Birkaç gün önce, 8 yaşında bir çocuğu muayene ettim ve ailesi ile görüştüm.

Çocuklarının okuma ve yazmada yetersizliğini dile getiriyordu anne ve babası.

Beyninde bir sorun olup olmadığı konusunda endişeleniyorlardı.

Nöroloji uzmanıyım, ancak Çocuk Nörolojisi uzmanı değilim.

Dolayısıyla, çocukla ilgili genel değerlendirmede bulunarak, aileyi bilgilendirip, gerekli yerlere yönlendirdim.

Genel nörolojik muayenesini yaptım. Normaldi. Sorduğum bazı sorularla ve kısa testlerle, belirgin bir zihinsel sorun da tespit edemedim.

Çocuk, okuyup yazabiliyordu.

Harfleri çok basit ve sıradan, sanki yeni öğreniyor gibiydi.

Okurken de çok takılıyor, ancak biraz bekleyip motive ettikten sonra gayet güzel okuyordu.

Dayanamadım, el sallayan bir çocuk resmi çizmesini istedim.

Düzgün olmayan bir daire, iki noktayla ifade edilen gözler, çizgi bir ağız, çocuğun kafasından çıkan, tek çubuklu bir kol ve elini temsilen üç tane kısa çubuk!

Şoktaydım. Uzun süre düşünerek çizdiği resim bu kadardı!

Üzüldüm.

Ailesine, çocuklarının gözlem yapıp yapmadığını sordum.

Genelde televizyon ya da tabletin karşısında olduğunu söylediler.

Zaten 4 yaşındaki diğer kardeşi, tüm görüşme boyunca elindeki cep telefonundan bir şeyler izledi durdu.

Büyük çocuğun günde kaç saat telefon ya da tablet ile meşgul olduğunu hesaplayamadı ailesi.

Ancak, bir oturuşta bazen 2 saati geçen oyun ve izleme süreleri oluyormuş.

Hatta yaşları 8 ve 4 olan iki kardeş, ellerindeki telefonlarla, internet üzerinden oyun oynayıp rekorlar kırıyorlarmış.

Babası bunu anlatırken anlamadığım bir durur içerisinde idi.

Tehlike büyüktü!

Aile, çocuklarını medyaya hapsetmişti!

En kötüsü ise, ne anne ne de baba, bunun tam olarak farkında idi.

Çocuklarını oyalamak için günün herhangi bir saatinde, ellerine telefonu veriyorlarmış.

Başka yoruma gerek var mı?

Anlattım aileye, anladılar.

Onlara gösterdiğim bir örnekle, silkinip biraz kendilerine gelir gibi oldular.

Gösterdiğim resim buydu.

Sonrasında aileyi, gerekli yerlere yönlendirip uğurladım…

Değerli okurlar;

Amerikan Pediatri Akademisi şunları öneriyor:

Onsekiz aydan küçüklerde, medya uygulamalarının sadece video-görüşme ile sınırlandırılmasını,

Onsekiz-yirmidört aylar arasındaki çocukların ise, yüksek kaliteli programlar ile dijital medya ile tanıştırılmalarını öneriyor. Çocukları ile bunları birlikte izlemelerini ve çocuklarının ne izlediklerini de anlamalarına yardımcı olmalarını öneriyor.

İki-beş yaş arasındaki çocukların medya izleme süresinin, günde 1 saatten az olmasını öneriyor.

Üstelik, bu medyayı izlerken, ailelerin de çocukları ile birlikte izlemelerini ve, çocuklarının izlediklerini, gerçek hayatla ilişkilendirmelerini de tavsiye ediyor.

Altı yaşın üzerinde ise, dijital medya kullanımında sınırlama getirilmesini, izleme zamanlarının ise, çocukların fiziksel aktivitelerinden ve uyku zamanlarından çalmaması gerektiğinin de altını çiziyorlar.

Yemek yerken, arabada giderken, evde, birlikte geçirilecek medyasız zamanlar ayarlanmasını da öneriyorlar.

İşte bunları yapmadığımızda, çocuklarımızın ne beyinleri ne de hayal güçleri gelişiyor.

İzledikleri dijital medyanın kalıbına bürünüyor çocuklarımız.

Sonrası ise vahim.

Pırıl pırıl çocuklarımızın yanlışlıkla, serebral palsi (CP), zeka yetersizliği/geriliği, dikkat eksikliği, otizm gibi tanı dehlizlerine atılmalarına engel olamıyoruz.

Yukarıda karşılaştığım örnek, gerçek hayattan bir kesitti.

Bir ebeveyn olarak, kendime düşeni de aldım bu tecrübemden.

Bizim sebep olduğumuz,

Bizim dünyaya getirdiğimiz,

Hayatlarını bizim şekillendirmeye başladığımız çocuklarımızı,

Bilerek, belki de bilmeyerek,

Kendi özgürlüğümüz, kendi rahatımız, kendi zaruretlerimiz adına,

Dijital medyaya hapsediyoruz!

Beyin, zihin ve ruhsal gelişimlerini, dijital medyanın perde arkasındakilere, sonrasında ne olacağını hiç hesaplamadan teslim ediyoruz!

Gelin hep birlikte uyanalım.

Çocuklarımızla birlikte bir şeyler yapmak üzere gözlerimizi açalım her yeni güne.

Dijital medyanın nimetlerinden yararlanırken, diyet borcumuzu da çocuklarımızı oralara hapsetmekle ödemeyelim.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899