereceğiz!

Bu tür görüşler yoğunlaştığı sürece Tatar’ın şansı bir hayli fazla olacaktır…

Tabi ki partisi arkasında tam ve dik durursa!

MESAJ KUTUSU

Sayın Mustafa AKINCI, Güney Kıbrıs’a sırf Türkiye kökenli diye ödül almaya bile sokulmayan bir öğrencimiz konusunda niye bu kadar sessiz kaldınız ki? Seçimler sizin için bu kadar mı önemli ki ihlal edilen insan hakları konusunda bir girişimde bulunmadınız!

Sayın Ayşegül Baybars KADRİ, eğer bu hükümet bozulacaksa bunda en fazla yeni muhaceret yasasının gerekçe olacağını konuşulmaya başlandığını biliyor muydunuz? Bu konuda Ankara’dan da ciddi tepkiler geldiği ifade ediliyor!

Sayın Tolga ATAKAN, Lefkoşa Göçmenköy’de bazı kaçak yapıların bulunduğu arazilerin istimlak edileceği ve bundan da bir iş insanın yüklü bir parayı cebine indireceği yönünde ihbarlar yapılıyor. Konuya hassasiyet göstermeniz bekleniyor!

Sayın Kutlay ERK, Cumhurbaşkanlığında örtülü ödeneğe destek veren görüşleriniz sanki de partinizin görüşleri ile de pek örtüşmüyor değil mi? Hani sizin en büyük ilkelerinizin başında gelen şeffaflık diye mesajlarınız geliyor!

Sayın Olgun AMCAOĞLU, bir yanlış anlama sonucu sizin hanım Mersin konsolosluğuna gönderildiği yönünde bir mesaj yayınladık. Oysa başka bir bürokratın eşiydi söz konusu kişi, kusurumuza bakmazsınız artık değil mi?

Sayın Hasan TAÇOY, basına servis edilen haber fotoğraflarınız tam bir profesyonellik örneğini gösteriyor. Doğrusu hepsi de sanatsal nitelikte çekilmiş, diğer bakan arkadaşlara da öneririz.

Sayın Uğur DERELİKÖYLÜ, Akçay’da devletin yapamadığını yaparak hep güzel bir amme hizmeti gerçekleştiriyorsunuz hem de köyü tüm siyasilerin en uğrak yeri haline getiriyorsunuz. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Dursun OĞUZ, siz yer altı barajları konusunda açıklama yaparken belki bazıları bunun imkansız olduğunu söyleyip işi gırgıra aldı ama belli ki bu konuda gayet ciddisiniz ve Ankara’dan da bu konuda büylük teknik destek alacaksınız. Kıskananlar çatlasın artık!

Sayın Suat GÜNSEL, bütün dertler bitmez gibi şimdi de sizin şu meşhur körüklü servis otobüsleri mercek altına alınmaya başladı. Bu arada sürücülerin bu araçları kullanma yetkisi olmadığı yönünde haberler alıyoruz, haberiniz olsun istedik…

Sayın Osman YILDIZEV, kazı kazanlar 2.5 yıl sonra yeniden piyasaya sürülünce ciddi bir ilgi gördüğü yönünde haberler alıyoruz. Anlayacağınız hem alan memnun hem de satan. Maksat devletin kasasına para girsin değil mi?

Sayın Zorlu TÖRE, geçtiğimiz günlerde Ankara’da çok eski vefalı bir dostla kucaklaştığınızı duyduk. Bu arada birlikte kendinize güzel bir ziyafet çekmişsiniz, afiyet bal şeker olsun…